DEİK 30. Genel Kurulu

İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Sadece şurada mültecilerle ilgili yaptığımız harcama 20 milyar doları buldu. Basit rakam değil. Nerede Batı? Hani o zengin Batı nerede? Onların böyle bir derdi var mı? Böyle bir sıkıntısı var mı? Hani insan hakları? Lafa geldiği zaman bakıyorsunuz, hemen şöyle bir tane hayvancık petrol yığınları arasına düştüğü zaman dünyayı ayağa kaldırıyorlar, değil mi? İşte buyurun, 2016’da Akdeniz’de, Ege’de ölenlerin sayısı 6 bine yakın. Bir feryatları var mı, dertleri var mı? Mülteciler Konseyi açıklama yapmış. Açıklama yapsa ne olur? Tedbir var mı? Yok. Botların içerisinde… Botlar şişleniyor ve o insanlar ölüyor. Kardeşim onların çıkışını engellemek için ne yapıyorsunuz?” dedi.

Erdoğan, Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) 30. Genel Kurulu’ndaki konuşmasında, finans sektörünün öz sermaye ile değil, mevduat sahiplerinin verdiği paralarla para kazandığını söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatandaşım gidiyor parasını veriyor. O da gidiyor parayı kime satıyor? Girişimciye satıyor. Ondan da bayağı güzel paralar kazanıyor. Faiz oranları gayet yüksek, 15-16-17’ye kadar çıkıyor. Böyle mi? Hepiniz de feryat ediyor musunuz? Böcek gibi sözleşme. Sözleşmeyi okuyamıyorsun bile, önüne ne konuluyorsa, karınca misali hemen imzayı atıyorsun. Arkadaşlar böyle tezgah olmaz. Bunu Cumhurbaşkanı söylüyor diye de beyefendiler rahatsız oluyor. Niye rahatsız oluyorsun? Ben dertliyim, derdim var. Bu ülkede yatırım olması lazım, bizim başka çaremiz yok. En zor şartlarda eğer bu yatırımlar yapılırsa bu ülke çökertilemez. Ama zor şartlarda yatırımlar durursa o zaman ülke durur, Allah muhafaza.” diye konuştu.

Salona girerken bir iş adamının kendisine “100 milyon dolar bozdurduk, TL yaptık.” dediğini aktaran Erdoğan, “Mesele budur. Yatırımlarımızı TL ile eğer yapıyorsak, yapacak olursak, evelallah bu ülkenin kimse belini kıramaz. Zaten kıramayacaklar ben buna inanıyorum. Bundan şüphem yok.” ifadesini kullandı.

Erdoğan, terör örgütleriyle mücadelede de harcama yapıldığına değinerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Sadece şurada mültecilerle ilgili yaptığımız harcama 20 milyar doları buldu. Basit rakam değil. Nerede Batı? Hani o zengin Batı nerede? Onların böyle bir derdi var mı? Böyle bir sıkıntısı var mı? Hani insan hakları? Lafa geldiği zaman bakıyorsunuz, hemen şöyle bir tane hayvancık petrol yığınları arasına düştüğü zaman dünyayı ayağa kaldırıyorlar, değil mi? İşte buyurun, 2016’da Akdeniz’de, Ege’de ölenlerin sayısı 6 bine yakın. Bir feryatları var mı, dertleri var mı? Mülteciler Konseyi açıklama yapmış. Açıklama yapsa ne olur? Tedbir var mı? Yok. Botların içerisinde… Botlar şişleniyor ve o insanlar ölüyor. Kardeşim onların çıkışını engellemek için ne yapıyorsunuz?

Türkiye’ye verdiği Avrupa Birliği’nin söz var: ‘1 Temmuz itibarıyla biz 3 milyar avro vereceğiz.’ Şu ana kadar 677 milyon dolar. Bize vermiyor, benim bütçeme girmiyor bu para, sadece UNESCO vasıtasıyla Kızılay’a, AFAD’a gelen rakam bu 677… Söz verdikleri 3 milyar avroydu. Nerede? Yok. Bunların bütçeleri, gayrisafi milli hasılaları bizden çok çok fazla. Niye gelmiyor? Bunların böyle bir derdi yok. Bunların insanlık diye bir derdi yok. Bunların ezilen, mazlum, mağdur diye bir dertleri yok, bu dert bizde var.”

– “Biz bu delikten bir daha sokulmayız”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, tarih boyunca nerede bir mazlum varsa oraya gidildiğini anlatırken, şöyle devam etti:

“Geçen çıkmış birisi Parlamentoda konuşma yapıyor, ‘Bize ne dünyadan?’ diyor. Lafa bak ya. Gaziantep’te 56 vatandaşımız öldürülüyor, Kilis’te aynı şekilde. Ben hastaneleri dolaşıyorum, o hali görüyorum, o güne kadar hep sabretmişiz, hiçbir yere girmemişiz ama o gün dedik ki ‘Artık biz daha duramayız. Biz şimdi gireceğiz. Adımı atalım.’ İlk adımı attık, girdik. Cerablus’tan başladık, ardından El Rai dedik. Ondan sonra ‘Güneye doğru gideceğiz.’ dedik. Akıl vermeye başladılar, ‘Ne işimiz var oralarda?’ Ya benim için buralar tehdit bölgeleri. Bizim ‘terörden arındırılmış güvenli bölge’ diye bir tezimiz var. Başından beri bunu söylüyoruz. Eğer bu hallolmazsa Gaziantep her zaman tehditte, Kilis her zaman tehditte, Şanlıurfa her zaman tehditte. Dertleri ne? Kuzey Suriye’de yeni bir devlet kurmak. Biz böyle bir devletin kurulmasına müsaade etmeyeceğiz, bu böyle bilinmeli.” diye konuştu.

Şehitler olmasının can yaktığını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:

“Ama şunu da bileceğiz ki bir toprağın vatan olması için şehide ihtiyacı var, gaziye ihtiyacı var. ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/ Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’ diyor şair. Buralara böyle geldik. Bu 780 bin kilometrekare bize durup dururken lütfedilmedi. Son, Cumhuriyetin kuruluşundan önce şöyle 10 yılı bir ele alırsak, 10 yıl içerisinde biz yaklaşık 2 milyon, 3 milyon kilometrekareden 780 bin kilometrekareye düştük. Ve bize Sevr’i dayattılar, Lozan’a razı olduk. Olay budur. Yoksa biz buna layık mıyız? Düşünebiliyor musunuz 17’nci, 18’inci asrın dünyada bir numarası olan bir devletiz, oradan bu bakiyeye kaldık. Şimdi de diyoruz ki ‘Ne olacak? Olsun, biraz daha gidebilir.’ Zaten bu PKK denilen ahlaksızların, bu alçakların istediği bu değil miydi? Bunlar değil miydi bizim Güneydoğu bölgemizde birçok operasyonları yaparken, oraları kendilerine göre bir devlet kurma ameliyesini yerine getirmek isteyenler? Şimdi sıkışınca ne demeye başladılar? ‘Bizim böyle bir derdimiz, hayalimiz yok.’ Ya siz kime yutturacaksınız bunu? Biz sizin bütün o gizli hikayelerinizi, gizli defterlerinizi, kitaplarınızı her şeyinizi A’dan Z’ye biliyoruz. Ama Müslüman bir sokulduğu delikten bir daha sokulmayacak. Biz bu delikten bir daha sokulmayız.”

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?