“Sakıncalı mektuba” el konulması ihlal sayılmadı

ANKARA (AA) – Anayasa Mahkemesi, bir hükümlünün yazdığı, DHKP/C örgütünün stratejisi, alması gereken tavır veya neden bazı tavırları aldığı hususlarına ilişkin açıklamaları içeren mektuplara el konulmasını, haberleşme özgürlüğünün ihlali saymadı.

Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan aldığı müebbet hapis cezası nedeniyle Kocaeli 2. Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı İnfaz Kurumunda kalan hükümlü, göndermek istediği mektupların alıkonulmasına karar verilmesi nedeniyle haberleşme ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini iddia ederek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Resmi Gazetede yayımlanan karara göre, Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü, haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle başvuruyu kabul edilemez buldu.

Yüksek Mahkemenin kararında, cezaevi idaresi tarafından başvuruya konu mektup ile diğer hükümlü ve tutukluların mektuplarının birlikte incelendiği belirtilerek, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun 68. maddesinin üçüncü fıkrasında, “kurumun asayiş ve güvenliğini tehlikeye düşüren, görevlileri hedef gösteren, terör ve çıkar amaçlı suç örgütü veya diğer suç örgütleri mensuplarının haberleşmelerine neden olan, kişi veya kuruluşları paniğe yöneltecek yalan ve yanlış bilgileri, tehdit ve hakareti içeren mektup, faks ve telgrafların” hükümlüye verilmeyeceği, hükümlü tarafından yazılmışsa gönderilmeyeceğinin düzenlendiği hatırlatıldı.

Hükümlünün mektuplarının incelendiği kararda, mektupların, DHKP/C terör örgütüne mensup birtakım kişilerin görüşlerine karşı yazıldığı, ayrıca örgütün stratejisi, alması gereken tavır ya da neden bazı tavırları aldığı hususlarına ilişkin açıklamaları içerdiği kaydedildi.

Mektupların tamamının içeriğinin buna ilişkin olduğu ifade edilen kararda, “Dolayısıyla mektuptaki sakıncalı ifadelerin neler olduğu, bu bağlamda bunların çıkartılması ve sakıncalı olduğu değerlendirilen ifadelerin okunamaz hale getirilip gönderilmesi konularında bir değerlendirme yapılmasına gerek yoktur. Bu sebeple gerek ceza infaz kurumunun, gerekse İnfaz Hakimliğinin gerekçeleri somut olayın şartlarında ilgili ve yeterlidir. Açıklanan nedenlerle haberleşme hürriyeti kapsamında açık ve görünür bir ihlal saptanmadığından başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğun karar verilmesi gerekir.” denildi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?