TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu, madencilik sektörünün temsilcilerini dinledi

TBMM (AA) – Yurt Madenciliğini Geliştirme Vakfı Başkanı Güven Önal, iklim değişikliği ve küresel ısınmanın, dünyanın güneşten, aydan ve uzayda bulunduğu konumdan dolayı aldığı radyasyondan kaynaklandığını belirtti.

TBMM Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu, AK Parti Afyonkarahisar Milletvekili Veysel Eroğlu başkanlığında toplanarak, madencilik sektöründen temsilcileri dinledi.

Önal, iklim değişikliğinin, insanoğlunun 1800'lü yıllardan itibaren araştırmaya başlayarak çeşitli görüş ve teoriler ürettiği bir konu olduğunu, 1900-1920 yılları arasında yapılan bir çalışma ile ortaya çıkan Milankoviç teorisinin en geçerli teori olduğunu söyledi.

Tam olarak bilimsel verilere dayanan Milankoviç teorisinin, iklim değişikliği ve küresel ısınma-soğumanın, dünyanın yörünge hareketleri sırasında aldığı radyasyon miktarına dayandığını ifade eden Önal, bir başka teorinin ise 1970'li yıllarda ortaya atılan Sera Gazı Teorisi olduğunu kaydetti.

Sera Gazı Teorisi'nin bilimsel verilerle tam olarak ispatlanamadığını, ancak sera gazlarının yörünge hareketlerinden daha fazla etkili olduğu görüşünün BM tarafından kabul gördüğünü dile getiren Önal, şöyle konuştu:

"İklim değişikliği ve küresel ısınma dünyanın güneşten, aydan ve uzayda bulunduğu konumdan dolayı aldığı radyasyondan kaynaklanmaktadır. Dünya, güneşin etrafında ortalama 400 bin yıl sürede değişen eliptik ve dairesel bir yörüngede hareket etmektedir. Eliptik yörünge soğuma, dairesel yörünge ise ısınma dönemlerini oluşturmaktadır. Eksen eğimi de ısınma ve soğumada etkili olmaktadır. Sera gazı ve diğer etkiler, yörünge hareketleri yanında ihmal edilebilir. Sera gazlarının atmosferin üst tabakalarında oluşturduğu yapı nedeniyle okyanuslardan ve buzullardan yansıyan radyasyon, atmosferin üst tabakalarından yansıyarak yer yüzüne dönmekte ve dünyayı ısıtmaktadır. Bu teori doğrudur ancak veri eksikliği nedeniyle ispatlanamayan bir teoridir. Avrupa tarihindeki sıcak ve soğuk dönemler bu teoriyi geçersiz kılmaktadır. Negatif sonuçlara rağmen G-7, bu teoriyi BM'ye kabul ettirerek Rio, Kyoto ve Paris toplantı ve yaptırımlarını organize etmişlerdir."

Önal, bu yaptırımlar sonucu geri kalmış ve gelişmekte olan ülkelerin gelişmelerinin engellendiğini, bu ülkelerin G-7'ye karşı tutsaklığının devamının amaçlandığını iddia etti.

Anadolu'nun küçük bir kıta olduğunu, burada bir kıtada olması gereken her türlü varlığın bulunduğunu belirten Önal, "Rahmetli Demirel'in bir lafı vardı; 'Biz zengin toprakların fakir bekçisiyiz' diyordu. Hiçbir zaman zengin toprakların fakir bekçisi olmayalım. Türkiye gelişmekte olan bir ülke. Geri kalmış ve gelişmekte olan ülkeler için bir dolu tuzak var. G-6 ile başlayan ve şimdi G-7 olan bu kuruluş, şu an dünyayı yönetiyor. Her yerin ekonomik çıkarlarını kendi çıkarlarını üstte tutarak ayarlıyor ve diğer ülkeler de buna göre hareket ediyorlar." diye konuştu.

Türkiye'nin yeraltı kaynaklarının değerinin 3,5 trilyon dolar olduğunu kaydeden Önal, fiyat artışlarının hesaba katılması halinde bu rakamın 4 trilyon dolara çıkabileceğini söyledi.

Önal, "20 milyar ton kömürümüz var. 20 milyar ton kömürdeki gaz oranı minimum 20 trilyon metreküptür. Biz 500 milyar metreküp doğal gaz rezervi bulduk diye seviniyoruz ama 20 trilyon metreküp elimizin altında. Kömür, petrol ve doğal gazın hepsi hidrokarbon. Hepsinin emisyonları da aynı. Kömüre pis dedik, ötekilerine temiz diyoruz ama kömürün tek pisliği, iyi yakmamaktan ortaya çıkan parça emisyonudur."

Daha sonra sırasıyla Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu, Ege Maden ihracatçıları Birliği Yönelim Kurulu Başkanı Mevlüt Kaya, Türkiye Mermer Doğaltaş ve Makinaları Üreticileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Alimoğlu, İslanbul Maden İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Aydın Dinçer ve Altın Madencileri Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz da komisyona sunum yaptı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?