Kartepe Zirvesi deklarasyonu yayımlandı

KOCAELİ (AA) – Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nce 26-28 Ekim'de düzenlenen, Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu Kartepe Zirvesi “Uluslararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu: Küresel Etkileri, Medya ve Demokrasi Sempozyumu “nun deklarasyonu yayımlandı.

Kartepe Zirvesi Düzenleme Kurulu tarafından yayımlanan deklarasyon, 7 dile çevrilerek dünya kamuoyuna ulaştırılacak.

Deklarasyonda, BM'ye üye 193 ülkenin 91'inde birden fazla darbe gerçekleştiği belirtilerek, darbelerin söz konusu ülkelerdeki iktidarların ülkelerini yönetemediği bahanesine sığındığı, dış destek aldığı ve örtülü
bir sömürgeleştirme aracı olarak kullanıldığı kaydedildi.

15 Temmuz 2016'da Türkiye’de meydana gelen, 250 Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşının şehit olmasına, 2 bin 193 sivilin yaralanmasına neden olan Fetullahçı Terör
Örgütü (FETÖ) işgalci darbe girişiminin, dünyada yaşanan darbe salgınının son
ve en büyük örneği olduğu vurgulanan deklarasyonda, 15 Temmuz'un mevcut dünya siyasi nizamının
ürettiği bir felaket olduğunun tespit edildiği aktarıldı.

Deklarasyonda, 15 Temmuz'da darbe ve işgal girişimine karşı toplumun tüm kesimlerince gösterilen direnişle elde edilen zaferin, darbeler üzerinden çalıştırılan savaş mekanizmasına verilmiş en anlamlı cevap olduğu bildirilerek, “İnsanlığın daha iyi bir dünya için geliştirdiği uluslararası kurumlar başta olmak
üzere, meşruiyet ve demokrasi kaygısı olan bütün yapıların, 15 Temmuz’da
dünya darbe mekanizmasına karşı verilen bu cevaba sahip çıkması gerektiğine
inanıyor, darbeciler ve işbirlikçilerini himaye etmeyi, savaşı, kaosu, darbeyi himaye
etmek olarak kabul ediyoruz.
Ekonomik yaptırımlar, terör faaliyetleri, askeri darbe ve müdahalelerle başka
ülkelerin meşru hükümetlerine yönelen saldırıları, insanlığa karşı işlenmiş suç
olarak tespit ediyoruz. ” değerlendirmesinde bulunuldu.

– “Dünya düzeni, 5 devletin çıkarlarına göre hareket etmektedir ”

Darbelere kaynaklık eden dünya siyasal sisteminin yeniden
yapılandırılması gerektiğine değinilen deklarasyonda, “BM Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi,
tüm dünyayı meşrutiyetle yönetmeye varan olağanüstü bir güce sahip bulunmaktadır.
Dünya düzeni, 5 devletin çıkarlarına göre hareket etmektedir. Bu çıkarlarla
uyumlu olan darbeler adeta meşru kabul edilmektedir. Dünyada yaşanan kaos ve polarizasyon, büyük devletler arasında tepkisel politikalar geliştirmekte, hukuk ve barış için iş birliği yerine rekabet tek belirleyici
hale gelmektedir. Bu bağlamda devletler, çıkarlarına hizmet eden darbeleri
desteklemekten çekinmemektedir. ” denildi.

BM İnsan Hakları Beyannamesi'nde yapılan çağrıya karşın
dünyanın ürettiği hiyerarşik düzenin, insanlık için yeni arayışları zorunlu kıldığı belirtilen deklarasyonda, şunlar kaydedildi:

“BM Güvenlik Konseyi daimi üyesi 5 ülkenin toplam nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 8'idir. Beş ülkenin 188 üye ülke ve dünya nüfusunun yüzde 92'sinden daha 'imtiyazlı', 'demokrat', 'uygar' olduğu varsayımıyla dünya siyasi
ve sosyal düzeninde belirleyici olması, mevcut küresel sorunların artmasına, etkilerinin daha yıkıcı boyutlara ulaşmasına neden olmaktadır. Batı dünyası, sanayileşmeyle ulaştığı siyasal ve sosyal değişimleri,
Rönesans ve aydınlanma hümanizması ile harmanlayarak, 20. yüzyıldan başlayarak bir model olduğu iddiasındadır. Ancak Batı, dünya uygarlıklarına hayat
hakkı tanıyan tarihi ve ahlaki noktanın gerisinde kalmıştır.

Dünya düzeni, bütün uygarlıklara yaşama hakkı veren, onları kendisinin tamamlayıcısı
olarak kabul eden tarihi ve ahlaki noktaya yeniden dönmelidir. Demokrasi vaadiyle ülkelere müdahalede bulunmak, ahlaki olmadığı gibi
gerçekçi de değildir. Büyük insani felaketlere neden olan bu temayül terk edilmelidir. ”

– “15 Temmuz, “Dünya Demokrasileri için Nöbet Günü ” ilan edilmeli ”

Darbe ve darbe girişimleriyle ülkelerin, araçsallaştırılmış cuntaların, terör örgütlerinin kıskacında olduğuna dikkati çekilen deklarasyonda, şu ifadelere yer verildi:

“Örgütler, sağladıkları avantajlar ve finans kaynaklarıyla
her geçen gün daha tehlikeli hale gelmektedirler. Bunlardan birisi olan FETÖ, 15
Temmuz’da Türkiye’de darbe ve işgal girişiminde bulunma cüretini gösterebilmiştir. Dünyanın her yerinde FETÖ ve benzeri örgütler, illegal ya da legal görünümlü faaliyetleriyle uluslararası hareket kabiliyetine ulaşmıştır. Ülkelerin meşru hükümetlerine, ekonomik yaptırımlar, askeri yöntemler ve
terör faaliyetleriyle müdahale etmek, uluslararası toplum tarafından insanlığa
karşı işlenmiş suç olarak kabul edilmelidir. ”

Darbe faillerine sığınmacı statüsü tanınması, kamuoyu oluşturma girişimlerine
göz yumulmasının, darbe girişimine maruz kalan ülkede darbe riskini devam
ettirme ve darbeye ortak olma anlamına geldiği savunulan deklarasyonda, şunlar kaydedildi:

“Bu fiili işleyen ülkeler için uluslararası
yargı yolu açılmalıdır. Hangi aşamada kalırsa kalsın, darbe faillerini ülke içinde veya uluslararası
kamuoyunda ya da medyada haklı göstermeye çalışan beyanların yazılı ve görsel
dokümanların dolaşımı engellenmelidir. Darbe girişimcilerinin yargılanma aşamasında, darbe girişimine maruz kalan ülkenin yargı makamları tarafından alınan tutuklama, el koyma, blokaj ve tedbir
kararları tüm ülkeler tarafından ivedilikle uygulanmalıdır. Uluslararası kurum ve
kuruluşlar, söz konusu kural ve tedbirleri, politik çıkarlarını gözetmeden mevzuatlarına dahil etmelidir.

Devletlerin ya da uluslararası kuruluşların, bürokratik veya siyasi organlarının ya da görevlilerinin, darbe faili organizasyonlarla her ne sebeple olursa olsun
irtibatı yasaklanmalıdır. Darbe ve darbe girişimlerinin failleri, hayatta olup olmadıklarına bakılmaksızın,
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalıdır. 250 sivil insanın şehit edildiği, 2 bin 193 sivil insanın gazi olduğu 15 Temmuz darbe girişiminin fail ve sanıklarının himayesi, korunması, hukuktan kaçırılması
darbeyi himaye kapsamında değerlendirilmelidir. 15 Temmuz darbe girişiminin faili olan FETÖ, uluslararası toplum tarafından yapılandığı bütün ülkeler için açık ve yakın bir tehdit olarak ilan edilmelidir. ”

Deklarasyonda ayrıca “FETÖ’nün Türkiye’de kalkıştığı darbe girişimine karşı, 15 Temmuz itibarıyla
Türkiye'de başlayan 'Demokrasi Nöbetleri', demokrasinin korunması için en
önemli kolektif bilinç oluşumu ve eylemdir. 15 Temmuz, 'Dünya Demokrasileri
için Nöbet Günü' ilan edilmelidir. ” denildi.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'nce 26-28 Ekim'de The Green Park Kartepe Otel'de düzenlenen ve Anadolu Ajansı'nın (AA) global iletişim ortağı olduğu “Uluslararası 15 Temmuz ve Darbeler Sempozyumu: Küresel Etkileri, Medya ve Demokrasi Sempozyumu ” konulu zirveye 26 ülkeden 180 konuşmacı katılmış, sempozyumda 8 özel oturum, bunların dışındaki 26 oturumda 140 tebliğ sunulmuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?