“Glokom ikinci sıklıkla görülen körlük nedeni”

İSTANBUL (AA) – HATİCE ŞENSES – Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Tarkan Mumcuoğlu, halk arasında “göz tansiyonu ” veya “karasu hastalığı ” olarak da bilinen glokomun tüm dünyada ikinci sıklıkla görülen körlük nedeni olduğunu belirterek, “Dünyada yaklaşık 4,5 milyon kişinin glokoma bağlı kör olduğu ve bu sayının 2020'de 11,2 milyon olacağı tahmin edilmektedir. ” dedi.

Mumcuoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, glokomun, görme sinirinin ilerleyici hasarıyla karakterize bir hastalık olduğunu söyledi.

Glokomun erken dönemlerde şikayet oluşturmaması nedeniyle gelişmekte olan ülkelerde hastaların yüzde 50'sinin sorundan haberlerinin olmadığını dile getiren Mumcuoğlu, “Bu oranın gelişmemiş ülkelerde yüzde 90 olduğu düşünülmektedir. ” diye konuştu.

Doç. Dr. Mumcuoğlu, görme sinirinin başlangıç kısmındaki sinir liflerinin basınç etkisi veya beslenme problemiyle ölümleri sonucunda, ilerleyici, geri dönüşü olmayan görme sinir hasarının geliştiğini ve glokomun oluştuğunu ifade ederek, “Glokomda görme hasarı başladığında geri dönüşüm olmaz, bu nedenle de sorun 'sinsi görme hırsızı' olarak adlandırılır ve erken tanı büyük önem kazanır. ” değerlendirmesinde bulundu.

– Glokomda risk faktörlerine dikkat

Doç. Dr. Tarkan Mumcuoğlu, sinir liflerinin hasarlanması sonucunda kişinin görme alanının çevre kısmında erken dönem görme alanı bozuklukları başladığını vurgulayarak, “Kişi bunu fark edemez ve görme alanı hasarı olan alanlar yine çevreden başlayarak genişler. Merkezi görmeyi sağlayan ortadaki alan hastalığın ileri evrelerinde etkilendiği için kişinin merkezi görmesi son ana kadar azalmaz. Bu nedenle kişi, çok uzun sürede ve yavaş gelişen bu hasarı belirgin bir ağrı da olmadığı için son ana kadar fark etmeyebilir. ” değerlendirmesinde bulundu.

Glokomun gelişiminde birden çok faktörün etkili olduğuna işaret eden Mumcuoğlu, şu bilgileri verdi:

“Glokom tüm dünyada ikinci sıklıkla görülen körlük nedenidir. Dünyada yaklaşık 4,5 milyon kişinin glokoma bağlı kör olduğu ve bu sayının 2020'de 11,2 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Öte yandan glokomda, ailesel, ırka bağlı ve yaşa bağlı faktörler, bazı göz ve sistemik hastalıklar etkili olabilmektedir. Ancak tedavide bizim etkili olabildiğimiz en önemli risk faktörü göz içi basınç değeridir. Gözün içinden salınan ve bazı dokuların beslenmesini ve atıkların uzaklaşmasını sağlayan göz içi sıvısı, gözün ön kısmından kan dolaşımına katılarak uzaklaşır. Gözün tüm anatomik yapılarının devamlılığını sağlayabilmesi ve dokularının yaşayabilmesi için belli bir denge içinde sürekli olması gereken bir fonksiyondur. Çok merkezli, geniş çaplı klinik çalışmalarda glokomlu kişilerde göz içi basıncının düşürülmesinin görme alanı kaybının ilerlemesini önleyebildiği veya geciktirebildiğini göstermiştir. ”

– “Doğuştan veya çocukluk çağında da görülebilir ”

Sorunun her yaş grubunda görülebildiğini anlatan Mumcuoğlu, “Glokom tiplerinin görülme sıklığı ilerleyen yaş ile artmaktadır. Doğuştan veya çocukluk çağında da görülebilir. Bunlarda gözler genellikle büyüktür, kornea saydamlığını kaybetmiştir. Gözünde sulanma, ışıktan rahatsız olan ve büyüklük fark edilen çocuklardan şüphelenilmelidir. Bu bebekler sıklıkla gözlerini ovuştururlar. ” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Tarkan Mumcuoğlu, göz basıncı yüksek kişilerin, 45 yaşın üzerinde olanların, ailesinde glokom şikayeti olanların, şeker hastalarının, yüksek numara gözlük takanların, gözüne darbe alanların, uzun süre kortizon kullananların, vücut tansiyonu yüksek veya aşırı düşük olanların, gece hipertansiyon ilacı kullananların, gözün saydam kısmı ince olanların, yüksek nefes vererek yapılan mesleklerdeki (camcılar, baloncular, nefesli çalgı çalanlar gibi) kişilerin glokoma yakalanma risklerinin daha fazla olduğunu ifade etti.

Glokomun tespiti için sadece göz içi basınç ölçümünün yeterli olmadığını, görme sinirinin ve diğer göz yapılarının muayenesinin ve şüpheli olgularda hasarı ortaya koymak için özel cihazlarla sinir lifi kalınlık ölçümlerinin, görme alanı testlerinin de yapılması gerektiğini vurgulayan Mumcuoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

“Tedavide amaç, gözün içindeki sıvı üretimini azaltarak veya kanallardan sıvı çıkışını arttırarak göz tansiyonunu düşürmek ve görme sinirinde gelişecek hasarı önlemektir. Tüm tedavi yöntemleri mevcut görme ve görme alanını korumak için uygulanıyor ancak kaybedilen görme ve alanı geri getirilemiyor. Glokom tanısı konulan hastalara durumuna göre öncelikle ilaç tedavisi uygulanır. Genelde damla formunda ilaçlar kullanılır ve hasta takip edilir. Göz tansiyonu istenilen seviyeye düşürülemediğinde, hasta düzenli ilaç kullanamadığında ya da ilaçların yan etkisi olduğunda lazer tedavisi veya cerrahi tedaviler gündeme gelir. Glokom hastalarında hayat boyu takip ve tedavi gerekir.
Sonuç olarak glokom halk sağlığı sorunu olup hastalığın erken tanısıyla sağlık ekonomisiyle insanın moral motivasyonunu arttırmak için toplumu bilinçlendirmek çok önemlidir. ”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?