TBMM'nin açılışının 100. yılı

TBMM (AA) – İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan, Meclis'in, kurucu iradeden aldığı güçle bugün de aynı sorumluluk içerisinde, aynı coşku ve kararlılıkla yoluna devam ettiğini söyledi.

Türkkan, TBMM'nin açılışının 100. yılı ile 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla Genel Kurulda yaptığı konuşmada, İstiklal Savaşı'nın bütün aşamalarını, TBMM'den aldığı güçle hayata geçiren Mustafa Kemal Atatürk'ün, imkansızı imkanlı kılarken en büyük desteği milletvekillerinin iradelerinden aldığını söyledi.

Milli egemenliğin önemini kavrayamayan kişilerden, Gazi Mustafa Kemal'in özellikle uzak durduğunu belirten Türkkan, "Atatürk, Meclis'siz yaşamayı aklı almayan bir 20. asır lideridir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e göre Meclis bir nazariye değildir, bir hakikattir ve hakikatlerin en büyüğüdür." dedi.

Atatürk'ün, yapmak istediklerini, elindeki yetkileri artırarak Türk milletine dayatmak yerine, Türk milletinin temsilcilerinin yer aldığı TBMM aracılığıyla hayata geçirmeyi tercih ettiğini dile getiren Türkkan, "Hiçbir zaman Meclis'i ortadan kaldırmayı, yetkilerinden arındırmayı ya da bir 'tek adam rejimi' kurmayı düşünmemiş. 'Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir' ilkesinden asla vazgeçmemiş ve bu millet hakimiyetinin ancak ve ancak TBMM vasıtasıyla gerçekleşebileceğini hiçbir zaman unutmamıştır." diye konuştu.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde milletin, zor şartlar altında milli iradeyi baş tacı yaptığını ve kudreti adında saklı TBMM çatısı altında tek yürek olduğunu ifade eden Türkkan, "Yüce Meclis'imiz düşmanın yurdun dört bir yanını işgal ettiği bir dönemde imkansızlıklar içerisinde kurulmuş bir parlamentodur. İşte bu kahraman Meclis, bugün 100. şeref yaşını kutluyor. Bir asırlık tarihi boyunca TBMM, Türk siyasal hayatının en önemli kurumu olmuş ve farklı dönemlerde demokrasinin kalesi olarak görevlerini ifa etmiştir." değerlendirmesini yaptı.

-"Ülkemizin önünü açan en yüce makam"

Yüce Meclis'in 100 yıl önce olduğu gibi bugün de demokrasinin kalbi, milletin ümit kaynağı olduğunu dile getiren Türkkan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"TBMM, cumhuriyetimizin, demokrasimizin, devletimizin ve millet olarak geleceğimizin en büyük güvencesidir. Yüce Meclis'imiz, kurucu iradeden aldığı güçle, bugün de aynı sorumluluk içerisinde, aynı coşku ve kararlılıkla yoluna devam etmektedir. Halk iradesinin kullanıldığı bu çatı, toplumsal beklentilere cevap veren, sorunlara çözüm üreten ve ülkemizin önünü açan en yüce makamdır. İhtiyacımız olan temel düzenlemelerin uzlaşma ortamı içerisinde hep beraber hayata geçirilebilmesi için gerekli zeminlerin oluşturulması, iktidarıyla muhalefetiyle hepimizin ortak sorumluluğudur. Bu sorumluluğu bizlere makamın asıl sahibi milletin kendisi yüklemiştir. Uzlaşı, iş birliği ve ortak bir akıl zemininde gerçekleştirilecek çalışmalar hem Meclis'imize hem de siyaset kurumuna duyulan güveni artıracak ve ülkemizi daha ileri noktalara taşıyacaktır.

Bir ülkenin hem kendi coğrafyasında hem de dünya genelinde saygın ve güçlü bir yer edinmesinin en etkin ve kalıcı yolu, demokrasiden ayrılmadan, her vatandaşının düşüncesinden azami ölçüde yararlanmaktır. Devlet yönetiminde millet egemenliğinin tam olarak tesisi de ancak demokrasinin ürettiği ortak karar mekanizmasıyla mümkündür. Nihayet, demokrasiden beklediğimiz bütün çareler ancak bütün sorunların bu çatı altında çözüme ulaştırılmasıyla mümkün olabilir.

Artık yeni bir dünyanın kapısı aralanmışken, insanı ve yaşamı merkezine alan meclisler, gerçek ve hakim anlamda millet iradesinin tezahür ettiği demokrasi ahlakını, hukukun üstünlüğünü, insan haklarını ve siyaset mesleğini temsil edebilirler.
Gerçek anlamda çoğulcu demokrasiyi, düşünce hürriyetini, din ve vicdan hürriyetini ve teşebbüs hürriyetini içine sindirememiş, hak ve özgürlükleri evrensel ölçülere ulaştıramamış bir milli iradeyle hakim anlamdaki ulusal egemenliği iddia ve tesis etmek mümkün olamaz.
İşte bu yüzden, bugünkü demokrasimizin kalitesini ne pahasına olursa olsun yükseltmek zorundayız. Bunun yolu ise ancak ve ancak güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönmekten geçer. Bir parlamentonun gücü de vatandaşlarının hak ve hukukunu savunmaktan vazgeçmeyen; demokrasi mücadelesinden asla taviz vermeyen, milletin temsil yetkisi verdiği vekillerin varlığına ve etkinliğine bağlıdır."

-"Meclis'i eskisinden de güçlü hale getirmek zorundayız"

Parlamentonun yetkileri kısıtlandıkça, demokrasi zemininden uzaklaşıldığını ve bunun millet iradesinden adalet kavramına, adaletten ekonomiye birtakım sorunlar getirdiğini belirten Türkkan, "Bugün Meclis, yetkileri elinden alınmış, etkisizleştirilmiş ve devre dışı bırakılmış bir Meclis haline getirilmek istenmektedir. Parlamenter sistemin devre dışı bırakılmasıyla bırakın millet iradesinin tecelli etmesini, bırakın halkın katılımını, anayasal kurumlara bile hesap verebilir olmak imkansız hale getirilmiş; muhalefeti dışlama çabaları gün geçtikçe artmaktadır." görüşlerini öne sürdü.

"Ülkenin geleceği için hayati bir öneme sahip, milletin kaderini belirleyen ve 100. yaşını kutlayan Meclis'in yetkilerini budamak yerine, 143 yıllık parlamento geleneğinden gelen birikim ve tecrübe ile Meclis'i eskisinden de güçlü ve yetkin hale getirmek zorundayız." diyen Türkkan, "Oysa sayısını bilmediğimiz ve hemen uygulamaya konulan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ve genelgeleri bugün milletin ve devletin ortak aklı Meclis'imizi itibarsızlaştırmaktadır. Aynı zamanda demokrasimize de zarar vermektedir. Çünkü ne denetim vardır ne de hesap verme. Kısacası yeni sistemde, parlamenter sistemde olduğu gibi kontrol ve denge sistemi bulunmamaktadır." değerlendirmesini yaptı.

Türkkan, geçmişte yaşanan en zor koşullarda bile TBMM'nin, hükümeti denetleme görevini yerine getirdiğini ifade ederek, "Milleti devletinden kopartan, parlamentomuzu zayıflatan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nden bir an önce vazgeçilmeli, ivedi bir şekilde güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüş yapılmalıdır." dedi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?