“En sofistike kimyasal silahlar Esed'in elinde”

İSTANBUL (AA) – GÜLSÜM İNCEKAYA – MEF Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, Suriye’nin en sofistike ve en gelişmiş kimyasal silah bulunduran ülkelerin başında geldiğini belirterek, “Uluslararası baskı sonucu Suriye elindeki bütün kimyasal silahları imha ettiğini duyurdu. Ancak bu silahların ne kadarını bildirdi ne kadarını sakladı ne kadar silahı imha ettiğini henüz bilmiyoruz. ” dedi.

AA muhabirinin derlediği bilgilere göre Suriye'nin elindeki kimyasal silah stokunun imha sürecinin 19 Ağustos 2014'te tamamlandığı ve silahların Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'ne (OPCW) teslim edildi.

Suriye İnsan Hakları Ağı'nın 20 Şubat 2017’de yayımladığı rapora göre, rejim son üç yılda 162 kez kimyasal silah kullandı. Kimyasal silahlar en çok İdlib, Şam kırsalı, Hama ve Halep'te kullanıldı.

ABD Dışişleri Bakanlığı da bu yılın ilk aylarında Doğu Guta'da peş peşe 3 kimyasal silah saldırısı daha düzenlendiğini açıkladı. Böylece resmi olarak tespit edilen kimyasal silah saldırı sayısı 165’e yükseldi. Saldırılarda binlerce sivil hayatını kaybetti veya ağır yaralandı. Saldırılar, silahların tamamının imha edilmediğini veya yenilerinin imal edildiğini düşündürüyor.

Suriye'de 2013'te meydana gelen kimyasal silah saldırısı uluslararası tepkilere yol açmış ve baskı altındaki Şam yönetimi, OPCW ile iş birliği yaparak sahip olduğu kimyasal silahların imha edilmesini onaylamıştı. Ancak Suriye'nin kimyasal silah stokunun tümünü gerçekten OPCW'ye teslim edip etmediği bilinmiyor.

– “Suriye rejimi en çok ölümcül sarin gazı kullandı ”

Suriye'deki kimyasal silah saldırılarını ve savaşın geleceği konusunda değerlendirmelerde bulunan MEF Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, rejimin muhaliflere karşı özellikle öldürücü sarin gazı kullandığını söyledi.

Suriye’nin kimyasal silah konusunda daha önce Sovyetler Birliği ile olan yakın ilişkisi sebebiyle ve daha sonraki çalışmalar sebebiyle en tehlikeli ve en riskli ülke olarak tanımlandığını kaydeden Prof. Dr. Kibaroğlu, “Suriye en sofistike en gelişmiş kimyasal silah bulunduran ülkelerin başında gelir. Suriye’de kullanıldığı haberleri gelen kitle imha silahları kimyasal silahlardır. Özellikle sarin gazı kullanılmıştır. ” diye konuştu.

Prof. Dr. Kibaroğlu, Amerika ve Rusya’nın Suriye’ye kimyasal silahların imhası yönündeki anlaşmaya taraf olması konusunda baskı yaptığını, bu baskı sonucu 19 ağustos 2014'te Suriye’nin elindeki bütün kimyasal silahları imha ettiğini duyurduğunu anlatarak, şunları söyledi:

“Tabii burada devletlerin resmi beyanları esas alınıyor. Suriye rejimi bu silahların ne kadarını bildirdi, ne kadarını sakladı, ne kadarını imha etti, henüz bilmiyoruz. Her ne kadar kimyasal silahları saklamak zor, tespiti kolay olsa da o bölgelere gitmek gerekir. Şu an savaş durumu olduğu için Suriye’nin kimyasal silah depoları ve imalathanelerine yeterli bir denetleme yapılabildiğini düşünmüyorum. BM yetkililerinin Suriye Hükümeti’nin bildirdiği tesislerde bulunan kimyasal silahların yüzde 99 oranında imha edildiğini rapor ediyorlar. Ancak Suriye’nin uluslararası alandaki kredisi düşünüldüğünde bu silahların bir kısmını saklamış olabileceği akla geliyor. Malumunuz az bir miktarı bile büyük etkiler yapmaya yeterlidir. ”

– ''Kimyasal silahlar fakirin atom bombasıdır''

Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, ülkelerin zaman zaman “Beyaz Kitap ” denilen bir belgeyle sahip oldukları konvansiyonel silahların listesini yayınladıklarını anlatarak, kimyasal biyolojik ve nükleer silahların gizlenerek bu belgede yer almadığını kaydetti.

Çoğu ülkenin “benim şu kadar kimyasal silahım var ” şeklinde bilgi paylaşmadığını ifade eden Kibaroğlu, “Çünkü bu konu ile ilgili bir tabu vardır. Kimyasal silahlar varlığı istenen ama varlığının bilinmesi istenmeyen silahlardır. ” şeklinde konuştu.

Kibaroğlu, “Kimyasal silahlar fakirin atom bombasıdır ” tabirini hatırlatarak, şu bilgileri paylaştı:

“İsrail'in nükleer silahları vardır ama bunu ne doğrular, ne inkar eder. Bölgedeki rakip ülkeler ise nükleer silah edinemedikleri için İsrail’i dengelemek maksadıyla kimyasal silah geliştirmişlerdir. Onun için Suriye’nin kimyasal silah sahibi olduğu, kimyasal silah üretebilmek için geniş laboratuvarlarının bulunduğu, dünyanın çeşitli ülkelerinden getirilen bilim adamlarını bu tesislerinde çalıştırdığı bilinen bir şeydi. Her ne kadar Suriye rejiminin elindeki kimyasal silahların imha edildiği açıklansa da Rusya, bir yandan Esad rejiminin kalmasını istediği için, dolaylı yoldan bir tehdit unsuru olarak, bu silahlar varmış gibi bir algı yaratılmasından rahatsız olmuyor. Rejim büyük bir saldırıyla karşılaştığı zaman ‘kimyasal silahları var ve bunları kullanabilir’ intibası oluşturmak onların işine gelebilir. Yani Rusya, rejimin ayakta kalması için bu konuyu caydırıcı unsur olarak kullanmak isteyebilir. Çok miktarda değil ama az miktarda kimyasal silahın rejimin elinde kalmasına Rusya bir anlamda göz yumuyor olabilir. Bu konuda açıklık sağlamak hem Esad rejiminin hem de Rusya’nın sorumluluğudur diyebiliriz.”

– “Suriye iç savaşı 10-15 sene sürer ”

Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, Suriye’nin geleceğiyle ilgili öngörülerde bulunarak, sahada birçok aktör olduğu için çatışmaların çok kısa bir sürede biteceğini düşünmediğini açıkladı.

Bu konuda yanılmayı çok istediğinin altını çizen Kibaroğlu, “Mart 2013’te Suriye Savaşı başladığında aralarında meslektaşlarımın da olduğu birçok kişi 'birkaç ay sonra bu savaş biter' dediklerinde ben 'bu iç savaş en az 3, hatta 5 yıl sürer' dediğimde 'Hocam abartıyorsunuz bu kadar süreceğini zannetmiyoruz çok kötümsersiniz' diyorlardı. Bu görüşümü daha sonra 'iç savaş 10-15 sene sürer' diye revize etmek zorunda kaldım. Şu andaki görüntü bu görüşü maalesef destekler mahiyette. ” değerlendirmesini yaptı.

Prof. Dr. Mustafa Kibaroğlu, dünyadaki kitle imha silahlarının gelişim sürecini de anlatarak, bu silahların gerçekte silah değil, toplu kıyım araçları olduğunu vurguladı.

Kitle imha silahları denildiğinde çoğunlukla nükleer, kimyasal ve biyolojik silahlar ile bunları gönderme araçları olan füzeler ya da bombaların akla geldiğini belirten Kibaroğlu, “Savaşın da bir hukuku, bir ahlakı var. Savaş, birbirine denk askeri unsurlar arasında geçen bir süreçtir. Siviller ve sivil bölgeler bunun dışında olması gerekir. Fakat kitle imha silahı kullanıldığı zaman, hedef gözetmeksizin çok geniş bir alanda asker sivil tüm insanlara ve çevreye büyük zararlar verir. Bu sebeple kitle imha silahlarına bana toplu kıyım araçlarıdır demek daha doğru olur. ” ifadelerini kullandı.

Prof. Dr. Kibaroğlu, “Bir silah üretilmişse kullanılmak üzere üretilmiştir ” tespitinde bulunarak, konuşmasına şöyle tamamladı:

“Bu silah var ama bunu kullanmayacağız demek gerçekçi değil. Biraz etrafımıza baktığımız zaman bu silahlara sahip olan bazı ülkelerin liderlerin hangisinin nükleer kimyasal veya biyolojik silahları kullanmayacağını garanti edebiliriz? Hatta, 2 Şubat 2018’de ABD Savunma Bakanlığı Pentagon nükleer silahların durumu ile ilgili bir rapor hazırladı. 'Nuclear Posture Review 2018' raporu Soğuk Savaş sonrası hazırlanan 4. rapor oldu. 2018 raporunda, bu silahlar hangi durumda, nasıl kullanır gibi sorulara cevap aranıyor. Daha önceki raporlarda nükleer silahların kullanılması olasılığının azaltılması için önlemler anlatılırken, bu son raporda düşük seviyeli bir çatışmada bile nükleer silahın kullanılabileceği yönünde fikir beyan ediliyor. Böyle bir hava var ve bu endişe verici bir durumdur. Oraya yazılmış olması bile dünyanın geleceğini tehdit etmektedir. Pentagon’un koridorlarında böyle bir rapor hazırlanıyorsa demek ki birilerinin kafasında böyle bir nükleer silah kullanma fikri yerleşmiş durumdadır. ”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?