Darbe girişiminin Meclis tanıkları anlatıyor

TBMM (AA) – COŞKUN ERGÜL – CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın, FETÖ’nün darbe girişi yaptığı gece Meclise her geleni “demokrasi öpücüğü” diyerek öptüğünü, daha önce büyük tartışma yaşadığı Kahraman ile bu şekilde barıştıklarını belirterek, “Darbeciler, ‘biz darbeye kalkıştığımızda Erdoğan düşmanları arkamıza geçer’ diye düşündü. İktidar mücadelesi sadece sandıkta olmalı. Sandık dışında verilen görevi kabul etmek vatana ihanet etmektir.” dedi.

FETÖ’nün darbe girişiminin tanığı Özel, Meclis bombalanırken TBMM Genel Kurulu’nda ve sığınakta neler yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.

Darbeyi haber alır almaz milletvekili arkadaşlarıyla önce partide buluştuklarını, daha sonra 14 milletvekiliyle Meclise geldiklerini belirten Özel, “Yollar kapalı olduğu için arka sokaklardan geldik. Arabalarımızı bir yere kadar getirdik ama ondan sonra getiremedik.” diye konuştu.

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ve İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu ile ortak 42 yaşında vosvos arabalarının olduğunu dile getiren Özel, “Benim makam arabam var ama tatil günlerinde vosvosu kullanıyoruz. Vosvosla önce partiye, sonra Meclise geldik. Araba da vosvos olduğu için durdurulmadı. O vosvosun da katkısıyla Meclise bayağı yaklaştık ama bir yerden sonra çok ateş vardı; Dikmen Caddesinden iniyorduk, karşıda Sahil Güvenlik Komutanlığı, ileride Genelkurmay Başkanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve ara ara helikopter gelip tarıyordu.” ifadelerini kullandı.

Özel, TBMM Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Doğan Kubat ile telefonla görüşerek, “Biz yanınızdayız, ne yapmak gerekiyorsa birlikte yapacağız, karşı çıkalım” dediğini, AK Parti’lilerin de bu sözlerinden memnun olduklarını söyledi.

– “Bomba 10 metre ile Genel Kurul Salonu’nu ıskaladı”

Bütün milletvekilleri ile birlikte Genel Kurul Salonuna geçtiklerini aktaran Özel, şöyle konuştu:

“TBMM Başkanı İsmail Kahraman her geleni ‘demokrasi öpücüğü’ diyerek öpüyordu. Ben daha önceden, Kahraman ile bir iki tane büyük tartışma yaşamıştık ama orada demokrasi öpücüğü ile barışmış olduk ve birbirimize sarıldık. Bana, “Özelin özeli bir oturum yapalım Özgür Özel’ dedi. Üzerimde kot pantolon ve tişört vardı, ben Divana doğru giderken, zaman zaman ‘sarı sendikacı’ diye eleştirdiğimiz AK Parti’li Ahmet Gündoğdu giymem için ceketini bana verdi. Ben de ‘milli görüş ceketini giydik bakalım, ne yapacağız’ dedim ve gülüştük. Divanda konuşmalar yaptık, benim konuşmamı ilk kez CHP Grubu oturarak, AKP Grubu ayakta alkışladı. Ancak Bekir Bozdağ’ı da bütün partililer birlikte alkışladı.

Periscope’den canlı yayın yapılıyordu, bu sırada Meclis iki tane üst üste isabet alınca, ‘bombalar geldi yayın kesildi’ denilmesin diye yayına devam edildi. Ancak tehlike devam edince, emniyet müdürü Meclis Başkanına, ‘atılan bomba 10 metre ile Genel Kurul Salonu’nu ıskaladı, içeri girse hepimiz ölürüz; sizin görevinizin başında olmanız için, benim sizi sığınağa indirmem gerekiyor’ dedi. Sığınağa giderken herkes ailesini aramaya başladı. Aşağıda çok kötü bir sığınakla karşılaştık, doğru düzgün telefonları şarj etmek için elektrik prizi bile yoktu.”

Özel, sığınakta zaman zaman esprili anların da geçtiğini anlatarak, “Meclis Başkanı, bir süre bomba gelmeyince, grup başkanvekillerini çağırarak, ‘ne yapalım, çıkıp yukarıda bir arzı endam edelim mi?’ dedi; ben de ‘Sayın Başkan bugüne kadar ne söylediğinize karşı çıktım’ dedim. Bütün sığınak güldü sözlere.” ifadesini kullandı.

“Biz yarın bu Meclisi açacağız, çalıştıracağız ve mutlaka bildiri okuyacağız.” dediklerini kaydeden Özel, bunun üzerine TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve bazı milletvekilleriyle sığınakta bir odaya girerek bu bildiriyi hazırladıklarını söyledi.

– “Darbecilerin beslendiği kaynak, Erdoğan düşmanlığıydı”

Özel, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu bildiri, bombardıman altındaki Meclisin ertesi gün açılıp, çalışma ve darbeye karşı koyma iradesi açısından çok önemliydi. Ancak uzlaşı metnini yazmak için illa sığınağa mı girmek gerekiyordu? Uzlaşıyı sığınağa bırakmamak gerekiyordu. Kafaya bombayı yedikten sonra sığınağa girip uzlaşmak yerine, bu noktalara gelmeden uzlaşmak gerekiyor. İktidarı ve muhalefetiyle herkesin bir özeleştiri yapması lazım. Bundan sonra ne yapılması gerektiğine bakmamız gerekiyor. Burada bir risk ve fırsat var, hangisinin tercih edileceği önemli. Biz kendi değerlendirmemizi yapacağız ama esas karar ülkeyi yöneten iktidarın. Korktuğumuz ve endişelendiğimiz birinci ihtimal; bu krizi, darbeyi fırsata çevirip baskıyı artıran, özgürlükleri kısıtlayan, hukuk dışında yollara yönelen ve tek adam yönetimine evrilen bir yönetim biçimi de tercih edilecek? Bunu kimse arzu etmez.

Burada bir fırsat daha var; demokrasi, özgürlük, birbirini anlayan ve birbiri ile konuşan bir toplum. Darbecilerin o gece beslenmek istedikleri kaynak, Tayyip Erdoğan düşmanlığıydı. Ama muhalefet, o gece Erdoğan ile yaşadığı tüm anlaşmazlıkları bir kenara bırakarak, meseleyi iktidar değil, demokrasi mücadelesi olarak gördü. Kitlelerini bu yönde yönlendirdi ve demokrasi kazandı. Darbeciler, ‘biz darbeye kalkıştığımızda Erdoğan, Hükümet düşmanları bizim arkamıza geçer’ diye düşündü. Bize göre iktidar mücadelesi sadece sandıkta olmalı. Sandık dışında verilen bir görevi kabul etmek, bizi var eden demokrasiye ve vatana ihanet etmektir.”

CHP Grup Başkanvekili Özel, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun Başbakan Binali Yıldırım’ı ziyaret ederek birlikte çay içmelerinin yurt sathına yayılmasını ümit ettiklerini söyledi.

– “Sığınak çok kötüydü”

Meclis sığınağının çok kötü olduğuna dikkati çeken Özel, “Darbe siyaset kurumuna yapıldığı için, sığınakta hepimiz iktidardık ama aynı zamanda muhalefettik. Çünkü, sığınaktaki şartları AKP’liler, bizler eleştirdik. Onların eleştirilerini yakından izledim ve ‘sizden iyi bir muhalefet partisi olur’ dedim. Gülüştük. Sığınak çok kötüydü, oturacak yer, su yoktu. Oturduğum evin sığınağı çok daha iyi. Bir tane ağrı kesici bile yoktu, tansiyon ölçeceğiz, tansiyon aleti yoktu.” değerlendirmesinde bulundu.

Özgür Özel, sığınaktaki gecenin çok gergin geçtiğini ifade ederek, “O gece en çok söylenen söz, ‘ben iyiyim’ sözüydü. Herkes şarjı bitmesin diye az konuşarak, ‘ben iyiyim babacım, ben iyiyim kızım, ben iyiyim anneciğim, ben iyiyim oğlum’ diyordu.” dedi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?