“Mevcut durum ABD için sürdürülebilir değil”

İSTANBUL (AA) – GÜLSÜM İNCEKAYA – Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tayyar Arı, Evanjeliklerin güdümündeki ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Türkiye ile ilişkileri koparma noktasına getirdiğini belirterek, ''ABD, Türkiye'ye karşı izlediği politikalarla sadece düşmanları için değil dostları ve müttefikleri için de tehlikeli ve güvenilmez bir ülke haline geldiğini göstermiştir. Amerika'nın bu güveni yeniden geri kazanması kısa vadede asla mümkün olmayacaktır.'' dedi.

Uludağ Üniversitesi İİBF Dekanı ve Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Tayyar Arı, PYD ve Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) konusunda başlayan ve F-35'in satışının S-400 meselesine bağlanmasıyla tırmanan, İran'a ambargo kararı ve Pastör Andrew Craig Brunson'ın ev hapsine alınmasıyla da iyice gerilen Türk-Amerikan ilişkilerini, AA muhabirine değerlendirdi.

Trump'ın Kasım ayındaki Senato ve Temsilciler Meclisi seçimleri için Evanjeliklerin oy desteğine hiç olmadığı kadar ihtiyaç duyduğunu kaydeden Prof. Dr. Arı, ancak bu kesimin azil süreci yaşayan Trump'a desteğinin azaldığını söyledi.

İki ülke ilişkilerinin hızlı bir şekilde kopma noktasına geldiğini bu süreçte Trump yönetiminin önce 1 Ağustos'ta İçişleri ve Adalet bakanlarının ABD'deki mal varlıklarının dondurulmasına karar verdiğini, ardından 10 Ağustos'ta da Türkiye'den ithal ettikleri çelik ve alüminyum için vergileri artırdığını anımsatan Arı, “Türkiye tüm bu politikalara aynı şekilde mükabele etmiştir. Bu süreçte Pastör Brunson'ın Evanjelik oluşu ve Trump'ın hem yaklaşan kongre seçimlerinde hem de içerideki yargılama sürecinde Evanjeliklerin desteğini alma endişesi oldukça etkili olmuştur.'' diye konuştu.

Trump'un, Senato ve Temsilciler Meclisi seçimlerinde kongrede sahip olduğu çoğunluğu kaybetmemek için bu kesimin oyuna ihtiyaç duyduğunu ifade eden Arı, “Ayrıca içeride ciddi şekilde bir yargılama süreciyle başı dertte ve bu süreçte bu kesime sırtını dayamış durumda. ” dedi.

Arı, şöyle devam etti:

“Özellikle 2016 seçimlerinde Rusya'nın seçimlere Trump lehine müdahale ettiği, Trump'ın ve ekibinin kampanya sürecinde Ruslarla temas kurduğu için yargılandıkları davalarda, Trump'ın kampanya Direktörü Paul Manafort ciddi vergi usülsüzlükleri de dahil olmak üzere içinde Trump'ın kampanya sürecinde yasal olmayan harcamalar yapmak da bulunan 8 ayrı konuda juri tarafından suçlu bulundu. Ayrıca özel avukatı Cohen'in de Trump'la ilişkisi olan iki porno yıldızına susmaları için yüklü ödemeler yaptıklarını kabul etmesi de Trump'ı iyice köşeye sıkıştırmış bulunuyor. Tüm bu süreçte Evanjeliklerin Trump'ı desteklemeye devam edecekleri ise oldukça kuşkulu ama Trump'ın mevcut şartlarda onların desteğine hiç olmadığı kadar ihtiyacı olduğu kesin. Bilindiği gibi Başkan Yardımcısı Mike Pence dışında bazı bakanların da Evanjelik olduğu iddia edilmektedir ki bunlar arasında Dışişleri Bakanı Pompeo ve Adalet Bakanı Session da bulunuyor. Kabinede ayrıca Eğitim Bakanı, Enerji Bakanı, Konut ve Kalkınma Bakanı ve Tarım Bakanı'nın da Beyaz Saray'da Evanjelik bir rahip (Ralph Drollinger) tarafından düzenlenen İncil derslerine düzenli olarak katıldıkları, Amerikan basınında geniş şekilde yer almıştır. Bu konuda özellikle CBN News'in 31 Temmuz 2017 tarihli haberine bakılabilir.''

– ''Evanjelikler kendilerini Siyonizme adamış''

Siyonist Evanjeliklerin son yıllarda çok ciddi bir lobi yapılanma ve örgütlenme içinde olduğunu anlatan Arı, bu örgütlerin Amerikan siyasetinde de etkisinin hızla arttığını, bunun etkisinin hem İran'la imzalanan nükleer anlaşmadan tek taraflı çekilmesinde hem de Amerikan büyükelçiliğinin Telaviv'den Kudüs'e taşınma sürecinde görüldüğünü söyledi.

Son süreçte yaşanan gelişmelerin Trump için azil sürecini kuvvetli bir ihtimal haline getirdiğini, Trump'ın Evanjeliklerden gördüğü desteğin hızla düştüğünü gösteren araştırma sonuçları bulunduğuna değinen Arı, şöyle konuştu:

''Tüm bu ifade ettiklerimden Evanjeliklerin hem İsrail'i ilgilendiren konularda hem de bir sözde Evanjelik rahip üzerinden Türk-Amerikan ilişkilerini etkileme potansiyellerinin oldukça yüksek olduğu görülüyor. Ancak arka planda Türkiye'nin giderek kaybedilmesinden dolayı Amerika'nın stratejik çıkarlarının oldukça olumsuz şekilde etkileneceğini fark eden Amerikan yönetimi içindeki bazı güvenlik bürokrasisi, Trump üzerinde baskı yapmaya hazırlanıyor. Ayrıca Türkiye'ye yönelik ekonomik yaptırımların Amerika karşıtı küresel bir muhalefete yol açmış olması da Amerikan yönetimini düşündürmeye başlamıştır. Mevcut durumun Amerika için sürdürülebilir olmadığını söylemek istiyorum. Bu sebeple ekonomi ve güvenlik çevreleri Amerikan yönetimi üzerinde baskıyı arttıracaklar. Ancak ne olursa olsun, Amerika'nın dünya üzerindeki hakimiyetinin sorgulandığı ve alternatif çözümlere odaklanıldığı yeni bir döneme girdiğimizi söyleyebilirim. Amerika Birleşik Devletleri Türkiye'ye karşı izlediği politikalarla sadece düşmanları için değil dostları ve müttefikleri için de tehlikeli ve güvenilmez bir ülke haline geldiğini göstermiştir. Amerika'nın bu güveni yeniden geri kazanması kısa vadede asla mümkün olmayacaktır.''

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?