CHP TBMM Grup Toplantısı

TBMM (AA) – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Elini vicdanına koyup bütün vatandaşlarımın düşünmesini istiyorum. Haksızlık varsa, bu haksızlık benim şahsıma karşı yapılan bir haksızlık değil, ben onun hesabını sorarım ama sıradan vatandaşa yapılan bu zulüm, bu haksızlığa karşı eğer siz susarsanız dilsiz şeytansınız. Bu kadar açık, bu kadar net. ” dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısında, Anayasa Hukukçusu Kemal Gözler'in, Yargıtay'ın, Enis Berberoğlu kararı hakkındaki yazısını okudu.

Yargının rehin altında olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, “Yine de yargıdan ümidimizi kesmiş değiliz. Yürekli ve namuslu, hukukun üstünlüğüne inanan, vicdanına göre karar veren çok sayıda hakim ve savcı var. O yürekli insanları, yargının onurunu ve şerefini koruyan o insanları saygıyla selamlamak da bizim görevimiz. ” diye konuştu.

Eren Erdem'in tutukluğuna ilişkin değerlendirmede bulunan Kılıçdaroğlu, Erdem'in, “FETÖ'ye üye olmamakla birlikte bilerek ve isteyerek yardım etmek ” ile suçlandığını aktardı.

Tıpkı Balyoz ve Ergenekon olayında FETÖ'nün yaptıklarını, şimdi saray ve adamlarının yaptığını iddia eden Kılıçdaroğlu, “Demiştim ya, bir ipte iki cambaz oynamaz diye. İki cambaz vardı biri düştü diğer cambazımız duruyor. ” ifadesini kullandı.

Erdem'in hayatı boyunca FETÖ ile mücadele ettiğini, “Nurjuvazi ” diye bir de kitap yazdığını, bu kitabın toplatılması için onların seferber olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şimdi gelinen noktada Erdem'in, FETÖ'ye bilerek ve isteyerek yardım etmekle suçlandığını dile getirdi.

Karşı gazetesinin sahibinin, Erdem'in cep telefonuna attığı mesajı anımsatan Kılıçdaroğlu, Eren Erdem'in bu mesajın üzerine gizli tanığı deşifre etmekle suçlandığını bildirdi.

Kılıçdaroğlu, “Gizli tanığı deşifre eden tanığın kendisi. Yalan üzerine inşa edilmiş. Eren Erdem şöyle bir mesaj verseydi, 'Sen hiç meraklanma, senin vergi borçlarını ben kapatacağım' deseydi ne olacaktı? Eren Erdem öyle bir onursuzluk yapar mı? Asla yapmaz. Onurlu duruşunu asla bozmaz. ” diye konuştu.

Erdem'in, yurt dışına kaçma şüphesiyle tutuklandığına değinen Kılıçdaroğlu, “Dokunulmazlığı kalktıktan sonra iki yıl boyunca 38 kez yurt dışına gitti geldi. Kaçan adam yurt dışına gider, niye gelir tekrar? Suçlu adam kaçar, suçlu değil ki. O davanın da takipçisi olacağız. ” ifadesini kullandı.

– “Zaten anayasal bir düzen yok ”

“Bir başka adaletsizlik örneği de Osman Kavala. ” diyen Kılıçdaroğlu, Kavala'nın bir iş adamı, aynı zamanda vatansever, insan hakları savunucusu, adaletten yana bir insan olduğunu savundu.

Kavala'nın 19 Ekim 2017'de İstanbul'da gözaltına alındığını, 1 Kasım 2017'de tutuklandığını aktaran Kılıçdaroğlu, Kavala'nın “hükümet ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs ” ile suçlandığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, “Zaten hükümet kaldırıldı, anayasa ile kaldırıldı. Zaten anayasal bir düzen yok ki. Saray düzeni var. ” iddiasında bulundu.

Kavala için henüz iddianame hazırlanmadığını belirten Kılıçdaroğlu, “Bana diyecekler ki, 'Türkiye'de adalet, hukuk, bağımsız yargı var.' Ben de sen onu benim külahım anlat. Böyle bir şey yok Türkiye'de diyeceğim. ” dedi.

– “Sözleşmeli öğretmene bunu niye yaparlar? ”

Sözleşmeli öğretmenlerin mülakatla alınmasını eleştiren Kılıçdaroğlu, “Sözleşmeli öğretmene bunu niye yaparlar? Girmiş sınava, yüksek puan almış, sözlüye giriyor ama siz sözlüde düşük puan veriyorsunuz ve bunu kazandırmıyorsunuz. ” ifadesini kullandı.

Danıştay'ın, “adayın mülakat puanı, KPPS puanının 3 puan aşağı ya da yukarısında verilebilir. ” şeklinde kararının bulunduğuna değinen Kılıçdaroğlu, ancak bu puanın karardan çok daha büyük şekilde düşürüldüğünü bildirdi.

Kılıçdaroğlu, sözleşmeli öğretmenlik için yapılan güvenlik soruşturmasında izlenen uygulamayı eleştirdi.

Sözleşmeli ve kadrolu öğretmen karşılaştırması da yapan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

“Bütün bu olumsuzlukları kabul ederek, bu öğretmen adayı arkadaşlarımız, öğretmen olmak istiyorlar. Siz haksız ve hukuksuz bir şekilde bu gencecik çocuklarımız, öğretmenlerimizi, öğretmen seçtirmiyor, öğrenci ile öğretmeni buluşturmuyorsunuz. Benim size sözüm, bu haksızlığı bu parlamentoda bütün boyutlarıyla dile getireceğiz. Size sözüm, hakkınızı alıncaya kadar mücadelenizi sonuna kadar sürdüreceğiz. ”

Sağlık çalışanlarının karşılaştığı şiddet olaylarına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Türk Tabipler Birliğinin bu sorunun ortadan kaldırılması için hazırladığı iki maddelik kanun tekliflerini okudu.

Partisinin grup başkanvekillerine bu iki maddelik kanun teklifini hazırlamaları talimatı veren Kılıçdaroğlu, “Bu kanun teklifini verelim. İktidar partisi de sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanlara karşı, 'Biz de bunu doğru görmüyoruz.' diyorsa, gelsinler destek versinler. ” dedi.

– “Faizle nasıl uğraşacaksın merak ediyoruz ”

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin yüksek faizler ödediğini, tefecilere bir anlamda teslim olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da faizler konusunda rahatsızlığını ifade ettiğini anımsattı.

Başkan Erdoğan'ın, faizler konusundaki değerlendirmeleri ile uyarılarını aktaran Kılıçdaroğlu, “Sevgili Erdoğan, böyle saygısızlık olmaz. Doğruya doğru. Sana saygısızlık yapan adam hakkında niye bir şey yapmıyorsun? Tefecilerden mi korkuyorsun? ” diye konuştu.

Erdoğan'ın, “24 Haziran seçimlerini atlatalım, siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şununla bununla nasıl uğraşılır göreceksiniz. ” dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, “Yetkiyi aldın. Faizle nasıl uğraşacaksın merak ediyoruz. Düşürürsen bu kürsüden seni öveceğim. Düşürmezsen halka verdiğin sözü yerine getirmedin, o koltukta oturmayacaksın. ” ifadesini kullandı.

Son 16 yılda devletin içerideki rantiyelere ödediği faizin 693 milyar lira, dışarıya ise 155 milyar dolar faiz ödediğini savunan Kılıçdaroğlu, “Faiz düşecek diyorlar defalarca. Düşürdük diyorlar. Rakamlara bakalım. Bana inanmayan gitsin Merkez Bankasının internet sitesine baksın. ” dedi.

Merkez Bankasının bu yılki haftalık repo faizleri ile gecelik repo faizlerini aktaran Kılıçdaroğlu, bu oranların, diğer ülkelerin oranlarıyla karşılaştırmasını yaptı.

Kılıçdaroğlu, tefeciye teslim olan bir siyasal iktidarın bu ülkeyi yönetemeyeceğini belirterek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Gerçekleri kimse unutmasın. Osmanlı'nın batışı bu nedenledir. Duyun-u Umumiye kurulmuştur. Osmanlı'nın gelirlerini Duyun-u Umumiye toplamıştır. Şimdi toplanan gelirleri rantiye sınıfı, faizciler alıyor. Bir kısmı Londra'da, bir kısmı Türkiye'de. Bunların fabrika, işçi, banka kredisi diye bir derdi yok. İşçilerin ücretini zamanında ödeyecek miyim diye dertleri yok. Bunların elinde bir kadeh viski, otuyorlar, hükümete diyorlar faizi artır, artırmazsan para yok. Bu da paraya bakıyor. Yalvarıyor. Bakanları, bürokratları gönderiyor. Ne olursunuz beni sıkıştırmayın diyor. İyi de yakayı tefeciye ben mi teslim ettim? 16 yıldır bu ülkeyi tefeciler yönetiyor, sen yönettiğini sanıyorsun. Şimdi gerçeklerle karşı karşıyayız. ”

– Terörle mücadele düzenlemesi

Terörle mücadelede yeni düzenlemeler içeren, Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifine de değinen Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından parlamentoda kabul edilen olağanüstü hal (OHAL) uygulamasının gerekçesini okudu.

Kılıçdaroğlu, söz konusu uygulamanın gerekçesinin tam tersinin uygulandığını iddia etti, OHAL sürecinde yaşananları anlattı.

Kılıçdaroğlu, OHAL'in sürdürülmesi için parlamentoya bir kanun teklifinin geldiğini belirterek, şu görüşlere yer verdi:

“Görevden çıkarma var. Eskiden görevden çıkarma Bakanlar Kurulu kararıyla oluyordu. Resmi Gazete'de yayınlanıyor, bizler kaç kişinin görevine, hangi kurumda kaç kişinin görevine son verildi bunları görebiliyorduk. Şimdi yeni düzenlemeyle bunu göremeyeceğiz. Bir onayla kişinin görevine son verilebiliyor. Hukuksuzluk kamuoyundan gizlenebiliyor. Savunma hakları ellerinden alınıyor. Uğradığı haksızlığa karşı tazminat davası açamıyor. Eğer kişi, haksız olduğunu kanıtlar ve ispat ederse görevine iade güvencesi de yok. Haksız işlem yapanların, insanları mağdur edenlerin, kuru ekmeğe muhtaç edenlerin hiçbir sorumluluğu yok.

Seyahat özgürlüğüne, toplanma özgürlüğüne kısıtlama geliyor. Adil yargılama hakkı zaten yok. Gözaltı süreleri uzatılıyor. Sadece suçlu olduğu sanılan kişi değil onun eşinin de pasaportuna el konuluyor. Hiç kimsenin can ve mal güvenliği yok. Ama çok önemli bir düzenleme daha geliyor. TMSF doğrudan saraya bağlanıyor. ”

Elini vicdanına koyup bütün vatandaşların düşünmesini isteyen Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

“Haksızlık varsa, bu haksızlık benim şahsıma karşı yapılan bir haksızlık değil, ben onun hesabını sorarım ama sıradan vatandaşa yapılan bu zulüm, bu haksızlığa karşı eğer siz susarsanız dilsiz şeytansınız. Bu kadar açık, bu kadar net. Devlette yetki ve görev varsa yetkiyi kullanan kişinin sorumluluğu var. ”

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?