İran Devrimi’nin 39. yıl dönümü

ANKAR (AA) – DİLARA ZENGİN – İran Devrimi'nin yapıldığı 1979'da 187,7 milyon dolar olan Türkiye-İran ticaret hacmi geçen yıl sonu itibarıyla 10,8 milyar dolara ulaşırken, yakın gelecekte rakamın hızla artırılması hedefleniyor.

İran'da 54 yıl hüküm süren Pehlevi Hanedanlığı'nın 11 Şubat 1979'da sona erdiği İran Devrimi'nin yıl dönümünde, ülke ekonomisi nükleer faaliyetleri nedeniyle uygulanan ve 2015'te Nükleer Anlaşma ile kademeli olarak kaldırılması planlanan ekonomik ve mali yaptırımların etkilerini üzerinden atmaya çalışıyor.

Devrimin ardından ABD yaptırımları ve İran-Irak Savaşı ile karşı karşıya kalan ülkede, yüksek enflasyon ve işsizlik oranları bugün de ekonominin önemli sorunlarından biri olmaya devam ediyor.

AA muhabirinin Dünya Bankası verilerinden derlediği bilgilere göre, İran Devrimi'nin gerçekleştiği 1979'da ekonomik büyüklüğü 90,4 milyar dolar olan ülkenin gayrisafi yurt içi hasılası 2016'da 418,9 milyar dolara yükseldi.

Pehlevi Hanedanlığı'nın son dönemi 1978'de yüzde 12,8 daralan İran ekonomisi, devrimden bu yana en yüksek büyümesini yüzde 23,2 ile 1982'de kaydetti. Yaptırımların sıklaştığı 2012'de ekonomisi yüzde 7,4 daralan İran, 2016'da ise yüzde 13,4'lük büyüme performansı yakaladı. Uluslararası Para Fonuna (IMF) göre, İran'ın 2017 yılı büyüme oranının yüzde 3,5 olarak gerçekleşeceği tahmin ediliyor.

İran'ın 1979'da yüzde 10,5 olan enflasyon oranı ise 2016'da yüzde 8,57'ye geriledi. IMF'ye göre bu oranın 2017'de yüzde 10,5'e yükselmesi öngörülüyor.

Nüfusu 80,3 milyona ulaşan ülkede işsizlik oranı 2016'da yüzde 12,4 olarak kayıtlara geçti.

İran'a yönelik uygulanan yaptırımlar ülkenin dış ticaretini de etkiledi. Dünya Ticaret Örgütüne (WTO) göre, İran'ın toplam ihracatı 2010-2016 döneminde yüzde 7 azalarak 66 milyar dolara gerilerken, ülkenin ithalatı aynı dönemde yüzde 8 azalışla 40 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

– Türkiye-İran dış ticareti devrimin ardından 5'e katlandı

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 1979'da 187,7 milyon dolar olan Türkiye ile İran arasındaki dış ticaret hacmi, İran Devrimi'nin hemen ardından 1980'de yaklaşık 5 katına çıkarak 1980'de 887,3 milyon dolara yükseldi.

İki ülke arasındaki dış ticaret hacmi 2017'de 10,8 milyar dolara ulaştı. Türkiye'nin İran'a ihracatı geçen yıl 3,3 milyar dolar olurken, ülkeden yapılan ithalat ise 7,5 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

Türkiye'nin geçen yıl İran'a en çok ihraç ettiği kalemler kazan, makine, mekanik aletler, nükleer reaktörlerle parçaları, motorlu kara taşıtları, traktör, bisiklet, motosiklet, sentetik ve suni devamsız lifler oldu. Ülkeden en çok ithal edilen ürünler ise mineral yakıtlar, mineral yağlarla bunların damıtılmasından elde edilen ürünler, bitümenli maddeler, mineral mumlar, plastik mamulleri, kalay ve kalaydan eşyalar olarak kayıtlara geçti.

– “Devrimden sonra İran ekonomide devletçileşti ”

İran Araştırmaları Merkezi (İRAM) Ekonomi Koordinatörü Doç. Dr. Murat Aslan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye ve İran arasındaki dış ticaret hacminin 1980'den önce 1 milyar doların altında olduğunu ve iki ülke ticaretinin Türkiye'nin ülkeden yaptığı petrol ithalatına dayandığını söyledi.

Devrim öncesi dönemde gerçekleşen ticaretin bugüne göre çok düşük seviyede kaldığını belirten Aslan, şöyle devam etti:

“Türkiye'de 1980 öncesi dönemde ithal ikameci bir ekonomik kalkınma politikası izleniyordu. Dolayısıyla Türkiye o dönemde dışarıya kapalı bir ekonomi olduğu için ithal etmek yerine yurt içinde üretmeyi tercih eden bir karakterdeydi. İran ekonomisinin ise devrim öncesi dönemde Türkiye'ye göre daha liberal bir tutumu vardı. Bize göre dünyaya daha açık bir ekonomiydi. Devrim sonrası dönemde İran ekonomisi daha devletçi ve ithal ikameci yapıya dönüşürken Türkiye ise 24 Ocak 1980 kararları çerçevesinde ihracat odaklı büyüme modeline geçti. ”

Türkiye ve İran'ın 1980-1985 yıllarında bir dizi ticari anlaşmaya imza attığını ve iki ülke ticaretinde artış gözlemlendiğini vurgulayan Aslan, söz konusu anlaşmaların amacının İran ile ticaretin kolaylaşması olduğunu anlattı.

Aslan, iki ülke arasındaki mevcut ekonomik ilişkilerin ise AK Parti iktidarıyla ivme kazandığına işaret ederek, Türkiye ve İran arasında 2002'de 1,3 milyar dolar olan dış ticaret hacminin 2010'dan itibaren 10-15 milyar dolar bandına oturduğunu bildirdi.

İki ülke cumhurbaşkanlarının görüşmeleri neticesinde Türkiye ve İran arasında Tercihli Ticaret Anlaşması imzalandığını hatırlatan Aslan, “İki ülke liderleri ticaret hacminin şu anki seviyelerden 30 hatta 50 milyar dolar bandına taşınmasıyla ilgili siyasi irade ortaya koydu. ” dedi.

Aslan, İran'a uygulanan Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının kalktığını ancak ABD'nin yaptırımlarını daha da sertleşerek devam etmek istediğini ifade ederek, “İş adamları, ABD'nin İran'a tutumundan ve ABD kurumlarının yaptırımlarına maruz kalma riskinden dolayı İran ile yatırım ve ticaret yapmaya çekiniyor. Dolayısıyla siyasi irade bulunmakla birlikte iki ülke arasındaki ticaret bir türlü istenilen seviyeye gelemiyor. ” diye konuştu.

– “Bankacılık ve ulaşım sorunlu ”

Türk İran Sanayicileri ve İş Adamları Derneği Başkanı Engin Alp de devrimden sonraki dönemde İran'a uygulanan ambargolardan dolayı ülkenin Türkiye ile ticaret yapmaya ağırlık verdiğine dikkati çekti.

Devrimden önce İran'da üretimin daha az olduğuna işaret eden Alp, daha sonra ülkenin üretime başladığını, bu nedenle ham madde alışının da azalarak ülkenin ihracatçı duruma geldiğini söyledi.

Alp, iki ülke arasındaki ticaret hacminin istenilen seviyede olmadığını belirterek, Türkiye ve İran arasında petrol ve doğal gaz ticaretinin ön planda olduğunu, ülkelerin imal ettiği ürünlerin ve özel sektörün ticarette önünün açılması gerektiğini dile getirdi.

Ülkeler arası ticarette karşılaştıkları en büyük sorunun bankacılık sistemiyle ilgili olduğunun altını çizen Alp, “Ambargolardan dolayı hala sıkıntılar var. Her iki ülkede de şubesi olacak ortak bir bankanın kurulmasını öneririm. İş adamları paralarını transfer edebilmeli. İki ülke arasında bankacılık sistemi mutlaka kurulmalı. ” dedi.

Alp, ticarette karşılaşılan lojistik sorunlarının da çözülmesi gerektiğini vurgulayarak, iki ülkenin dış ticaret hedefine ulaşabilmesi için çok çalışması gerektiğini kaydetti.

Yatırımlara ağırlık verilmesinin önemine işaret eden Alp, “Bankacılık ve ulaşım sorunları çözülür, daha teşvik edici imkanlar yaratılırsa iki ülke birbiriyle çalışmak istiyor. Bizim de hedefimiz ve çabalarımız iki ülke arasındaki ticaretin ve yatırımların geliştirilmesi. ” diye konuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?