Akdağ’dan Dünya Sağlık Örgütüne mektup

ANKARA (AA) – DUYGU YENER – Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Direktörü Margaret Chan’a Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimi ile sonrasında yaşananlara ilişkin yolladığı mektupta, saldırıyla halkın demokratik iradesinin yok sayılmasının ve Türkiye’deki meşru hükümetin devrilmesinin hedeflendiğine dikkati çekti.

AA muhabirinin edindiği bilgiye göre, Akdağ, DSÖ Direktörü Chan’a gönderdiği mektupta, 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin, bir kumpastan çok daha fazlası olduğunu ifade ederek, şu değerlendirmede bulundu:

“Alçak katiller sivil halka saldırmış, sokaklardaki demokrasi savunucularını tank paletleri altında ezmiş ve hatta Türkiye Büyük Millet Meclisini bombalamıştır. Demokratik haklarını savunmak için sokaklara çıkan masum sivillere silahlı helikopterler, savaş uçakları ve tanklar kullanılarak zalimce saldırılmıştır. Silahlı terörist kuvvetlerin bu menfur teşebbüsü, insanların demokratik iradesini yok saymayı ve Türkiye’deki meşru hükümeti devirmeyi hedeflemiştir.”

Darbe girişimine, saldırılara halkın cesurca direndiğini belirten Akdağ, yaşanan can kayıplarına ve yaralananlara rağmen, vatandaşların ağır silahların karşısına çıktığını, sokakları ve meydanları terk etmeyerek bu kanlı girişimi püskürttüğünü aktardı.

Türk halkının duruşunun, modern siyaset tarihinde demokrasi için mücadele etmenin önemli bir örneğini teşkil ettiğine işaret eden Akdağ, Türk halkının, egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu kanıtladığını vurguladı.

Bakan Akdağ, soruşturmalar ve silahlı terörist kuvvetlerin gözaltındaki üyelerince yapılan itiraflar sonucu, Türkiye’deki halka ve anayasal düzene karşı yapılan darbe girişiminin arkasında, Fetullah Gülen Terör Örgütü’nün (FETÖ) olduğunun şüpheye yer bırakmayacak şekilde ortaya çıktığına işaret ederek, şunları belirtti:

“Tüm bu süreç boyunca, siyasi liderler, siyasi partiler ve üyeleri, yüksek askeri komuta ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin büyük çoğunluğu, bu kanlı girişime sert bir şekilde karşı koymuşlar ve Türk halkının yanında yer almışlardır. 16 Temmuz tarihinde TBMM’de gerçekleşen olağanüstü toplantı sırasında demokrasinin savunulmasına ilişkin ortak bir bildiri yayınlanmıştır. Dostlarımız, müttefiklerimiz, ortaklarımız ve uluslararası kuruluşların, ortak uluslararası demokrasi ve insan hakları değerleri temelinde ve dayanışma içinde, Türkiye’nin ve Türk demokrasisinin yanında olduğunu görmekten memnuniyet duyuyoruz.”

– “Darbeyi planlayanların önemli bölümü yakalandı”

Akdağ, bu süreçte gerçek dışı olaylara ve varsayımlara dayanarak, Türkiye’nin darbe liderleri ile onların kamu kuruluşlarında görev yapan müttefiklerine yönelik başlattığı yasal tedbirlere, soruşturmalara önyargılı ve kabul edilemez eleştirilerde bulunulduğunu da üzülerek izlediklerini ifade etti. Akdağ, söz konusu terör örgütünün, on yıllardır faaliyette bulunduğunun ve dünyanın her yerinde üyeleri olduğunun unutulmaması gerektiğinin altını çizdi.

Darbe girişiminde 246 kişinin hayatını kaybettiğini, 2 bin 186 kişinin de yaralandığını belirten Akdağ, sorumluların hukukun üstünlüğüne uygun olarak soruşturularak cezalandırılacağını bildirdi.

Akdağ, hiçbir meşru zemin olmaksızın aksini iddia etmenin de, darbeye teşebbüs edenleri desteklemek anlamına geldiğini kaydederek, mevcut durumda, darbeyi planlayanların önemli bir bölümünün yakalandığını ve yasal sürecin başladığını aktardı.

Mektubunda Türkiye’nin demokratik bir hukuk devleti olduğuna vurgu yapan Bakan Akdağ, şöyle devam etti:

“Bu başarısız darbe, Türkiye Cumhuriyeti’ne, Türk halkına ve anayasal düzene karşı yapılan bir saldırıdır. Devlet mekanizmalarına sızarak halka ve devletimizin güvenliğine ciddi tehditte bulunan FETÖ terör örgütü ile kapsamlı ve etkili bir şekilde mücadele etmek için anayasamıza uygun olarak ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi tamamen gözetilerek, 20 Temmuz 2016 tarihinde ülke çapında olağanüstü hal ilan edilmiştir.

Bildiğiniz gibi, olağanüstü hal, güvenliğine ve refahına yönelik yakın bir tehdit olması durumunda pek çok devletçe başvurulan ve uluslararası kanun kapsamınsa izin verilen bir tedbirdir. Türkiye’nin 15 Temmuz tarihinden itibaren ciddi ve çok boyutlu ulusal güvenlik tehditleriyle karşı karşıya kaldığı açıktır. Bu uygulama, milletimizi bu zalim terör ağından korumak ve mümkün olan en kısa sürede normale dönmek amacıyla, FETÖ terör örgütüne karşı mücadelede gerekli önlemleri en hızlı ve etkili bir şekilde almayı hedeflemektedir. Bu süreçte, demokrasimizi ve hukukun üstünlüğü ile halkımızın temel haklarını desteklemek için azami gayret gösterilecektir. Cumhurbaşkanımız tarafından ifade edildiği gibi, mevcut olağanüstü hal, halka karşı değil, darbe girişiminde bulunan terör örgütüne karşıdır.”

Akdağ, olağanüstü hal durumunun insanların temel hak ve özgürlüklerini etkilemeyeceğini, bu kararın, anayasal düzenin ve temel hak ile özgürlüklerin etkin korunması için ülke çapında alınan bir önlem olduğunu ifade etti.

Soruşturmalar ve görevden uzaklaştırma süreçlerinde hukukun üstünlüğü ilkesinin ihlal edildiğini ve siyasi muhaliflere karşı keyfi davranıldığını ima eden beyanları net bir şekilde kınadıklarını ve reddettiklerini belirten Akdağ, tüm önlemlerin, bağımsız yargı kurumları tarafından, yerel ile uluslararası mevzuat ve yükümlülüklere uygun alındığını bildirdi.

– “15 ambulans zarar gördü 3 sağlık çalışanı yaralandı”

Bu menfur girişimin başından itibaren, Sağlık Bakanlığının ülkenin her yerinde sağlık hizmetlerinin kesintisiz sunulması için derhal harekete geçtiğini hatırlatan Bakan Akdağ, sağlık alanında yapılanlara ilişkin şu bilgileri verdi:

“Bu büyük kargaşayı organize etmek ve kontrol altında tutmak amacıyla ilk andan itibaren Sağlık Kriz Yönetim Merkezi kurulmuştur. Tüm Türkiye’de 381 tam donanımlı ambulans, uzman sağlık personeliyle birlikte müdahalede bulunmuş ve 814 yaralıyı çeşitli sağlık merkezilerine ulaştırmıştır. Teröristler tarafından yalnızca sivil halk değil, aynı zamanda görevleri başındaki sağlık personeli de hedef alınmıştır. 15 ambulans saldırıya uğrayarak zarar görmüş ve 3 sağlık çalışanı da yaralanmıştır.

Titiz bir inceleme sonucu Bakanlığımda 586 bin 579 Sağlık Bakanlığı personelinden bu terör örgütü ile ilişkisi kanıtlanan 5 bin 581’i, soruşturmaların selameti açısından geçici olarak görevden uzaklaştırılmıştır. Her bir dava, özel olarak kurulmuş komisyonlar tarafından tek tek incelenmiş ve hukukun üstünlüğü ilkesi temelinde soruşturmaların adil bir şekilde sürdürülmesi için azami gayret gösterilmiştir. Bu görevden uzaklaştırmaları takiben bağımsız soruşturma ve adil yargılamaların temel özgürlükler, insan hakları ve hukukun üstünlüğüne uygun olarak gerçekleştirileceği konusunda hiçbir şüphe olmadığını tekrar belirtmek isterim.”

Tüm ülkede sağlık hizmetlerinin kesintisiz sağlanması için tüm önlemlerin alındığına dikkati çeken Akdağ, Bu kapsamda, bu örgüte bağlı özel sağlık kurumları da Sağlık Bakanlığına aktarılmıştır” ifadesine yer verdi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?