“Dünya, Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesine kulak tıkamamalı”

İSTANBUL (AA) – GÜLSÜM İNCEKAYA – Eski Çad Büyükelçisi, Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) Başkan Yardımcısı ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kavas, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) konusunda diğer ülkelerin de dikkatli olması gerektiğini belirterek, “Dünya, Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesine kulak tıkarsa bunun bedelini ağır öder. Aynısını o ülkelerde de yapacaklar.” dedi.

Kavas, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin şu anda FETÖ ile mücadele konusunda ciddi bir çalışma başlattığını söyledi.

FETÖ konusunda, “Eninde sonunda herkes gerçeği görmek zorunda. Görmek istemeyen sonucuna katlanır.” değerlendirmesinde bulunan Kavas, Türkiye’nin bu mücadelesine kulak verenlerin kazanacağını vurguladı.

Örgütün Türkiye’ye yaptıklarının benzerlerinin başka ülkelerde gerçekleşme ihtimalinin büyük olduğunu dile getiren Kavas, “Dünya, Türkiye’nin FETÖ ile mücadelesine kulak tıkarsa bunun bedelini ağır öder. Aynısını o ülkelerde de yapacaklar. Böyle bir şeyle karşılaştıklarında kalkıp Türkiye’ye; ‘Siz bizi uyarmadınız’ deme gibi bir şansları yok.” dedi.

Prof. Dr. Kavas, 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimin, büyükelçiler tarafından net bir şekilde ülkelere aktarılamadığını iddia ederek, “Dünya, Türkiye’de yaşanan sürecin yarısını ya da çeyreğini bilse, FETÖ okullarını anında kapatır.” görüşünü dile getirdi.

Ülkelerindeki FETÖ okullarını kapatan ya da devreden ülkelerin büyükelçilerinin Ankara’da bir araya geldiğini anımsatan Kavas, şöyle devam etti:

“15 Temmuz gecesini yaşadılar ve ülkelerini bilgilendirdiler. Tüm büyükelçi ya da temsilcilerin o geceyi ülkelerine aktarması gerekiyor. Ben çok sınırlı sayıda büyükelçinin bunu yaptığını düşünüyorum. Öncelikle Ankara’daki büyükelçiler Türkiye’de yaşanan 15 Temmuz sürecini, çarpıtarak olmasa bile ülkelerini ikna edecek şekilde vermedikleri için bugün ülkeleri hiçbir harekette bulunmuyor. Halbuki, bazı ülkelerin büyükelçileri 15 Temmuz’u çok bir net bir şekilde ülkelerine anlattıkları için bu ülkelerdeki FETÖ okulları kapatılıyor.”

– “İş adamları zorlandı”

Kavas, Afrika’da FETÖ yapılanmasının 20 yıllık bir süreci kapsadığına dikkati çekerek, “hayır” adı altında Afrika’da kurulan okulların ya da aktarılan paraların şaibeli olduğunu söyledi.

Bu okullara katkı veren iş adamlarının, nasıl bir baskıyla karşılaştıklarını kamuoyuna ve devlete açıklamaları gerektiğini dile getiren Kavas, şunları anlattı:

“Bu bir Türkiye davası, bu bir Türklük davası’ şeklinde anlatıldı. Türk insanının bu konudaki hassasiyetini biliyorlardı ve bunu çok iyi değerlendirdiler. İnsanlarımız, varını yoğunu bu kurumlara kanalize ederek hayırlı bir iş yaptığını sandı. Doğru konuşulmayan, doğru ifade edilmeyen bir süreçti. Örgüt, Türk halkının duygularını sömürerek aldığı bu paraların, yardımların belki de yüzde 10’unu bile Afrika’ya götürmedi. Afrika’daki okulları bile zaten belli iş adamları yaptı. Bu iş adamları neden ve nasıl bu okulları yapmak zorunda kaldıklarını bilirler. Bu okulları gönüllü olarak yaptıklarını, yaşanan bu süreçten sonra, duyduklarımız, okuduklarımız, dinlediklerimiz bize iş adamlarımızın büyük bir baskı altında bu yardımları yaptıklarını gösterdi. Çünkü hiçbir iş adamının bu çaplı büyük bir yardımı ‘Afrika’da okul açıyorum’ adıyla gönüllü olarak yaptığını sanmıyorum. Böyle bir imkanları da yok. Ama ona zorlandığını anlıyoruz.”

Prof. Dr. Kavas, örgütün Afrika’daki okulları kendi mülkiyetleri olarak üstlerine kaydetmeye çalıştığını belirterek, Türkiye’nin bir an önce bu duruma müdahale etmesi gerektiğini vurguladı.

Okulları yapan iş adamlarının bir an önce tespit edilmesinin önemine değinen Kavas, “Örneğin Çad’da bir okulu iki milyon avroya yaptık diyorlar. Bir iş adamı iki milyon avroyu Türkiye’den Çad’a nasıl çıkardı? Bu kadar büyük bir meblağ yardımı, parayı, bir ülkeden başka bir ülkeye hangi yolla ve nasıl götürdü? Şimdi bunlar kalkıp ‘bizim okullarımız’ diyorlar. Hayırsever Türk vatandaşlarının kurdukları bu okulları kendi üzerlerine almaya çalışıyorlar. Eğer bu okulları hayırsever Türk vatandaşları yapmışsa örgütün hiçbir hakkı yok. Çünkü, o iş adamı tarafından, o ülkeye hibe edilmiştir. Bu ülkeler şunu da diyebilir; ‘Biz buna Türk devletinin bir faaliyeti olduğu için müsaade ettik.” değerlendirmesinde bulundu.

Kavas, FETÖ’nün Afrika’da en alt tabakadan, devletin en tepesine kadar ciddi bir iletişim ağı kurduğunu söyledi. Afrika ülkelerindeki elçiliklerin, FETÖ’nün bu sistematik iletişimi karşısında yetersiz kaldığını iddia eden Kavas, şu görüşlerini paylaştı:

“FETÖ temsilcileri bu ülkelerde, devlet başkanı dahil en üstten en alt kademedeki yetkililere kadar iletişim halindeler. Her gün bu devlet adamlarıyla iç içeler. Devlet adamlarının, siyasilerin ve en üst tabakadaki kişilerin çocukları bu okullarda okuyor. Yetiştirdikleri on binlerce öğrenci ile hala irtibattalar. Verdikleri ilk mezunların birçoğu şu anda üst kalitede zenginleşmiş, siyasete, bürokrasiye girmiş durumda. Böylesi bir iletişim ağı içinde Türk elçisinin birkaç memuruyla birlikte bunlarla mücadele etmesi ya da alternatif oluşturması çok zor. Kesinlikle bizim bürokratlarımız, diplomasimiz yetersiz. Bir an önce bu gücünü arttırmak zorunda. Eğer peşinen ‘bizim gücümüz bu’ diyorsak bu güçle hiçbir şey yapılmaz. Çok etkin bir siyaset güdülmesi gerekiyor. Uluslararası ilişkilerin tüm kuralları uygulanarak yeniden bu ülkelerle iletişim sağlanmalı.”

– “Türkiye, Afrikalı liderleri ikna etmek zorunda”

Prof. Dr. Kavas, sadece Dışişleri Bakanlığından gönderilecek bir iki yazıyla devletleri ve liderleri FETÖ konusunda ikna etmenin mümkün olmadığını, Türk diplomatların, Afrikalı liderlere harf harf, kelime kelime bu terör örgütünü anlatması gerektiğini dile getirdi.

Kavas, “Örgütün Afrika’daki varlık sebebini, nasıl kurulduğunu ve nasıl bugünlere geldiğini Afrikalı liderler bilmiyor. Dolayısıyla Türkiye, 15 Temmuz’u öncesi ve sonrasıyla yaşananları çok iyi bir dille belgelendirmeli ve bunu muhataplarına bir an önce vermeli. Bu sadece resmi ziyaretlerdeki birkaç konuşma ile olacak kadar basit değil.” dedi.

Devletin böyle bir çalışması bulunduğunu ancak bunun paralel yapının oradaki çalışmaları ile mukayese edildiğinde çok sınırlı olduğunu aktaran Prof. Dr. Kavas, “Ankara’daki büyükelçiler FETÖ ile ilgili eksik bilgi sahibi iseler bunların bir an önce kapsamlı şekilde bilgilendirilmesi gerekir.” ifadelerini kullandı.

Kavas, Türkiye merkezli olarak ortaya çıkan FETÖ’nün, daha sonra küresel güçler tarafından fark edilerek kullanılmaya başlandığını ve açtığı okullarla Avrupa ve ABD’ye maddi-manevi kaynak aktaran bir örgüte dönüştüğünü söyledi.

Çad’da büyükelçilik yaptığı 2013’te örgütün faaliyetlerini fark ettiğini belirten Prof. Dr. Kavas, FETÖ’nün kendisi hakkında karalama ve iftira kampanyası başlattığını anlattı.

Kavas, 17 Aralık sürecinden sonra cemaatle arasına mesafe koyduğu için örgütün basın yayın kuruluşları tarafından “teröristlere yardım ediyor” suçlamasıyla karşı karşıya kaldığını belirterek, şunları kaydetti:

“Bu okulları tüm eksikliklerine rağmen, ülkemize faydası olduğunu düşündüğümüz için Türkiye’nin bir kazanımı olarak görüyorduk. Türkiye’nin o ülkelerdeki görünümü olarak algılıyorduk. Özellikle benim Çad devletinde sadece diplomat değil de Çad’a özel ilgi göstermem ve gözle görülür faaliyetlerde bulunmam onları rahatsız etti ve Türkiye’deki paralel yapının yayın kuruluşları hakkımda karalama ve iftira kampanyası başlattı. Yardım götürdüğümüz yoksul insanları terörist olarak tanıttılar Türkiye’de. Bunu duyduğumda zaten benim dünyamda her şey bitmişti. O insanların bir tanesini bile terörist olarak ispat edebilecek durumları yok. Bunu ispatlayamazlar çünkü zavallı ve mazlum insanlardı. Biz o insanlara hala insani yardım götürüyoruz.”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?