“Uluslararası Hoca Ahmed Yesevi Sempozyumu”

ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın “Hayatımızda o kadar çok hüküm var ama o kadar az hikmet var ki…Halbuki işin hikmetini kavramadan hükümler sadece kuru birer formal emirden ibaret. Ahmed Yesevi bize, hükümlerin ötesinde hikmeti öğreten hekimdir aslında” ifadelerini kullandı.

Ahmet Yesevi Üniversitesi tarafından UNESCO 2016 Hoca Ahmed Yesevi yılı kapsamında düzenlenen “Uluslararası Hoca Ahmed Yesevi Sempozyumu” Ankara Rixos Otel’de başladı.

Törene, Onur Kurulu’nda da yer alan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Prof. Dr. İbrahim Kalın, TİKA Başkanı Serdar Çam, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç’ın yanı sıra eski Başbakan Yardımcısı ve AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler, TÜRKSOY Genel Sekreter Yardımcısı Fırat Purtaş, Kazakistan Büyükelçisi Canseyit Tüymebayev, Türk Akademisi Başkanı Prof. Dr. Darhan Kıdırali ve Ahmed Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Musa Yıldız da katıldı.

Sempozyumun açılışında konuşan Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü Prof. Dr. İbrahim Kalın, sempozyuma olan geniş katılımın “Yesevi ocağının bereketinin hala devam etttiğini teyit eden en önemli gösterge” olduğunu söyledi. Ahmed Yesevi’nin “hikmetin dilini konuşması ve hikmeti temsil etmesi” nedeniyle bugün insanlara hala yol göstermeye devam ettiğini vurgulayan Kalın, “Hayatımızda o kadar çok hüküm var ama o kadar az hikmet var ki… Halbuki işin hikmetini kavramadan hükümler sadece kuru birer formal emirden ibaret. Ahmed Yesevi bize, hükümlerin ötesinde hikmeti öğreten hekimdir aslında” dedi.

Hazreti Muhammed’in “Din samimiyettir” hadisine atıfta bulunan Kalın, “O samimiyeti de ancak yaptığınız işin manasını, hikmetini kavramak suretiyle idrak edebilirsiniz. Bu anlamda biz temeli vahiyle atılmış daha sonra ilim, irfan, hikmet, sevgi ve muhabbetle yoğrulmuş bir medeniyetin mensupları olarak bugün Ahmed Yesevi’nin açtığı yoldan ilerleyen insanlarız” şeklinde konuştu.

Ahmed Yesevi’nin attığı tohumların Orta Asya’dan Balkanlara kadar uzanıyor olmasını görmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Kalın, bunu son günlerde gerçekleştirdikleri Azerbaycan ve Hırvatistan ziyaretleri sırasında bizzat tecrübe ettiğini bildirdi.

Kalın, “Türkistan’da tohumları atılıp, daha sonra Horasan Azerbaycan, Anadolu, Balkanlar ve Rumeli, böyle bir coğrafya üzerinde uzanan Yeseviye geleneğinin izlerini canlı bir şekilde görmenin mutluluğunu yaşadık” ifadelerini kullandı.

Hoca Ahmed Yesevi Beste Yarışması’nın bu seneyle sınırlı kalmamasını isteyen Kalın, “Her yıl Ahmed Yesevi’nin şiirlerinden mülhem, onun şiirlerini esas alarak ya da başka şairlerin eserlerini esas alarak yeni besteler yapılır. Böylece Ahmed Yesevi geleneği bu şekilde yaşamaya devam eder” dedi.

Bugün İslam dünyasında büyük sorunlarla karşı karşıya kalındığına dikkati çeken Kalın, bunların özünde maddi ve materyal sorunlar değil fikri ve manevi krizlerin yattığını dile getirdi. Kalın, bunları aşmak için güçlü fikir ve maneviyat kaynağına geri dönülmesi gerektiğini belirtti.

– “Katliamlar, medeniyetimize ait bu kişilerin anlaşılmamasından”

TİKA Başkanı Serdar Çam ise böyle bir çalışmanın parçası olmaktan gurur duyduğunu ifade ederek, “Bundan sonraki nesillere böyle büyük bir zatın iyi anlatılması ve onun koymuş olduğu prensiplerin Türkiye başta olmak üzere bütün islam coğrafyasında ve bütün dünyada yaygınlaşması konusunda katkı sağlayacağını düşünüyorum” dedi.

“Bugün yaşanan pek çok zulüm ve katliam varsa bu medeniyetimize ait olan kişilerin anlaşılmamasından kaynaklanmakta” diyen Çam, Kazakistan’da ve Türkiye’de yapılan çalışmalarla iki dost ve kardeş olan milletin yakınlaşması ve beraber daha güzel çalışmalar yapmasına katkı sağlayacağını söyledi.

AK Parti Ankara Milletvekili Emrullah İşler de terör olayları nedeniyle İslam dünyasının içine düştüğü durumun “içler acısı” olduğunu ifade ederek, “Hepimiz bu sıkıntıyı, bu terör belasını, bu kan deryasını maalesef üzüntüyle yaşıyoruz. Bir çözüm bulmak için herkes kafa yoruyor” dedi.

Bu durumun nedenlerine işaret eden İşler, “Bu coğrafyada Osmanlı’nın tarih sahnesinden çekilmesiyle birlikte İslam dünyası başsız kaldı. Bunun neticesinde de 20’inci yüzyılı kaybettik. Şimdi 21’inci yüzyıldayız. 21’inci yüzyıla Türkiye olarak iyi bir başlangıç yapmamıza rağmen, Arap Baharı ile birlikte İslam coğrafyasının çok ciddi meydan okumalarla karşı karşıya olduğunu gördük. Elinde silah ‘Allahuekber’ diyerek diğer Müslüman kardeşini öldüren ve kan akıtan, bulunduğu coğrafyayı kan gölüne çevirmekten çekinmeyen garip insanların cirit attığı bir coğrafya haline geldi. ‘Peki neden bu hale geldik’ sorusunu sorup bunun cevabını bulmamız lazım” değerlendirmesinde bulundu.

İşler, şunları kaydetti:

“Bu hale düştüysek eğer o zaman bizim medeniyet ve İslam anlayışımızda birtakım eksiklikler olduğunu kabul etmemiz gerekir. Selefi, vahabi, şii, safevi anlayışın İslam coğrafyasını içine düşürmüş olduğu hal gayet net bir şekilde ortadadır. Anadolu coğrafyasında kurmuş olduğumuz bizim İslam medeniyeti anlayışının, tarih sahnesinden etkisinin azalmasıyla birlikte maalesef bu tür akımların etkin olması neticesinde İslam coğrafyası bugün bu kötü duruma düştü. Dolayısıyla yeni bir medeniyet anlayışını geliştirmek durumundayız. Hoca Ahmed Yesevi, Anadolu medeniyetinin temelini atan başlıca mimarlardan birisidir. Bizim bu coğrafyada kurmuş olduğumuz o kapsayıcı medeniyeti yeniden kurmamız lazım.”

Bu sıkıntıları gidermek ve çözüm önerileri getirmek için bu alanda çalışmalar yapan akademisyenler ve siyasetçilere görev düştüğünü dile getiren İşler, “Yaşanan bu acıların bir doğum sancısı olduğunu düşünüyorum. Bu acılardan sonra inşallah yeniden İslam coğrafyasının ayağa kalktığını en kısa zamanda hep birlikte göreceğiz” diye konuştu. İşler, ötekileştirici değil birleştirici, parçalayıcı değil bütünleştirici olunması gerektiğini vurguladı.

Hoca Ahmed Yesevi Beste yarışmasının ödül töreninin de düzenlendiği programda, “Hoca Ahmed Yesevi’den Renkler” isimli serginin açılışı da yapıldı.

Beste yarışmasında Hasan Esen birinci, Şentürk Deveci ikinci, Bora Uymaz ise üçüncü oldu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?