NATO PA 62. Genel Kurulu

İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye’deki ve Irak’taki siyasi boşluktan ve dar görüşlü yönetimlerin tetiklediği mezhepçi kutuplaşmalardan beslenen terörizm belasına kararlılıkla karşı koymayı sürdüreceklerini belirterek, “DEAŞ ile mücadelede Türkiye kadar büyük bedel ödeyen ve somut neticeler alan bir başka ülke yoktur. Bizler sınırda ciddi tehditler aldık. DEAŞ’tan aldık, PYD’den, YPG’den aldık. Eğer Türkiye Özgür Suriye Ordusu ile birlikte Suriye’ye girdiyse bunun sebebi bu tehdidi ortadan kaldırmak içindir.” dedi.

Erdoğan, TBMM’nin ev sahipliğinde düzenlenen NATO Parlamenterler Asamblesinin 62. Genel Kurulunun kapanış oturumunda, Türkiye’nin bölgenin nabzını en iyi tutan, bölgenin tarihini en iyi anlatacak, bilecek ülke olduğunu söyledi.

Türkiye’nin bölgedeki ülkelerle tarihi, kültürel birlikteliği olduğuna işaret eden Erdoğan, “Akrabalık bağlarımız var. Şu anda Halep ne halde görüyorsunuz. Halep’i vuranlar belli fakat Halep’te yaşayanların Gaziantep ve Kilis’te yaşayanlarla akrabalık bağların olduğunu acaba Batı biliyor mu? Bu kadar iç içeyiz, bu kadar birlikteyiz. Bizim böyle bir durumumuz var. Onun için bizim canımız yanıyor. Ama canı yanmayanlar sadece televizyon ekranlarına bakıp herhalde ‘ah, vah’ ediyorlar o kadar. Milletimiz bütün bu manzara karşısında haklı bir öfke ve tepki içindedir.” diye konuştu.

Erdoğan, diğer taraftan tarihinin en büyük güvenlik krizlerinden birini yaşamakta olan Irak’ta, DEAŞ ile mücadele sürecine askeri, siyasi, toplumsal ve insani alanlarda katkılarda bulunmaya çalıştıklarını aktararak, şöyle devam etti:

“Suriye’deki ve Irak’taki siyasi boşluktan ve dar görüşlü yönetimlerin tetiklediği mezhepçi kutuplaşmalardan beslenen terörizm belasına kararlılıkla karşı koymayı sürdüreceğiz. DEAŞ ile mücadelede Türkiye kadar büyük bedel ödeyen ve somut neticeler alan bir başka ülke yoktur. Bizler sınırda ciddi tehditler aldık. DEAŞ’tan aldık, PYD’den, YPG’den aldık. Eğer Türkiye Özgür Suriye Ordusu ile birlikte Suriye’ye girdiyse bunun sebebi bu tehdidi ortadan kaldırmak içindir. Çünkü yıllarca dostlarımıza şunu söyledik, dedim ki ‘Gelin burada terörden arındırılmış bir güvenli bölge ilan edelim. Eğit-donatı biz yapalım ve burada özellikle yerleşim bölgelerinin inşaatını biz üstlenebiliriz, siz bize mali destek verin’. Üç, uçuşa yasak bölge ilan edelim. Ne yazık ki bize ‘gayet güzel’ dedikleri halde hala bu işi sürüncemede bıraktılar ve bugüne kadar geldi. Temenni ederim ki bundan sonraki süreçte, başta Amerika olmak üzere bunu yeniden ele alıp, olumlu adımları atmak suretiyle burada terörün belini kırar ve bir NATO ülkesi olan Türkiye, bu bölgede terör tehdidinden arındırılmış olur.”

– “Bölgesel ve uluslararası güvenliğin sağlanması konusunda aktif politikalar izlemeye devam edeceğiz”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı şeyin Irak içinde geçerli olduğunu dile getirerek, “Yabancı terörist savaşçıların kriz bölgelerine gidişini engellemek için bizler etkili önlemler aldık. Hala almaya devam ediyoruz.” dedi.

Bir başka önemli kriz alanı olan Ukrayna’da yaşanan sorunun, bu ülkenin toprak bütünlüğü çerçevesinde çözülmesini hep desteklediklerini aktaran Erdoğan, çok güçlü tarihi bağların bulunduğu Kırım’da yaşanan insan hakları ihlallerinin takipçisi olduklarını, takipçisi olmaya da devam edeceklerini, Kırım’ı kendilerinden ayrı düşünemeyeceklerini vurguladı.

Erdoğan, “Rusya ile ilişkilerde 24 Kasım hadisesi sonrası başlatılan normalleşme sürecinde önemli bir ivme yakaladık. Bu sürecin bölgesel meselelere çözüm arayışları ve terörizmle mücadele çabalarına da olumlu yansımaları olacaktır diye düşünüyorum.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin, Afganistan’daki sıkıntıların çözümüne yönelik önemli bölgesel girişimlere öncülük ettiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu ülkede güvenlik ve istikrarın sağlanmasını temin etmek için ISAF bünyesinde önemli roller üstlendik. Afganistan’a olan desteğimizi, kararlı destek misyonuyla sürdürüyoruz. Aynı şekilde 2001 yılından bu yana gerçekleştirdiğimiz 1 milyar dolar değerindeki 800’ü aşkın projeyle Afganistan’ın kalkınması ve yeniden inşasına ciddi katkılarda bulunduk. Türkiye’nin bölgesel barış ve istikrara yönelik yapıcı katkılarını gösteren bu örnekleri artırmak mümkündür. Gerek yakın çevresinde izlemiş olduğu politikalar, gerek bölgesel iş birliğini artırmaya matuf gelişmeleriyle Türkiye, bölgesel ve uluslararası güvenliğin sağlanması konusunda aktif politikalar izlemeye devam edecektir.”

– “Uluslararası meşruiyetin temsilcisi konumundaki BM’nin yeniden yapılandırılması gerekiyor”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, uluslararası barış ve güvenlikten bahsederken, uluslararası meşruiyetin temsilcisi konumundaki Birleşmiş Milletler’in yeniden yapılandırılması gerektiğini bir kez daha bu toplantıda vurgulamak istediğini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Esasen Birleşmiş Milletler son yıllarda çok önemli birtakım çalışmalara öncülük ediyor. Örneği 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi hayata geçirilmeye başlandı. İnsanlığın geleceğini tehdit eden iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir aşama teşkil eden Paris Anlaşması bu arada imzalandı. Tarihinde ilk defa düzenlenen ve İstanbul’da ev sahipliği yaptığımız Dünya İnsani Zirvesi’nde herkes için ortak bir gelecek inşa etme yolunda ortak sorumluluk üstlenme iradesi ortaya konuldu. G-20 dönem başkanlığımızın ardından dünyanın ilk küresel İnsani Zirvesi’ne ev sahipliği yapmaktan onur duyduk. Ancak tüm bu olumlu gelişmeler Birleşmiş Milletlerin başta Suriye olmak üzere, birçok krizde yeterince etkin davranamadığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Birleşmiş Milletlerin içinde bulunduğumuz krizlerle daha etkili mücadele edilmesini imkan sağlayacak şekilde yeniden yapılandırılması kaçınılmaz bir zorunluluk halini aldı.”

BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun’un görev süresi boyunca Birleşmiş Milletler reformu ve özellikle barışı koruma faaliyetlerinin daha etkin hale getirilmesi yönünde çeşitli adımlar attığını belirten Erdoğan, “Biz de Sayın Genel Sekreter ile öncülük ettiğimiz birçok girişim vesilesiyle yakın iş birliği içinde olduk. Hatta Kofi Annan döneminde başlattığımız Medeniyetler İttifakının, Birleşmiş Milletler çatısı altında Ban Ki-mun ile orada kurumsallaşmasını çok önemsedik ve gerekli desteği verdik.” ifadelerini kullandı.

– “Dünyayı biz bir ülkenin dudakları arasına terk edemeyiz”

Erdoğan, bunun dışında Finlandiya ile birlikte kurdukları Arabuluculuk Dostlar Grubu’nu ve İspanya ile hayata geçirdikleri Medeniyetler İttifakı girişimini bir kenara koymanın mümkün olmadığını belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Öte yandan şu gerçeğin de artık herkes tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Uluslararası barış ve güvenliğin temininden sorumlu ana organ olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, yeni bir yapıya kavuşturulmadıkça bu çabalar tam manasıyla amacına ulaşamayacaktır. Israrla tekrar ediyorum; Güvenlik Konseyi günümüzün gerçekleriyle bağdaşan bir temsil yapısına kavuşturulmalıdır. Her fırsatta, ‘Dünya 5’ten büyüktür’ derken işte bu gerçeği anlatıyorum ve anlatmaya devam edeceğim. Çünkü İkinci Dünya Savaşının şartları içerisinde atılmış olan bu adımla bugünü yönetmek mümkün değildir. Dünyayı, biz bir ülkenin dudakları arasına terk edemeyiz. 196 ülkenin burada hakkı vardır ve bütün bu ülkelerin burada yetki sahibi olması gerekir. Beş tane daimi üye ve bu daimi üyelerden bir tanesinin vereceği karar tüm dünyayı bağlayamaz. Bu adaleti tesis edemez. Burası insan haklarını temsil edemez ve güvence altına da alamaz. Güvenlik Konseyinde yer alacak her ülkenin bu hakkın getirdiği hesap verebilirliğe uygun hareket etmesini sağlayacak dünyanın nüfus, coğrafi ve inanç dağılımını yansıtacak bir sistemi hayata geçirmeliyiz. Güvenlik Konseyini daha demokratik adil, şeffaf ve etkin kılacak kapsamlı bir reform üzerinde mümkün olan en geniş uzlaşmayı sağlama sorumluluğu hepimize düşüyor.”

Uluslararası toplum olarak zor bir dönemden geçildiğinin bir gerçek olduğuna işaret eden Erdoğan, “Ancak bunların aşılamayacak sorunlar olmadığını düşünüyorum. Bizler ortak çıkarlarımız çerçevesinde iş birliği ve dayanışma içerisinde hareket ettiğimiz müddetçe ne kadar karmaşık olursa olsun önümüze çıkan sorunlar karşısında güçlü bir duruş sergileyebiliriz. Bunu başarmak, temsil ettiğimiz ülkelerle birlikte milletlerimizin asli birer unsurunu oluşturduğu uluslararası topluma karşı da en büyük görevimizdir. Elbette asıl sorumluluğumuz çocuklarımızadır, gelecek nesilleredir. Onların daha huzurlu bir dünyada yaşayabilmesi için tüm bu zorlukları ve sınamaları başarıyla aşmak zorundayız.” diye konuştu.

Türkiye’de düzenlenen bu toplantının gerek ittifak, gerek ortak ve dost ülkeler, gerekse tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni eden Erdoğan, yeni dönem başkanına da şimdiden başarılar dilediğini belirterek sözlerini tamamladı.

Programa, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ile TBMM Başkanvekili Ahmet Aydın da katıldı.

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?