Asya’nın kalbinde “doğal yaşam”

KABİL (AA) – HALİL İBRAHİM BAŞER – Binlerce yıllık tarihiyle çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapan ve “Asya’nın kalbi” olarak anılan Afganistan’da, savaşın ve yoksulluğun getirdiği yıkıntılardan sonra teknolojiden uzak, doğal şartların hakim olduğu bir yaşam sürüyor.

Binlerce yıl öncesine dayanan tarihiyle, bir zamanlar İslam dünyasının önemli ilim ve kültür merkezlerinden olan Afganistan, son 40 yılda yaşadığı işgal ve iç savaşlar nedeniyle dünyanın en fakir ülkelerin arasında yer alıyor.

Maddi imkansızlığın yaşamın hemen her alanında bariz şekilde görüldüğü ülkede, son dönemlerde özellikle alt yapı konusunda bir kıpırdanma olduğu belirtiliyor. Bu durumun ciddi şekilde sosyal yaşama yansıdığı ülkede, hem şehirlerde hem de köylerde teknolojiden uzak bir yaşam akıyor.

Alt yapı konusunda sıkıntılar yaşanan ülkede, son dönemlerde bu konuda da çeşitli projeler yapılıyor. Yıllarca işgal ve iç savaşın yaşandığı, alt yapının tamamen çöktüğü ve insanların sağlıksız şartlarda yaşam savaşı verdiği ülkede, özellikle başkent Kabil’in yeniden yapılanması için çalışmalar sürüyor.

Çarşı ve pazarlarında ilginç görüntülere rastlanan Kabil, Herat, Takhar, Mezar’ı Şerif gibi kentlerde, dükkan sıkıntısı yaşanıyor. Genellikle baraka halinde, derme çatma yapılan dükkanların bulunduğu ülkede, çok sayıda seyyar satıcı bulunuyor.

Kaldırımların ve yol kenarlarının seyyar satıcılarla dolu olduğu sokak ve caddelerde, etin bile açık şekilde satıldığı görülüyor. Ayrıca, sokaklarda ayakkabı tamiri, terzilik yapan yapan kişiler dikkat çekerken, internet kafeler bile dışarıda, kaldırıma dizilmiş bilgisayarlarla faaliyet gösteriyor. Bu pazarlarda, alt yapının olmaması nedeniyle yağmur yağınca su içinde satış devam ediyor.

– Bagajlarda ve araç üstlerinde yolculuk

Ülkenin trafiğindeki karmaşa, sürücüler ve yayalara zor anlar yaşatıyor. Çok sayıda aracın trafik kazaları nedeniyle kaportalarının bozuk olduğu gözlenen ülkede, trafik kuralı, işareti, lambası hemen hemen hiç bulunmuyor. Araçların düzensiz şekilde seyrettiği görülen ülkede, bagajlarda ve araçların üstlerinde yolculuk yapan kişiler dikkat çekiyor.

Cadde ve sokakların bozuk olması nedeniyle kentlerin toz bulutu altında kaldığı ülkede, “rekşa” ismi verilen, taksicilikten yük taşımacılığına kadar kullanılan, 3 tekerlekli araçlar caddelerde çok sık görülüyor.

Ülkenin genelinde kerpiçten yapılmış, tek katlı, gecekondu tipinde evler bulunuyor. Tepelerin yamaçlarında ve köylerde daha çok görülen bu tip yerleşim yerleri ilginç görüntü oluşturuyor. Kentlere kıyasla su ve yeşillik içinde bulunan köylerin tamamında hayvancılık yapılıyor. İnek, koyun, eşek gibi hayvanların otobanlarda dolaştığı köylerde kentlere oranla daha tertipli bir hayat göze çarpıyor.

– Hindukuş Dağları ve tüneller

Asya’da Afganistan’ın merkezi ile Pakistan’ın kuzeyi boyunca uzanan 800 kilometrelik ve en yüksek noktası 7 bin metreyi aşan Hindukuş dağları, Afganistan’ın kuzeyini güneyinden ayırıyor. Ülkenin bu iki bölümü arasında seyahat etmek isteyenler, bu dağları dolaşan, yaklaşık 650 kilometrelik yolu geçmek zorunda.

Başkent Kabil’den Takhar’a yaklaşık 500 kilometrelik yol, bozuk zemin nedeniyle 13 saat sürerken, yol boyunca 30 civarında tünelden geçmek de gerekiyor. 4 kilometre uzunluğundaki Salang Tüneli, bu tünellerin en uzunu olarak dikkat çekiyor.

Zorlu yolcuğa katlanan, yılın tamamında karla kaplı Hindukuş dağlarındaki eşsiz manzarayı yakından görme fırsatını yakalıyor.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?