“Babam hapiste çünkü barış istiyordu”

ANKARA (AA) – Çin'de 2013'ten bu yana hapiste olan Uygur akademisyen ve aktivist Prof. Dr. İlham Tohti'nin kızı Cevher İlham, "Babasının Müslümanlar ile Han Çinlileri arasında barış istediği için hapiste olduğunu" söyledi.

Cevher İlham, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Morgan Ortagus'a değerlendirmelerde bulundu.

Sözcü Ortagus'un Twitter'dan görüntülerini paylaştığı mülakatta İlham, "ayrılıkçılık ve aşırıcılık" yaptığı gerekçesiyle ömür boyu hapis cezasına çarptırılan babası hakkında bilgiler paylaştı.

Cehver İlham, babasının Pekin'deki Minzu Üniversitesinde bilinen bir akademisyen ve ekonomist olduğunu anımsatarak, "Babam şu anda hapiste çünkü o, Müslümanlar ile Han milliyeti arasında anlayış ve barış inşa etmek istiyordu." şeklinde konuştu.

"Çin hükümetinin, babasının tavsiyelerini dinlemek yerine Uygurlara eziyet etmeye başladığını" anlatan Cevher İlham, bir milyondan fazla Uygur'un "toplama kamplarına alındığını" dile getirdi.

Cevher İlham, "Bir mücadele başlattım çünkü biliyorum ki bu sadece babamla ilgili değil. Bu bütün halkımla ilgili." ifadesini kullandı.

Yaşananların insani bir kriz olduğuna dikkati çeken Cevher İlham, ülke liderlerinin konuya tepki göstermesi ve kampların kapatılması talebinin, Uygur toplumunun maruz kaldığı sorunlara dikkati çekmek açısından önemli olduğunu söyledi.

Cevher İlham, Müslüman ülkelere Uygur toplumu için harekete geçmeleri ve Uygurların yanında yer almaları çağrısını yaptı.

Aktivist Tohti'nin kızı Cevher İlham, New York'ta düzenlenen 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun dini özgürlüklere ilişkin oturumunda konuşma yaparak Pekin yönetimine tepkisini dile getirmişti.

– Tohti'nin tutuklanması ve dava süreci

Tohti, 15 Ocak 2014'te ''kanunları ihlal ettiği'' gerekçesiyle Pekin yönetimi tarafından tutuklanmış, ancak suçunun içeriğine ve nerede tutulduğuna dair bilgi verilmemişti. Güvenlik makamları, daha sonra akademisyenin ailesine gönderdikleri resmi bir tebligat ile Tohti'nin Urumçi'de bir gözetim merkezinde tutulduğunu açıklamıştı.

Tutuklamanın ardından Batı dünyası, Tohti'nin insan hakları ve özgürlükleri kapsamında serbest bırakılması için çağrıda bulunmuş, ancak Çin Dışişleri Bakanlığı açıklamalardan memnun olmadığını belirterek, ABD başta olmak üzere Batı'ya "Çin'in iç meseleleriyle ilgili söylemlere son vermeleri" çağrısı yapmıştı.

İnternet üzerinden yayımladığı makalelerinde etnik grupları kışkırtmak suçlamasıyla 2009 ve 2011 yıllarında gözaltına alınan Tohti, Eylül 2011'de Minzu Üniversitesinde ders vermeyi bırakmıştı. Tohti, 2013'te bir konferansa katılmak üzere kızı ile ABD'ye gitmek istemiş, ancak Çinli yetkililer tarafından engellenmişti.

– İnsan hakları örgütleri Guterres'e çağrıda bulunmuştu

İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW), Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International), Uluslararası Hukukçular Komisyonu (ICJ), Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FİDH) ve Dünya Uygur Konferansının da aralarında bulunduğu insan hakları örgütleri, Guterres'e, Müslüman Uygurların Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki tartışmalı kamplarda tutulmasını kınaması çağrısında bulunmuştu.

Çin'de Uygur Türklerinin yaşadığı Sincan Uygur Özerk Bölgesi'nde son yıllarda "eğitim merkezi" adı altında faaliyet gösteren kamplar ile Uygurların kimlik ve kültürlerine yönelik ihlaller, uluslararası kamuoyunca eleştiriliyor.

Türkiye Dışişleri Bakanlığı, Çin makamlarının Uygur Türklerine yönelik sistematik asimilasyon politikasının insanlık adına büyük bir utanç kaynağı olduğunu belirtmişti.

Çin makamlarını, toplama kamplarını kapatmaya davet eden Bakanlık, "Türk kamuoyunun ağır insan hakları ihlalleri konusundaki tepkisinin Çin makamlarınca dikkate alınmasını bekliyoruz." ifadesini kullanmıştı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de "Uygur Türklerine dönük keyfi tutuklamalar, bir milyondan fazla Uygur Türkü'nün toplama kamplarında ve hapishanelerde alıkonulması gibi eylemlerin hiçbir şekilde meşru bulunmayacağını söylüyoruz." değerlendirmesinde bulunmuştu.

BM İnsan Hakları Konseyine üye 22 ülke, 11 Temmuz'da Çin'in, Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ndeki Uygur Türkleri ve diğer azınlıklara yönelik muamelesinin eleştirildiği ve kitlesel gözaltıların durdurulması çağrısına yer verilen bir mektubu imzalamıştı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?