Bakan Işık, Kocaeli’de istişare kurulu toplantısına katıldı

KOCAELİ (AA) – Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Türkiye için istikrarın ekmek, su ve hava kadar önemli olduğunu belirterek, “Şu anda Türkiye istikrarını yakalamasaydı, bu kadar belayla aynı anda mücadele edebilir miydi? Eğer Türkiye Fırat Kalkanı kararını alamasaydı, Türkiye’nin istikrarı olmasaydı bugün PYD koridorları alttan birleştirmiş olurdu. Türkiye çok daha uzun ve büyük bir belayla mücadele etmek zorunda kalırdı.” dedi.

Bakan Işık, AK Parti Kocaeli Kadın Kolları tarafından düzenlenen istişare kurulu toplantısında, 2007’deki Cumhurbaşkanlığı seçimindeki “367 garabetinin”, Türkiye’deki parlamenter sistemi tamamen ortadan kaldırdığını söyledi.

Bu dönemde yapılan söylemleri unutmadıklarını dile getiren Işık, 367 kararının Türkiye’de parlamenter sistemin askıya alındığı tarih olduğunu ifade ederek, “Parlamenter sistemde cumhurbaşkanının yetkileri semboliktir. Sorumluluğu da fazla yoktur. CHP, 82 Anayasası’nda Kenan Evren’e göre hazırlanmış yetkilere bu güne kadar itiraz etmedi. ‘Bir Cumhurbaşkanı bu kadar yetkiye sahip olur mu?’ demedi. Her türlü yetki var cumhurbaşkanında ama hiç sorumluluk yok.” şeklinde konuştu.

– “Mührün halkta olduğu bir sisteme niye itiraz ediyor?”

“Diyorlar ya bu Tayyip Erdoğan için yapılıyor.” ifadesinden bahseden Işık, “Size samimi bir şey söyleyeyim, eğer Cumhurbaşkanımız kendisi için bir şey istiyor olsaydı, söyleyeceği bir tek şey vardı; ‘Aman ha 12 Eylül Anayasası’nın cumhurbaşkanlığı yetkisi maddesine hiç dokunmayın.’ olurdu. Niye? Her türlü yetki var ama hiç sorumluluk yok. Kendisi için bir şey isteyen bunun değişmesini ister mi? İstemez. Şu andaki anayasaya göre cumhurbaşkanı isterse, her hafta Bakanlar Kurulu Toplantısı yapabilir ve başkanlık edebilir.” ifadesini kullandı.

Işık, anayasadaki cumhurbaşkanı yetkilerini katılımcılara aktararak, 2007’de cumhurbaşkanını halkın seçtiğini anımsattı.

Bir tarafta halkın seçtiği cumhurbaşkanı, diğer tarafta da milletvekili seçimleriyle parlamentoda oluşan aritmetiğe göre çıkan bir hükümet ve başbakan bulunduğunu ifade eden Işık, bir gövde de iki baş olduğunu dile getirdi.

Işık, sistemi tek başlı hale getirmeye çalıştıklarını, bunun Türkiye için zorunluluk olduğuna işaret ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“AK Parti olarak bizim tercihimiz nedir? Partimizin programında 14 Ağustos 2001’de açıklanan programında, başkanlık sistemi var. MHP’de bu konuda destek verdiği için Türkiye’ye özgü cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi. Değişiklikle hükümeti sandıkta belirleyeceğiz. Halk kimin ülkeyi yöneteceğine sandıkta karar verecek. Hiçbir parti veya hiçbir aday yüzde 50’yi yakalamıyor. Birinci turda seçilemedi, ikinci turda halk kimin kiminle iş birliği yaptığını, kimin kiminle ittifak yaptığını görecek ve ona göre oy verecek. Yetki ve mühür kimde? Halkta. Peki mührün halkta olduğu bir sisteme niye itiraz ediyor bunlar? Artık millet iradesi sandığa önce yansıyacak. Ondan sonra hükümet etme yetkisi oluşacak. Buna niye itiraz edelim?”

Parlamenter sistemlerin en önemli açmazlarından birisinin istikrar olduğunu vurgulayan Işık, şöyle devam etti:

“Bu konjonktürde, böyle bir coğrafyada Türkiye için istikrar ekmek kadar, su kadar, hava kadar önemlidir. Şu anda Türkiye istikrarını yakalamasaydı, bu kadar belayla aynı anda mücadele edebilir miydi? Eğer Türkiye Fırat Kalkanı kararını alamasaydı, Türkiye’nin istikrarı olmasaydı bugün PYD koridorları alttan birleştirmiş olurdu. Türkiye çok daha uzun ve büyük bir belayla mücadele etmek zorunda kalırdı. Bu sistem bize neyi getirecek? Bir, istikrar artık sandıkta sağlanacak. Çok daha hızlı karar alma ve çok daha etkin uygulama imkanı olacak. Böyle bir coğrafyadaki bir ülke bunları sağlamak durumundadır. Halkımız bu kaosu sistemin bu açmazını gördüğü için cumhurbaşkanlığını da AK Parti’ye verdi, Meclis’teki ağırlıklı çoğunluğu da AK Parti’ye verdi. Ama yarın farklı bir tabloda Türkiye’nin neyle karşı karşıya kalacağını da düşünmek zorundayız. Onun için bu sistem değişikliğini yapmak durumundayız.”

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?