Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (2)

İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye’nin kendi ulusal çıkarlarını korumak ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehdide karşı her tür tedbiri almaya muktedir olduğunu belirterek, “Bunu alırken kimseden izin almaz çünkü bu bizim egemenlik hakkımızın doğal bir parçasıdır. Afrin’den veya başka bir yerden, PYD, PKK, YPG terör örgütünden veya DEAŞ’tan veya başka bir örgütten Türkiye’ye yönelik herhangi bir tehdit olması halinde Türkiye buna misliyle ve fazlasıyla karşılık verir, daha önce yaptığımız gibi. Dolayısıyla askeri planlama anlamında sınırlarımızın güvenliğini sağlayacak her türlü tedbir her an alınmaya devam edecektir.” dedi.

Kalın, Tarabya’daki Cumhurbaşkanlığı yerleşkesinde medya mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Bir gazetecinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dün Rusya Federasyonu Savunma Bakanı Sergey Şoygu’yu kabulünün ayrıntılarına ilişkin sorusu üzerine Kalın, Rus Bakanın, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki gün önce yapılan telefon görüşmesinde, Putin’in ricası üzerine geldiğini söyledi.

Görüşmedeki temel gündem maddesinin 4-5 Temmuz’da yapılacak olan Astana toplantılarının üçüncüsünün ana çerçevesi olduğunu dile getiren Kalın, “Bildiğiniz gibi Suriye krizinin sonlandırılması, savaşın bitirilmesi için bizim Rusya ile beraber başlattığımız son derece önemli bir süreçtir. BM çatısı altında Cenevre sürecine ilave olarak yürümekte olan Astana sürecinin detayları burada konuşuldu. Tabii biz Astana sürecinin başarılı olması için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Bütün imkanları seferber ederek, katkı sunuyoruz. Bu çerçevede bildiğiniz gibi en önemli aşamalardan bir tanesi Suriye’de çatışmasızlık bölgelerinin kurulması ve bu mekanizmanın nasıl işleyeceğine dair bir yol haritasının belirlenmesiydi. Bununla ilgili teknik çalışmalar devam ediyor.” diye konuştu.

İbrahim Kalın, dün Rus Bakanın bu konuyla ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan’a bilgi arz ettiğini aktararak, şöyle devam etti:

“Zaten şu anda teknik heyetlerimiz oraya gittiler. Dışişleri Bakanlığımız, Genelkurmay Başkanlığımız, Milli İstihbarat Teşkilatımızdan teknik heyetler Astana’da bu konuları yarın ve öbür gün detaylı bir şekilde konuşacaklar. Tabii Suriye krizinin artık 6, 7. yılına doğru gittiğimiz şu dönemde bu süreci bir an önce sonlandırmak, siyasi geçiş sürecini gerçekleştirmek, insani yardımları ulaştırmak için yoğun bir çabamız olacak. Astana’daki bu teknik görüşmelerden sonra sayın Cumhurbaşkanımızın G20 marjında büyük ihtimalle 8’inde sayın Putin ile de bir görüşmesi olacak. Orada Astana toplantılarının ilk kararlarını, yani yarın ve öbür gün alınacak neticelerini de tekrar bir değerlendirme imkanı olacak.”

Kalın, “Afrin’ne yönelik kara harekatı söz konusu mu?” şeklindeki soruya da “Türkiye kendi ulusal çıkarlarını korumak ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehdide karşı her tür tedbiri almaya muktedirdir, bunu da alır. Bunu alırken kimseden izin almaz çünkü bu bizim egemenlik hakkımızın doğal bir parçasıdır. Afrin’den veya başka bir yerden PYD, PKK, YPG terör örgütünden veya DEAŞ’tan veya başka bir örgütten Türkiye’ye yönelik herhangi bir tehdit olması halinde Türkiye buna misliyle ve fazlasıyla karşılık verir, daha önce yaptığımız gibi. Dolayısıyla askeri planlama anlamında sınırlarımızın güvenliğini sağlayacak her türlü tedbir her an alınmaya devam edecektir bundan sonrada.” diye yanıt verdi.

– Katar ve bazı Arap ülkeleri arasındaki kriz

Bir gazetecinin “Katar krizindeki son durum nedir? Kral Selman’ın da G20 zirvesine katılmayacağı açıklandı. Neler söyleyeceksiniz?” sorusuna da Kalın, Türkiye’nin Körfez ülkeleriyle tamamıyla kapsamlı tarihi, ekonomik ilişkilere sahip olan bir ülke olduğunu belirtti.

Kalın, “Dolayısıyla bizim öncelikle amacımız, temennimiz bu krizin müzakere yoluyla bir an önce çözülmesi. Bu süreçte Katar’a yönelik ambargonun vatandaşların gündelik hayatını olumsuz yönde etkilemesi neticesinde o mağduriyetleri gidermek için de biz Türkiye olarak hemen adım attık. Gıda sevkiyatı şu anda devam ediyor. Bizim normal ilişkilerimiz de devam ediyor.” diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya yönelik yoğun bir diplomasi trafiği olduğunu aktırdı.

Erdoğan’ın, ABD Başkanı Trump ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde de konunun etraflı şekilde ele alındığına işaret eden Kalın, “Sayın Cumhurbaşkanımız özellikle Amerika’nın da burada yapıcı bir rol oynaması yönünde çağrıda bulundu. Nitekim bunun sonuçlarını yavaş yavaş görmeye başladığımızı düşünüyorum. Dün Sayın Trump’ın Körfez’deki bazı liderlerle yaptığı görüşmelerden edinilen intiba, yapılan açıklamalarda da bunun artık müzakere yoluyla, yani çözüm yoluna konması konusunda bir mutabakatın giderek güçlendiği anlaşılıyor ki bu sevindirici bir gelişme.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Cumhurbaşkanımızın konuyla ilgili temasları devam edecek”

İbrahim Kalın, krize ilişkin gelecek birkaç gününün kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

“Yani bu cevaplar verilecek, o mekanizma işleyecek. Tabii bizim temennimiz bu temel ihtilaf konularının bir an önce çözülmesi. Yalnız burada, yani Katar’ın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini özellikle vurgulamakta fayda var diye düşünüyorum. Çünkü bu konuların bazıları bir ülkenin egemenlik haklarına da giren konular. Örneğin Türk üssüyle ilgili dile getirilen bazı konular, bu son tahlilde iki egemen ülke arasında yapılan bir anlaşma neticesinde uluslararası hukuka uygun şekilde yapılmış bir üs planlamasıdır ve daha öncede ifade ettiğimiz gibi bu üssün amacı sadece Katar’ın değil, tüm bölgenin barış ve güvenliğini sağlamaktır. Türkiye’nin Katar’daki üssü hiçbir zaman başka ülkeye karşı tehdit değildir. Öyle algılanması ya da yansıtılması asla kabul edilemez. Tabii bu hassas süreçte Türk ve Arap medya kuruluşlarına da büyük sorumluluk düşüyor. Hiçbirimizin bir medya savaşına ihtiyacı yok. Zaman zaman çeşitli algı operasyonları üzerinden Arap dünyasında Türk karşıtlığı, Türkiye’de Arap karşıtlığı gibi birtakım kampanyaların yapılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bunlar sadece fitne ateşine odun taşımak anlamına gelir. Bunlara karşı bizim dikkatli olmamız, sorumluluk içerisinde hareket etmemiz esastır. Bu kriz aşılır ama Türkiye ile Arap dünyası, Türklerle Araplar, Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki dostluk baki kalır. Biz de bu süreci yönetirken bu hassasiyetleri dikkate alarak sürecin içerisindeyiz.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuyla ilgili temaslarının bundan sonra da devam edeceğine dikkati çeken Kalın, “Suudi Arabistan Kralı ile ilgili açıklama bize de bu sabah iletildi Suud makamları tarafından. Orada bir görüşme planlanıyordu. Çünkü son telefon görüşmelerinde G20’de Hamburg’ta görüşmek üzere mutabık kalmışlardı. Tabii takdir kendilerinin yani bu görüşme trafiği olmayacağı anlamına gelmiyor. Bir başka formatta, bir başka vesileyle yakın vadede yine Suud Kralı ile temaslar devam edecektir.” ifadelerini kullandı.

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?