15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü

BATMAN (AA) – Batman İl Müftülüğünce, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü etkinlikleri kapsamında, “Ezanları Susturan Darbelerden Darbeleri Susturan Salalara” adıyla program düzenlendi.

Kültür ve Turizm İl Müdürlüğünde düzenlenen programda, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında, eski adı Boğaziçi Köprüsü olan 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nde darbeci askerlerin kullandığı tanktan açılan ateş sonucu gazi olan Safiye Bayat, o gece yaşadıklarını aktardı.

Kendisini tanıtarak konuşmasına başlayan Bayat, 15 Temmuz’un canlı şahidi olmaktan gurur duyduğunu söyledi.

Bayat, 15 Temmuz günü misafirlerine İstanbul’a gezdirdiğini, gezi sonrası döndüğünde eşi ve çocuklarının evde olmadığını görünce televizyonu açtığını ve darbe girişimini öğrendiğini belirterek, yaşadıklarını şöyle anlattı:

“Abdest aldım küçük Kur’anımı, ilaçlarımı, yara bezlerini çantama aldım ve dışarı çıktım. Kimseye söylemeye cesaret edemedim beni geri çevirirler diye. Cıvıl cıvıl olan Çengelköy sakin, kimse yok, her yer kapalı. Yürüyerek Beylerbeyi’ne devam ettim. Bu arada eşim aradı dışarıda olduğumu söyleyince eve dönmemi istedi ve dışarısının karışık olduğunu söyledi. Ben devam ettim Boğaziçi Köprüsü’ne doğru çünkü sanki kalbim çıkartılmış ve o köprüye bırakılmış, bir ses de ‘gidip o kalbe sahip çıkmamı’ istiyordu.”

Köprüye yürüdüğü sırada, hayatın adeta durma noktasına geldiğini dile getiren Bayat, söz konusu yere yaklaştığında kendisini durduran polisin, “askerlerin ateş açtığını ve köprüye gitmesinin tehlikeli olacağını” belirtmesine rağmen askerlere doğru yürüdüğünü aktardı.

Bayat, üzerine tanktan açılan ateşe aldırmadan yürümeye devam ettiğini vurgulayarak, “Bunlar Türk askerinin üniformalarını çalmış duygu hırsızlarıdır. Yer, köprü titriyordu, ilerledim. ‘Sen bizi duymuyor musun, bizi duymuyor musun?’ dedi ancak ben ‘onları duyduğumu ve konuşmak istediğimi’ söyledim. Yaklaştım ve bir rütbeli ile karşı karşıya geldim. Bizim güzel askerlerimizin, ülkem askerlerinin üniformalarının içine sığınmış hain bir rütbeli ile karşı karşıya geldim. ‘Neden bunu yaptınız, amacınız ne? Neden ateş açtınız bana, burada neden varsınız? Amacınızı anlamadan buradan gitmeyeceğim’ dedim.” ifadelerini kullandı.

– “Haşhaşilik böyle bir şey olsa gerek”

Konuştuğu rütbelinin, kendisine ısrarla “gitmesini yoksa kendisini vuracaklarını” söylediğini anlatan Bayat, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben de ‘Vurulmaktan korksaydım şu an seninle konuşuyor olmazdım, kalmak da istemezdim. Bu yolun sonu yol değil. Neden yapıyorsunuz’ dedim. Cevap, hırpalama, tartaklama, taciz ve küfür. Hepsine yetmeye çalışıyordum. Bu sırada arkadan sesler gelmeye başladı, ‘içeri alalım mı, öldürelim mi’ komutanım diyordu. Aciz asker müsveddeleri masum bir insana bunları söylüyordu. O sırada arkama döndüm ‘vuracaksan vur’ dedim. O rütbeli askerlere dönüp, ‘İşte anneniz sizi bugünler için doğurdu’. Bir komutandan beklenmeyecek söz. Haşhaşilik böyle bir şey olsa gerek.”

– “Sözlerin anlamını yitirdiği, kaybettiği ana geldik”

Bayat, bu sırada rütbelinin askerlere “ateşe hazır olmaları” talimatı vermesiyle köprüde adeta katliam yaşandığını hatırlattı.

“Sözlerin anlamını yitirdiği, kaybettiği ana geldik.” diyen Bayat, “Elimde sadece cep telefonum ve sırt çantam vardı. O rütbeli elimden telefonu çekti fırlattı ve askere ateşe hazır olmaları talimatını verdi. Orada katliam başladı. Elleri bağlanmış, idam edilmiş, kurşuna dizilmiş insanlar gibiydiler, kanlar içindeydiler. Yaralıların çoğu kan kaybından öldü, ateş altında bıraktılar. Bu gözler şahittir. Yaralıları, kardeşlerimizi oradan almak istedik ama alamadık, ateş açılıyordu, ateş altında çekip almaya çalışıyorduk.” diye konuştu.

-“Bir kılıç darbesi acısında ayağımda bir acı”

Yaralıları ateş altından almaya çalıştığı sırada ayağından vurulduğunu anlatan Bayat, o gece yaşadığı duyguları şu sözlerle aktardı:

“O sırada bir kılıç darbesi acısında ayağımda bir acı, ‘ayağım parçalandı’ dedim. Şehadet istedim ama olmadı. Rabbim o acıyı dindirdi. Allah o gece bizimle beraberdi, iliklerime kadar hissediyordum. Ateş altındaydım o halde ama alamıyorlardı beni kardeşlerim ve oluk oluk kan akıyordu bacağımdan. O sırada herhangi bir araca bindirildim ve hastaneye götürüldüm. Hastanede müdahale ettiler. O kadar büyük acıya teselliyi Allah verdi.”

Konuşmanın ardından Vali Yardımcısı Mekan Çeviren, Gazi Safiye Bayat’a plaket verdi.

Program, öğrenciler tarafından 15 Temmuz’u anlatan şiirlerinin okunması ile sona erdi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?