CHP'li Altay'dan “McKinsey” eleştirisi

TBMM (AA) – CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, ekonominin yeni bir patronu olduğunu savunarak, “Şirketlerin CEO'ları olur ama devletlerin olmaz. ” dedi.

Altay, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, sembolik bir Meclis yerine fonksiyonel, güçlü, saygın bir Meclis için CHP'nin elinden gelen katkıyı sunacağını bildirdi.

TBMM'nin görevlerinin belli olduğuna işaret eden Altay, “Yeni uygulamalarıyla Meclisin denetim hakkına yürütme zaten ortaktı, şimdi özel bir şirketi TBMM'nin denetim hakkına ortak etti. Meclisin denetim hakkını bir yabancı firmanın kullanabilmesi demokrasilerde kabul edilebilir değildir. ” ifadesini kullandı.

Uluslararası yönetim şirketi McKinsey ile yapılan anlaşmayı eleştiren Altay, ekonominin sevk ve idaresinde, borç alma, borç bulma, borç erteleme konularında yeni bir patronu olduğunu öne sürdü.

Altay, “Şirketlerin CEO'ları olur ama devletlerin olmaz. Hele ekonomiyi teslim edecek, ekonominin sevk, idare ve kontrolü terk edilecek bir özel sektör varsa, artık burada ciddi devletten söz etmek mümkün değil. TBMM'nin yeni dönemde bu konuda yüksek refleks göstereceğini umuyoruz, bekliyoruz. ” dedi.

Yeni dönemde Meclisin yapması gereken iki önemli iş bulunduğuna değinen Altay, bunların 3600 ek göstergeyi yerine getirmek ve sosyal bir kangren haline dönüşen emeklilikte yaşa takılanlar sorununu çözmek olduğunu bildirdi.

– “İki dünya var ”

Altay, “TBMM'nin, öncelikle sarayın talimatlarına değil, vatandaşın feryadına kulak vermesi gereken bir Meclis olması için ” çaba göstereceklerini söyledi.

Türkiye'de artık “sarayın dünyası ” ve “halkın dünyası ” olduğunu savunan Altay, Meclisin, bu iki dünyanın ortasında olamayacağını, halkın dünyasının, gündeminin yanında olması gerektiğini belirtti.

Doğalgaza son 3 ayda konutlar için yüzde 27, sanayi için yüzde 46 zam geldiğini anımsatan Altay, vatandaşın bu kışı donarak geçireceğini öne sürdü. Altay, vatandaşın bu zamlara karşı sokağa inmesi, tepkisini ortaya koyması gerektiğini söyledi.

Engin Altay, 14 Nisan 2001 krizinden sonra Kemal Derviş'in acı reçetesinin gündeme geldiğini, 2008'den sonra Türkiye'de ekonominin normal hale geldiğini, 2008'e kadar da Derviş'in reçetelerinden şaşılmadığını belirtti. AK Parti'de 2008'de başlayan “güç zehirlenmesi ” ile o planın bir kenara konulduğunu öne süren Altay, 9 yılda 2001 krizindeki tabloyla karşı karşıya kalındığını bildirdi.

– “Suriye toprağı olduğunu unutmamalı ”

Türkiye'nin, İdlib'de çok büyük bir tehlikeyle karşı karşıya olduğunu ifade eden Altay, İdlib'in Türk dış politikasındaki tutarsızlığın cisimleşmiş hali olduğunu ileri sürdü.

Suriye ile Rusya'nın, İdlib'de sert bir müdahale yapması halinde, Türkiye'nin kendini sıcak savaşın içinde bulacağını, 1 milyonluk göç dalgasıyla karşı karşıya kalacağını savunan Altay, Türkiye'nin 15 Ekim'e kadar muhataplarıyla yeni değerlendirme yapması gerektiğini vurguladı.

Altay, Türkiye'nin, İdlib'in bir Suriye toprağı olduğunu unutmaması, cihatçı örgütlerle iş birliği yapıyor algısını kırması, sınırda El Kaide emirliği kurulmaması için elinden geleni yapması, 12 gözetleme noktasında Türk askerinin can güvenliğini teminat altına alması, Suriye ordusuyla doğrudan bir çatışmaya, savaşa, sıcak temasa girmemesi için diplomasiyi öncelemesi, Şam yönetimiyle diplomatik temasa bir an önce başlaması gerektiğini söyledi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin son açıklamalarına ilişkin değerlendirmesinin sorulması üzerine Altay, Bahçeli'yi anlamadığını, sabah, öğlen, akşam başka konuştuğunu iddia etti. Altay, Derviş'in Türkiye'ye çağrıldığı dönemde Bahçeli'nin, Başbakan Yardımcısı olduğunu anımsattı.

Altay, Bahçeli ile meşgul olmayacaklarını aktararak, “Bir şirketin yüzde 80 hissedarı ile yüzde 20 hissedarı var. Yüzde 80 hissedara gidersiniz. Cumhur ittifakı ile ilgili bir şey olursa patronu dikkate alırız. ” dedi.

Engin Altay, MHP'nin af teklifiyle ilgili, “Ortağıyla bize geldiklerinde biz o zaman meseleye bakarız, önce abisini ikna etsin. ” değerlendirmesinde bulundu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?