Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu: (3)

TBMM (AA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, HDP İzmir İl Başkanlığına yapılan saldırıda Deniz Poyraz'ın öldürülmesiyle ilgili, "HDP’yi masumlaştırıp partimizi, Cumhur İttifakı’nı ve Türk devletini suçlamak üzerine bina edilen bu cinayetin önü arkası, sağı solu, altı üstü sonuna kadar araştırılmalıdır." dedi.

Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, PKK'nın silahlı saldırı konusunda kışkırtılıp tembihlenirken, HDP’nin silahsız bölücülüğün maşası olarak görevlendirildiğini belirtti.

Otu çekip köküne bakıldığında HDP’nin PKK’dan, PKK’nın HDP’den hiçbir farkı olmadığı gerçeğinin gün gibi ortaya çıkacağını dile getiren Bahçeli, Anayasa Mahkemesinin, HDP’nin kapatılması istemiyle açılan davanın ikincisini inceleyerek kabul etmesinin hayırlı bir gelişme, adaletin tecellisi açısından ümit verici bir teselli olduğunu söyledi.

Bahçeli, "Eğer hukuk varsa, eğer adalet hakimse, eğer Türkiye tarihi haklarından ve milli bekasını savunmaktan vazgeçmemişse terörizmin siyaset ayağı hiçbir ad altında açılmamak üzere kapatılmalıdır." dedi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğu’nun elini vicdanına koyarak kimin yanında olduğunu söylemesini isteyen Bahçeli, "Bölücülüğü, terörü ve şiddeti mi destekliyor? Yoksa Türkiye’nin ve şühedanın safında mı duruyor? Bu meselenin arası ortası, kıyısı köşesi, şurası burası yoktur." diye konuştu.

Kılıçdaroğlu’nun demokrasilerde parti kapatmanın yanlış olduğunu söylediğini anımsatan Bahçeli, "Kuşkusuz halt ediyor. HDP’yi savunuyor, bölücülüğün avukatlığına utanmadan soyunuyor. O dediği meşruiyet ve hukuk sınırları içinde faaliyet gösteren partiler için geçerlidir, HDP bunun dışındadır ve zaten parti marti de değildir." değerlendirmesinde bulundu.

HDP'nin, pek çok vahim özelliğinin yanında Türk demokrasisine biçilmiş kefen, doğrultulmuş silah, tuzaklanmış patlayıcı, döşenmiş mayın olduğunu ve HDP kapatılması gerektiğini belirten Bahçeli, "Bu örgütün bölücü yöneticileri hakkında hukuk ve adalet tesirini mutlak surette göstermelidir." ifadesini kullandı.

TÜSİAD Başkanı’nın kulağına üflenen yalan yanlış bilgilerle hükümet, ekonomi, hukuk ve demokrasi konularındaki eleştirilerini sıraladığını ifade eden Bahçeli, "Bize göre zamanlama ilginçtir. TÜSİAD, son dönemlerde hukuk devletiyle hiçbir şekilde bağdaşmayacak karanlık ve karmaşık ilişki ağlarından muzdarip olduğunu ileri sürmüştür. Türkiye bir hukuk devletidir, hukukun üstünlüğü de egemendir. TÜSİAD’ın dış tazyiklere, dış telkinlere değil, milletimizin gerçeklerine, milli güvenliğimizin haysiyetine saygı ve riayeti paradan daha önemli olan bir şeref meselesidir." değerlendirmesini yaptı.

– "Bir taşla daldaki birden fazla kuşun vurulması hedeflenmiştir"

HDP’nin hukuk konusu olduğu bir dönemde, İzmir HDP il binasına yapılan hunhar saldırının ve suikastın elbette şiddetli bir provokasyon, alçak bir komplo olarak değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Bahçeli, "Saldırganın ifade tutanağı uyanık bir şuurla analiz edildiğinde, meczup olmadığı, tek başına hareket etmediği, bilinçli bir eylem içinde eyleme geçtiği hemen fark edilecektir. Lütfen dikkat buyurunuz, öyle bir gün seçilmiştir ki, binada tek bir HDP’li yönetici yoktur, hatta planlı bir toplantı da iptal edilmiştir. Tıpkı Ankara Gar patlamasında, tıpkı Suruç katliamında olduğu gibi, HDP’liler araziye uymuşlar, birden bire kayıplara karışmışlardır. Olayın vuku bulduğu gün, ne hikmetse, çay servisi yapan asıl şahsın yerine yardım amacıyla kızı binaya gelmiştir." dedi.

Cinayete kurban giden Deniz Poyraz’ın masada yarım bıraktığı kağıt bardaktan içtiği çay ile yediği domates ve zeytinin, kısa süre içinde Türkiye aleyhtarlarının propaganda görseli olarak kullanıldığını ifade eden Bahçeli, "Katilin ise bozkurt işareti yapan ve silah tutan halini resmeden fotoğrafları sanki bir yerlerde hazırda bekletiliyormuş gibi anında servis edilmiştir. Yani bir taşla daldaki birden fazla kuşun vurulması hedeflenmiştir." görüşünü dile getirdi.

"Bu katil gerçekte kimdir? HTS kayıtları çıkarılmış mıdır? Bağ ve bağlantıları kimleri ve nereleri işaret etmektedir? Provokasyonun içinde derin PKK’nın, yabancı istihbarat örgütlerinin, kiralık taşeronların parmağı var mıdır?" sorularını yönelten Devlet Bahçeli, "HDP’yi masumlaştırıp partimizi, Cumhur İttifakı’nı ve Türk devletini suçlamak üzerine bina edilen bu cinayetin önü arkası, sağı solu, altı üstü sonuna kadar araştırılmalıdır. Kim ne biliyorsa, kimin elinde ne belge, ne bilgi varsa emniyet güçlerine ve adli makamlara teslim etmek durumundadır." diye konuştu.

Bahçeli, CHP, HDP, İP, Halk TV, yazı ve haberleriyle tahrik kampanyasının medya ayağını teşkil eden kiralık yazar ve gazetecilerin hem soruşturma hem de kovuşturma süreçlerine alacakları özel bir izinle müdahil olarak olayın iç yüzünün aydınlığa kavuşmasına cesaretleri varsa hizmet etmeleri gerektiğini söyledi.

Bahçeli, "Biz bu cinayeti reddediyoruz. Katilin ve işbirlikçilerinin en ağır cezaya çarptırılmasını istiyoruz." dedi.

– "Türk devleti egemen ve haysiyet sahibi bir devlettir"

Kemal Kılıçdaroğlu, "Deniz’i öldürdüler, istiyorlar ki, bu ülkede hiçbir genç mutlu olmasın" sözlerini neye dayanarak, hangi delile güvenerek söyleyebildiğini soran Bahçeli, "Bu olayın sonucunda, Türkiye’yi haydut devlet durumuna düşürmek isteyenler olduğunu açıklayan Kılıçdaroğlu, ne dediğinin şuurunda mıdır? Aklı başında mıdır? Haydut devlet nedir? Uluslararası hukukun tek bir sayfasını okumadan kulaktan dolma ifadelerle nasıl ve hangi hakla, hangi cüretle, hangi tespitle böyle konuşabilmiştir?" diye sordu.

Bahçeli, şunları kaydetti:

"İzmir’deki cinayetin ardından Türkiye’ye pusu kurmak isteyen gerçek haydut devletler yok mudur? Kılıçdaroğlu, kime hizmetle memur edilmiş, akıl hocalığını kimler devralmıştır? Partiler üstü bir anlayışla tesis edilen, milletimizin özlemlerini ve devletimizin dik duruşunu teyit eden dış politikayı 180 derece değiştireceklerini söyleyen bu gafilin ağzından çıkanı kulağı duymuş mudur?

Hepsini geçtik de HDP eşbaşkanları tahrip edici konuşmalarını yaparken 'katil devlet' sloganları atan alçakları kimler doldurmuş, bu karanlık güruh kimlerin dolduruşuna gelmiştir? Kılıçdaroğlu’na 'haydut devlet' kavramını söyletenler bu işin neresindedir? Açık seçik söylüyorum, Türk devleti egemen ve haysiyet sahibi bir devlettir, katil ithamları ise soysuzluktur. Öldürülen Deniz Poyraz’ın kim olduğunu ben size söyleyeyim, PKK’nın kırsal katılım sorumlusu, şehirden dağa çıkmak isteyen PKK sempatizanlarını terör kamplarına sevk eden halkanın içinde yer alan milis iş birlikçidir. Milis iş birlikçi, köy, kasaba ve şehirlerde yalnız ve sahipsiz görülen kişileri terör örgütüne devşirmek için çalışan, örgütün hain eylemlerine yardım ve yataklık yapan terörist demektir. Bu milis iş birlikçinin babası ise duyan herkesi şok eden açıklamalarda bulunmuş, bir nevi canlı bomba gibi patlamıştır, 'Deniz benim Deniz’im değil, Kürdistan’ın Denizi’dir. Biz dağlarda direnen aslanlara borçluyuz. Şu anda düşmanın tank ve toplarının önünde direniyorlar. Biz ne kadar bedel de versek halen onlara borçluyuz. Allah gerillaya güç kuvvet versin, mertebelerini yükseltsin.' Herkesi ikaz ediyorum, hiç kimse, 'Ne yapsın acısı var, ne dediğini bilmiyor' saptırmasına heves etmesin. Böylesi bir bahaneye de sarılmasın.

İzmir’in göbeğinde bir PKK’lı arayıp da bulamayacağı bir propaganda imkanı yakalamış, bunu da şerefsizce kullanmıştır. Dağda bir aslan biliriz, o da şerefli Türk askerimiz, şerefli Türk polisimiz, şerefli güvenlik korucularımızdır. Diğer eli silahlı vaziyette dağlarda gezenler de görüldüğü yerde indirilecek açık hedeflerdir ve çakalın insan suretleridir. PKK’lı milis iş birlikçilere hakkı yenmiş garip gureba, mağdur ve mazlum muamelesi yapan köksüzlere soruyorum, suçsuz günahsız, güzeller güzeli Aybüke öğretmenimiz şehit edilirken nerelerdeydiniz, nereye sinmiştiniz? Hiç sesiniz çıkmış mıydı? Annesi Nurcan Karakaya ile 10 aylık Bedirhan bebek barbarca şehit edilirken ne yapıyordunuz, kalbinizde hiçbir sızı duydunuz mu? Ya Eren Bülbül, ya Necmettin öğretmenimiz, ya ana kuzuları, ya emzikli bebekler, bileniniz, hatırlayanınız kaldı mı? Şerefiniz kadar konuşun desem, bunların hiçbirisinin ağzını bıçak dahi açmaz, açamaz. Sol örgütler, emek ve meslek örgütleri, barolar, CHP, HDP, TKP, TİP, EMEP, KESK, DİSK, Halkevleri, alayınıza milletim adına soruyorum, Deniz Poyraz’a sahip çıktığınız kadar bu milletin çocuklarına, bu vatanın onurlu evlatlarına sahip çıkabildiniz mi? Müşfik bir seslenişiniz, sevgi dolu bir dokunuşunuz görüldü mü? Aziz şehitlerimize rahmet dilemenizi bıraktık da terörü kınayacak tek bir kelam edebilecek insaf ve iffeti sergileyebildiniz mi? Şayet birileri Türk-Kürt çatışmasının düşünü kuruyorsa, gök girsin kızıl çıksın ki bu düşten kabusla uyandırmak bizim için hayat memat konusu olacaktır."

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?