“Sağlık için ısrarlı ikramları geri çevirmeliyiz”

İSTANBUL (AA) – HATİCE ŞENSES – Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bağcılar Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Kardiyoloji Eğitim Sorumlusu Doç. Dr. Ertuğrul Okuyan, şeker, tansiyon, kalp-damar hastalarının, bayramda sağlık sorunuyla karşılaşmamak için ısrarlı ikramları geri çevirmesini bilmesi gerektiğini söyledi.

Okuyan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ramazan Bayramı’nda yemek ve şeker tüketiminin arttığını hatırlatarak, diyabet, kalp-damar ve tansiyon hastalarına bu dönemde nasıl beslenmeleri gerektiği yönünde uyarılarda bulundu.

“Şeker, tansiyon, kalp-damar hastaları, sağlık sorunuyla karşılaşmamak için ısrarlı ikramları geri çevirmesini bilmeliler.” diyen Okuyan, oruç tutan kişilerin bayramda normal yeme düzenine geçtiğinde psikolojik olarak daha fazla yemek yeme eğilimine girdiğini söyledi.

Doç. Dr. Ertuğrul Okuyan, bu yıl ramazanda yaklaşık 18 saat süreyle oruç tutulduğunu hatırlatarak, şöyle devam etti:

“Ramazan boyunca değişen beslenme düzeninden sonra bedenin tekrardan yeni beslenme düzenine alışması gerekiyor. Ancak bayram biz Türk milleti için özel anlamlar ve paylaşımlar içeren, geleneksel olarak tatlı ikramları ve tüketimiyle özdeşleşen bir dönem. Bu nedenle ramazan sonrası vücudumuzun normal temposuna dönmesi sırasında beslenmeye özellikle dikkat edilmesi gerekiyor. Bayramın gelmesiyle adaptasyon yerini kaotik bir sürece bırakıyor. Yaklaşık 17-18 saat süren en uzun günlerde tutulan oruçla, 2 öğün beslenmeye alışmış olan vücudu bayramda normal beslenme düzenine ayak uydurmaya alıştırmak gerekiyor. Elbette bayramda hazırlanan yoğun kalorili yemekler ve bayram tatlılarıyla bu süreç zorlaşıyor. Hızlı kilo almaya müsait olduğumuz bir dönem başlıyor.”

– “Orucun etkisiyle yavaşlayan metabolizma kilo alma nedeni”

Doç. Dr. Ertuğrul Okuyan, özellikle diyabet, hipertansiyon, kalp-damar ve mide-bağırsak hastalıkların bu süreçte daha dikkatli olmaları gerektiğine işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bu dönem bu bireylerde ciddi sorunlara yol açabiliyor. Bazı pratik yöntemlerle bu süreci sağlığımıza zarar vermeden yönetmek mümkün. Hafif bir kahvaltıyla güne başlanması ve gün boyu öğün atlanmaması oldukça önemli. Ramazanda oluşan uzun süreli açlıkla iftarlarda görülen hızlı yeme yerini, sağlıklı beslenmede önemli olan az az ve yavaş yeme alışkanlığıyla değiştirilmeli. Hamur işleri, kızartmalar ve yağlı besinlerden uzak durulmalı çünkü yağlı besin tüketimiyle kişilerde gaz, hazımsızlık, mide bulantısı gibi mide-bağırsak sistemi rahatsızlıkları görülebilmektedir. Kalp hastaları ve hipertansiyon problemi olan kişiler için de bu besinler önerilmemekte ve diyete uyum bu tür hastalarda daha da önem kazanmaktadır. Bayram boyunca tatlı, çikolata tüketimine dikkat edilmeli, çevrenin ısrarcı tutumlarından ve aşırı yeme eğiliminden mümkün olduğunca uzak kalınmalıdır. Eğer tatlı tüketmek çok isteniyorsa hamurlu, şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar tercih edilmelidir.”

Bayram süresi ve sonrasında da sıvı alımının artırılarak günde yaklaşık 2-2,5 litre su içilmesi gerektiğini dile getiren Okuyan, orucun etkisiyle yavaşlayan metabolizmanın kilo almaya neden olacağını, bu yüzden de beslenmenin yanında fiziksel aktivitenin de önemli rol oynadığını ifade etti.

– “Midem bayram yapsın, diye bayramınızı zehir etmeyin”

İç Hastalıkları ve Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Cengiz Bölükbaş da bayram boyunca artabilecek sindirim sistemi problemlerine dikkati çekerek, bunları en aza indirmek için önerilerde bulundu.

Bayram süresinin, normal beslenme tarzına dönebilmek için bir geçiş süreci olarak değerlendirilmesi gerektiğini aktaran Bölükbaş, öğünlerin küçük porsiyonlar halinde tüketilmesi gerektiğini belirtti.

Prof. Dr. Cengiz Bölükbaş, “Bu bayram, midelere bayram olarak algılanmamalı. Özellikle aşırı yağlı kızartmalardan ve şerbetli tatlılardan kaçınılmalı, mideye çok yüklenilmemeli. Bayramda, besinlerin yavaş yavaş tüketilmesi, en önemlisi daha doğal ürünlerin tercih edilmesi çok çok önemli.” dedi.

Bayramda da ara öğün yapmakta fayda olduğunu dile getiren Bölükbaş, şöyle devam etti:

“Bayram 3 gün boyunca bir alıştırma süreci oluyor aslında. Günlük normal yaşama dönmek için vücudumuza zaman vermemiz lazım. Bunun için bayramın 3 günü normal düzene dönmek için çok önemli. ‘Midem bayram yapsın’ diye bayramınızı zehir etmeyin. Bayramlarımız midenin bayramı değil, kişilerin ruhsal bayramı olmalı. Bayram ziyaretlerinde ikram edilen tatlı ve şekerlemeler de boşa alınan kalori demektir. Bunların yerine taze ve kuru meyvelerin tüketilmesi doğru alternatiflerdir. Ziyaretlerde ikram edilen tüm tatlıların hepsini bitirmek zorunda değiliz. Çünkü metabolizmaya çok hızlı, ani yüklenmeler pankreatit yapabilir. Pankreatit çok ciddi, yaşamsal tehdit oluşturabilecek bir tablodur. Uzun süre aç kaldıktan sonra birdenbire aşırı yağlı, fazla miktarda yemek tüketmek sonucunda herkeste ortaya çıkabilir. Bağırsak sisteminde de aşırı yağlı ve tatlı tüketmeye bağlı beklenmedik ishale karşılaşılabilir. Yine protein, et tüketiminde de aşırıya kaçılmamalıdır.”

Bölükbaş, aşırı derecede kahve ve çayın da çarpıntı ve reflüyü artırabileceğini veya tetikleyebileceğini belirterek, “Hastalar diyabetikse tatlı yediğinde şekerinin yükseleceğini bilir. Ancak bu hastalar aşırı dozda tatlı tüketimiyle komaya bile girebilirler.” diye konuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?