“PYD silahlı bir azınlığın radikal ideolojisidir”

İSTANBUL (AA) – GÜLSÜM İNCEKAYA – Koç Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi (İİBF) Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şener Aktürk, “PYD'yi Kürtlükle özdeşleştirmek çok yanlış. Çünkü PYD küçük bir silahlı azınlığın radikal ideolojisidir. PYD'den kaçan yüz binlerce Suriyeli Kürt'ün, Salih Müslim'in ağabeyi dahil, Türkiye'de siyasi mülteci olarak yaşadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız.'' dedi.

Doç. Dr. Aktürk, AK Parti'nin 2004 yılından itibaren Türkiye'de yaşayan Kürtlere ve azınlıklara yönelik reformlar hareketlerini, demokratik açılımı sürecinin PYD/PKK tarafından sabote edilmesini, Suriye iç savaşındaki başat aktörlerin sürece müdahalesini ve azınlıklara yönelik kazanımları AA muhabirine değerlendirdi.

ABD'nin, Fransa'nın desteği ve Suudi Arabistan'ın finansmanıyla PKK'nın Suriye kolu olan PYD'nin Suriye'de ele geçirdiği alanları genişletmeye çalıştığını belirten Aktürk, bunu yaparken Türkiye'nin Suriye'ye müdahalesinin önüne geçilmek istendiğini söyledi.

Türkiye'yi içeride oyalamak için Temmuz 2015'te KCK'nın açıkladığı bir karar doğrultusunda Türkiye'de PKK saldırıları başlatıldığını hatırlatan Aktürk, şöyle konuştu:

''Bir yıl boyunca Türkiye'de bir numaralı gündem maddesi PKK saldırıları oldu ve o bir yıl içerisinde PYD Suriye'nin neredeyse yüzde 30'unu ele geçirdi. PYD, oradaki yüz binlerce Arap, PYD muhalifi Kürt nüfusu ve Türkmen'i tehcir etti. Bir etnik ve ideolojik temizlik uygulandı. Kürt açılımı ki ona etnik çeşitlilik açılımı demekte fayda var, Kürtlerin yanı sıra Zazaları, değişik Çerkez grupları, Arapları, Boşnakları da kapsayan bir açılım. Bu etnik çeşitlilik açılımı Türkiye'deki pek çok etnik grup nezdinde devletin meşruiyetini ihya etti. Tabii ki yüzde yüz kapsayıcılığının olduğunu söylemek mümkün değil ama geçmişle kıyaslandığında, ana dili Türkçe olmayan, Türkmen kökenden gelmeyen milyonlarca insan için 'Bu benim devletim' deme şansını ve ihtimalini, çok daha fazla arttırdı.''

– ''PKK saldırıları ve darbe girişimi açılımda duraklamaya neden oldu''

Doç. Dr. Aktürk, açılımı Türk siyasetinde tarihsel bir eşik olarak gördüğünü belirterek, “Kendine güven, büyüme ve istikrar arttıkça Müslüman olmayanları da kapsayan çok daha geniş bir çok kültürcülük imkanı artıyor. 2015-2016 dönemi üst üste yaşanan travmatik olaylar, başarısız darbe girişimi ve PKK'nın topyekun saldırıya geçmesi, 2004'te başlayan ve 2013'te zirveye çıkan açılımlarda maalesef bir duraklama yaşattı.'' değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'de başlatılan demokratik açılımda hiçbir gerileme yaşanmadığını ifade eden Aktürk, şunları kaydetti:

''Yapılan hiçbir reform, Kürtçe, Zazaca dil dersi olsun, TRT Kürdi olsun geri alınmadı. Bunun gibi örnekler çoğaltılabilir. Yani açılım içeriği olarak kabul ettiğimiz reformların hiçbirinde geri adım yok. Şüphesiz bir duraklama var. O duraklamayı da ben tehdit algısının artmasıyla bağlantılı olarak düşünüyorum.

Yine benzer, güncel, Türk siyasetiyle ilgili olarak büyük çoğunluğunu Arapların teşkil ettiği 3,5 milyon Suriyeli mültecinin geldiği ortamda korkulan olmadı. Mültecileri zorla geri gönderme, sınırları kapama çağrılarının, ırkçılık düzeyinde hareketlerin şimdiye kadar başarılı olamaması büyük bir kazanım. Çünkü bir karşılaştırma yapacak olursak birkaç bin Suriyeli mülteci yüzünden Macaristan kapılarını kapattı. Avrupa'da en çok mülteciyi alan ülke Almanya. Bir milyona yaklaştığı söyleniyor. Almanya'da parti sistemi değişti ve Almanya için Alternatif Parti adlı aşırı sağcı parti, dört muhalefet partisini geride bırakarak Hristiyan Demokratlardan sonra ikinci parti olma yolunda ilerliyor. Oysa Türkiye'de 3,5 milyon mülteciye rağmen gerek parti sistemi, gerek siyasi gidişatta bir kırılma yaşanmadı.''

– ''PYD'ye Kürtler bile rağbet etmiyor''

Doç. Dr. Şener Aktürk, PYD/PKK'ya Arapların, Türkmenlerin hatta Kürtlerin bile rağbet göstermediğini vurguladı.

ABD, Fransa ve Suudi Arabistan destekli PYD'nin etnik ve ideolojik bir azınlık olduğuna dikkati çeken Aktürk, şöyle devam etti:

''Bu yüzden PYD'yi Kürtlükle özdeşleştirmek de çok yanlış. Çünkü PYD küçük bir silahlı azınlığın radikal ideolojisidir. PYD'den kaçan yüz binlerce Suriyeli Kürt'ün, Salih Müslim'in ağabeyi dahil, Türkiye'de siyasi mülteci olarak yaşadığı gerçeğiyle karşı karşıyayız. Fakat bu gerçek maalesef uluslararası medyada hiç yer bulmuyor. Türk medyasında ise zaman zaman yer buluyor. Burada esas mesele etnik çatışma değil, etnik ve ideolojik bir azınlığın ABD hava kuvvetleri, Fransız ordusu ve Suudi finansmanı ile Suriye'nin yüzde 30'nu ele geçirmiş olmasıdır.

Fırat'ın batısında Rusya ve İran'ın desteğiyle, etnik mezhepsel bir azınlığa dayalı, Şam merkezli silahlı bir diktatörlük kuruluyor. Fırat'ın doğusunda ise ABD, Fransa ve Suudi Arabistan destekli benzer bir silahlı azınlık diktatörlüğü kurulmaya çalışılıyor. Bu açıdan Suriye savaşını aslında Türkiye'deki Kürt açılımı sürecini bitiren etken olarak görüyorum.''

– ''PKK saldırıları HDP'yi bitirdi''

Aktürk, Türk siyasi tarihinde, Türkçe konuşanlar hariç, etnik ve dilsel gruplara yönelik bir açılım yapabilecek, o dilleri tanıyabilecek iki ideoloji bulunduğunu savunarak, bunlardan birinin 1960'ların Sosyalist Türkiye İşçi Partisi, diğerinin ise 1970'lerin başlarında ortaya çıkan Milli Görüş olduğunu söyledi.

Türkiye'deki sol siyasetin toplum bazında bir karşılığı olmadığı için etnik bir açılımı gerçekleştiremediğini dile getiren Aktürk, şunları anlattı:

''İslamcı ve sol söylem… Her ikisi de en başından beri devletin resmi politikasına doğrudan karşı çıkarak Kürtlerin, Arapların ve Zazaların varlığını kabul ettiler. Dillerinin de meşru ve serbest bırakılması gerektiğini savundular. Zaman içinde Türkiye'deki sosyalist hareket marjinalleşti. Önemli bir kısmı şiddete ve gayrimeşru zemine kaydı ve iktidara gelemedi. O dönemde Mecliste olan SHP bu konuda vadettiği hiçbir açılımı gerçekleştiremedi. Çünkü siyasi gücü Meclisin ve toplumun yüzde 20'sine ancak denk geliyordu.

Ama Adalet ve Kalkınma Partisi, Milli Görüş geleneğinden devraldığı ve İslami kaynaklardan esinlenen çok kültürcülüğü toplumun çoğunluğuna yine bu dini kaynaklara atıf yaparak, Osmanlı ve Osmanlı öncesi çok kültürlü geçmişe, ecdada atıf yaparak meşrulaştırdı ve topluma kabul ettirdi. AK Parti 2004 yılında Meclisin üçte ikisine sahip olduğu bir dönemde TRT'de Arapça, Boşnakça, Çerkezce, Kürtçe ve Zazaca yayınlarını başlattı ve süreç, 2009 yılında TRT Kürdinin açılması, Zazaca ve Kürtçe'nin okulların müfredatına ders olarak girmesiyle devam etti. ”

Aktürk, demokratik açılım sürecinin 2013'ün sonlarında 2014 gibi bittiğini belirterek, “Çünkü Suriye savaşının Türkiye'ye taşındırılması, PKK'nın Suriye'deki kazanımlarını koruyabilmek için 2015'te saldırıya geçmesi bir anlamda Türkiye'nin ateşe atılmasıdır. PKK'nın bu saldırıları HDP'yi de siyaseten marjinalleştirdi, neredeyse bitirdi.'' diye konuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?