CHP TBMM Grup Toplantısı

TBMM (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, referandum süreciyle ilgili, “Onlar ‘hayır’ diyenleri terörist, 15 Temmuz yanlısı olarak gösteriyorlar. Biz de diyoruz ki ister ‘hayır’ desin, ister ‘evet’ desin, vatandaşların tamamının benim başımın üstünde yeri var. Aramızdaki fark siyahla beyaz kadardır.” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Partili gençler, Kılıçdaroğlu’nu salona gelişinde, “İzmir Marşı”nı söyleyerek karşıladı. Toplantıya, Ankara Üniversitesindeki görevlerinden KHK ile ihraç edilen bazı akademisyenler de katıldı.

Siyaset kurumunun görevinin vatandaşın sorununu çözmek olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, iktidarın ise vatandaşın dertlerine duyarsız olduğunu ve çözüm üretmediğini savundu. Kılıçdaroğlu, “Vatandaşların kredi kartı ve tüketici kredisi borcu 424 milyar lirayı aştı. Bu borçla ilgili olarak iktidar kanadından bir Allah’ın kulu çıkıp da ‘Sevgili vatandaşım seni bu borçtan kurtacağım’ diyor mu? Diyemiyor? Söyleyemez. Onlar da emin olun sonunda ‘hayır’ diyecekler, göreceksiniz. Bir de icra dairelerine intikal eden var; onun miktarı da 18 milyar lira.” diye konuştu.

Vatandaşın borç batağına ve faiz yüküne teslim edildiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, yalnızca geçen yıl bankalara ödenen faiz miktarının 48 milyar 932 milyon lira olduğuna işaret etti.

İcra dairelerindeki dosya sayısının 26 milyona ulaştığını, vatandaşların yarısının icralık olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, bunun işsizliği doğurduğunu belirtti. Kılıçdaroğlu, “Her evde işsiz var. Ankara’daki beylerin evleri hariç. Onlarda paralar var, dolarlar var, ayakkabı kutuları var. Ama bizim vatandaşın evinde işsiz çocukları var. Yıllardır, aylardır bekliyorlar, ‘çocuğum acaba iş sahibi olacak mı’ diye.” şeklinde konuştu.

Kılıçdaroğlu, Elbistan Devlet Hastanesindeki 50 kişilik işçi kadrosuna 3 bin 646 kişinin başvurması üzerine, işe gireceklerin kurayla belirlenmesine karar verildiğini anımsatarak, şöyle devam etti:

“Kura çekimi, doğru ve adil. Ama bir bakıyorlar ki kura çekilecek torbada kazananların isimleri var, bir kişinin de ismi iki kere çıkıyor. Sahtekarlığın bu boyuta ulaştığını hiç görmemiştim. Buna ne diyeceğiz? Hayır, diyeceğiz. Kim diyecek? Elbistan halkı, Kahramanmaraşlılar diyecek. ‘Biz zulme, sahtekarlığa hayır diyoruz’ diyecek. Eğer bunlara hayır demezseniz yarın hangi felaketlerle karşı karşıya kalacağımızı bütün Elbistanlı kardeşlerimin bilmesini isterim. Vatandaşın derdi bunlar. Peki bunların derdi ne? ‘İlla ben başkan olacağım, başkanlığı getireceğim’. Vatandaşın derdi başka, sizin derdiniz başka. Vatandaş borç batağında, çocuğu işsiz, aldığı maaş, emekli aylığı yetmiyor.”

-“Türkiye için hayırlı bir iş yapacağız”

Grup toplantısını izleyenlerin arasında tutuklu Harp Okulu öğrencilerinin ailelerinin bulunduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, tüm annelerden kendilerini bu ailelerin yerine koymalarını istedi. Kılıçdaroğlu, “Hep beraber Türkiye’yi aydınlığa çıkaracağız. Hep beraber Türkiye için hayırlı bir iş yapacağız. Hiç kimse merak etmesin.” dedi.

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine ülkenin ve siyasetçilerin hep beraber karşı çıktığını, birlikte mücadele verildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, ancak 20 Temmuz’da OHAL ilanı ile bir başka darbe gerçekleştirildiğini, binlerce insanın hapse atıldığını, 1 milyon ailenin mağdur edildiğini ileri sürdü. Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

“12 Eylül’de Kenan Evren’in darbe yapıp başkan olduğu dönemde ihraç edilen öğretmen sayısı 3 bin 854 kişi. 20 Temmuz darbesinden sonra 160 günde ihraç edilen öğretmen sayısı 30 bin 470. 30 bin 470 öğretmeni kapının önüne koydular. O yetmedi banka hesaplarına el koydular. O da yetmedi, ömür boyu kamuda çalışmayacaklar. Özel sektörde çalışmak istiyorlarsa SGK kaydına not düştüler, ‘Bunlar darbecidir’ diye. Kimse korkudan iş veremez. Kenan Evren’in bile yapamadığını bunlar yapıyor. Bir aileyi tümüyle aç bırakmak kimin görevidir? Kim yapabilir, hangi insan yapabilir bunu? 12 Eylül döneminde ihraç edilen akademisyen sayısı 120. 20 Temmuz darbesinden sonraki dönemde ihraç edilen akademisyen sayısı 4 bin 811. İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Bir akademisyenin hangi koşullarda nasıl yetiştiğini acaba bunlar biliyorlar mı?”

Kılıçdaroğlu, Siyasi Partiler Kanunu’na göre, akademisyenlerin parti üyesi olabildiğini, böylece siyasette kalitenin yükselmesinin amaçlandığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Siz kalkıyorsunuz, düşüncesini beğenmediğiniz üniversite hocalarını bir KHK ile kapının önüne koyuyorsunuz. Hiçbir yere başvuramayacak. Bizim inancımızda da ahlakımızda da bilim insanına saygı vardır, el üstünde tutarız. O nedenle söylenir; ‘Alimin ölümü alemin ölümü gibidir’ diye. Siz alimi bu kadar yücelten bir kültürden, gelenekten geliyorsunuz. Hangi gerekçe ile bu üniversite hocalarını kapının önüne koyuyorsunuz?”

Kılıçdaroğlu, yazar Soner Demirsoy’un “Yavuz’un Çamurlu Kaftanı” isimli kitabından bir alıntı yaparak Osmanlı İmparatorluğu’nda bilim insanlarına verilen öneme değindi.

-“Zalimlikte rekor kırdılar”

12 Eylül döneminde tutuklanan gazeteci sayısının 31 olduğunu, 20 Temmuz’dan sonra ise 150’yi aştığını anlatan Kılıçdaroğlu, “Zalimlikte bir rekor kırdılar.” ifadesini kullandı.

Referandum sürecine ilişkin değerlendirmelerde de bulunan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Kalkmış diyorlar ki ‘Kim hayır derse bunlar terörist sayılır. Akla bakın. En güzel cevabı bir şehit annesi veriyor. Diyor ki ‘Ben hayır diyorum. Ben şehit anasıyım. Ne yapacaksın bana? Sen benimle tabuta mı sarıldın? Benim oğlum nişanlıydı, düğünü olacaktı. Sen ne hakla beni tehdit edersin. Ben de seni tehdit ediyorum. Hakkım haram olsun’ diyor. Onlar ‘hayır’ diyenleri terörist, 15 Temmuz yanlısı olarak gösteriyorlar. Biz de diyoruz ki ister ‘hayır’ desin, ister ‘evet’ desin, bu vatandaşların tamamının benim başımın üstünde yeri var. Aramızdaki fark siyahla beyaz kadardır. Bizde sevgi, hoşgörü; onlarda kin var. Onun için diyorum, ‘hayır’ dediğiniz andan itibaren bu Türkiye derin ve güzel bir nefes alacak ve rahatlayacak.”

-“Söyleyecek lafları yok, bel altı vuruyorlar”

İktidarın vatandaşa neden “evet” oyu vermesi gerektiğini anlatamadığını, çünkü bir gerekçesi olmadığını idda eden Kılıçdaroğlu, “Hayır diyeni terörist olarak tanımlarsan söyleyecek bir lafın yok demektir. Bel altı vuruyorlar.” diye konuştu.

Başbakan Binali Yıldırım ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’ye onların seçtiği bir televizyon kanalında anayasa değişikliğini karşılıklı tartışma teklifinde bulunan Kılıçdaroğlu, bu teklifi haklı olduğunu bildiği için yaptığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, “Vallahi söz veriyorum; bana 15 dakika, onlara yarım saat versinler. Ben ona da razıyım. Niçin bunları söylüyorum? Çünkü söylediğimin doğru ve haklı olduğunu biliyorum. Onlar da yanlış olduğunu biliyorlar. Vallahi soru da sormayacağım. Yeter ki oturalım, medeni insanlar gibi konuşalım. Şimdi ‘Ne gereği var’ diyecekler. Çok gereği var. Vatandaş değişikliklerin ne getirip ne götürdüğünü tam bilmiyor. Vatandaşın bilme hakkı var.” dedi.

-“Sorun vatan sorunu, bayrak sorunu”

Anayasa değişikliğinin Meclis aşamasında iktidarın, televizyonların görüşmeleri yayınlamasını engellediğini ve böylece vatandaşların bilgi alma hakkının önüne geçtiğini savunan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Nisan’ın 16’sında yapılacak referandum bir parti seçimi değil, bir demokrasi seçimi. Demokrasiden yana mı tavır takınacağız, otoriter yönetimden yana mı tavır takınacağız? O nedenle tüm vatandaşlarımdan istirham ediyorum; sandığa giderken düşünün. Oturalım, konuşalım. Yakınınızla konuşun, dostunuzla konuşun, başka düşünceleri olan arkadaşlarınızla konuşun. Ama her şeyden önce kendi vicdanınızla bir tartın, ölçün. Çünkü sorun bir partinin, bir kişinin sorunu değil, sorun Türkiye sorunu. Sorun evlatlarımızın sorunu, vatan sorunu, bayrak sorunu, demokrasi sorunu. Bir araya gelelim, oturup, konuşalım. A partisi, B partisi, sağ, sol olayı değil. Bu bir demokrasi olayı.”

-“Cumhurbaşkanı taraflı mı olsun, tarafsız mı olsun?”

Kemal Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinin neleri getirdiğini vatandaşın çok iyi değerlendirmesi gerektiğinin altını çizdi.

“Elini vicdanına koy ve şu soruyu vicdanında tart; cumhurbaşkanı taraflı mı olsun, tarafsız mı olsun?” diyen Kılıçdaroğlu, cumhurun başkanının görüşü, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun temsil ettiği 80 milyona karşı tarafsız olması gerektiğini söyledi.

Kılıçdaroğlu, “(Cumhurbaşkanı taraflı olsun) diyorsan o ayrı bir şey. Ama ‘Tarafsız olsun’ diyorsan, ‘hayır’ oyunu kullanacaksın. Bu kadar basit.” dedi.

Cumhurbaşkanının bir partinin genel başkanı olması halinde cumhurun başkanı olamayacağını, kendisine oy verenlerin cumhurbaşkanı olacağını savunan Kılıçdaroğlu, tarafsızlık niteliği ile cumhurbaşkanının, devletin sigortası anlamına geldiğini kaydetti.

Kılıçdaroğlu kışlaya, camiye, adliyeye siyasetin girmemesi gerektiğini yineleyerek, siyasetin bu kurumlara girmesi durumunda ülkenin çivisinin çıkacağını belirtti.

Bir kişinin Meclisi tek taraflı bir irade ile feshetmesinin kabul edilemeyeceğini bildiren Kılıçdaroğlu, “Sevgili vatandaşım elini vicdanına koy ve düşün. Bir başkan çıkıp tek taraflı bir irade ile ‘Ben bu Meclisi feshediyorum’ desin mi, demesin mi? ‘Feshetmesin’ diyorsan, gideceksin hayır oyu vereceksin kardeşim. Böyle bir yetki bu ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e verilmemiştir. Diyorlar ki ‘Böyle bir şey yok’. Kendi getirdiklerini de bilmiyorlar.” şeklinde konuştu.

Mevcut Anayasada, seçimlerden sonra 45 gün içinde hükümetin kurulamaması halinde cumhurbaşkanının Meclisi feshetmesiyle seçime gidilmesi durumunun söz konusu olduğunu, bunun makul bir düzenleme olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, getirilen anayasa değişikliğinde ise cumhurbaşkanının gerekçesiz bir şekilde Meclisi feshedebileceğini öne sürdü.

Kılıçdaroğlu, “Sevgili vatandaşım, elini vicdanına koy, ölç, biç, tart sandığa öyle git. Ben sana ‘düşünerek sandığa git’ derken bunu kastediyorum. Bir kişi kalkıp milli iradenin yüzde 100 temsil edildiği bir Meclisi feshetmemelidir. Feshederse orada demokrasi yara alır.” dedi.

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?