Askerdeki ölümle ilgili ihlal kararı

ANKARA (AA) – Anayasa Mahkemesi, bir yakını askerde hayatını kaybeden başvurucuların yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğü ile adil yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Uşak Güre Jandarma Karakol Komutanlığında askerlik yapan İ.B, 8 Ekim 2012'de Astsubay Çavuş Ö.D. ve er Z.Y. ile devriye görevine çıktı.

İ.B, devriye sırasında kendini araçtan attığı belirtilerek Uşak Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Beyin kanaması geçiren ve ameliyat edilen İ.B, 15 Ekim 2012'de hayatını kaybetti.

Askeri savcılıkça başlatılan soruşturmada, psikolojik sorunları olan İ.B'nin olayın ardından hastaneden önce karakola götürüldüğü ve bir süre burada bekletildiği belirlendi. Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda, olaydan sonra karakolda geçirilen sürenin kişinin ölümüne bir etkisinin olmadığı belirtildi.

Bilirkişi raporunda, İ.B'nin muayene ve tedavisinin gereği gibi yapılmasını takip etme hususunda birinci amiri ile ağlama, kaçmaya çalışma, kendini araçların altına atacağını beyan etme gibi durumlarını bilmesine rağmen bunu amirlerine aktarmayan devriye komutanının ihmalinin bulunduğu kaydedildi.

İ.B'nin kendisini attığı aracı kullanan asker, araca dokunmaması gerektiği konusunda bilgilendirilmediği için ertesi gün komutanlarından izin almaksızın olay yeri inceleme ekipleri gelmeden aracı yıkayıp temizledi. Savcılık araçta herhangi bir delile rastlamazken aracın park edildiği yerin doğusunda İ.B'ye ait kıyafetler, birlik içinde de cep telefonu, sim kart ve telefon rehberi bulundu. El konulan malzemeler incelemeye alındı.

Sorgu işlemlerinin ve incelemenin ardından askeri savcılık kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Buna yapılan itirazı değerlendiren askeri mahkeme, kararın kaldırılarak bir kısım şüpheliler hakkında ihmal suretiyle görevi kötüye kullanma suçundan iddianame düzenlenmesine, bir şüpheli hakkında ise soruşturmanın genişletilmesine hükmetti.

– Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunuldu

Yapılan soruşturma sonucunda, yeniden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi, bu karara yapılan itiraz kesin olarak reddedildi. Ret kararının ardından İ.B'nin yakınları Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu.

Öte yandan, İ.B'nin yakınları Milli Savunma Bakanlığına maddi ve manevi zararlarının tazmini istemiyle başvururken talebin reddi üzerine tam yargı davası açtı. İdare Mahkemesi görevsizlik kararı vererek dosyayı Askeri Yüksek İdare Mahkemesine (AYİM) gönderdi.

AYİM, süre aşımından davanın reddine hükmetti, karar düzeltme isteminin de reddedilmesi üzerine İ.B'nin yakınlarınca yeniden Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunuldu.

Başvurucular, etkili bir soruşturma yapılmaksızın kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini belirterek, yaşam hakkı kapsamındaki etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğini ileri sürdü. Başvurucular ayrıca tam yargı davasının süre aşımı gerekçesiyle reddedilmesi nedeniyle adil yargılama hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğini savundu.

İki ayrı başvuruyu birleştirerek görüşen Yüksek Mahkeme, başvurucuların yaşam hakkı kapsamında etkili soruşturma yükümlülüğü ile adil yargılanma hakkı kapsamında mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Başvuruculara 30 bin lira müştereken tazminat ödenmesine, adil yargılanma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için kararın yetkili idari yargı yerine gönderilmesine hükmedildi.

Kararda, Anayasa'nın 17. maddesinde güvenceye alınan yaşam hakkı kapsamında devletin negatif ve pozitif yükümlülükleri bulunduğu belirtildi.

Devletin yetki alanında bulunan hiçbir bireyin yaşamına kasıtlı ve hukuka aykırı olarak son vermeme, tüm bireylerin yaşam hakkını gerek kamusal makamların gerek diğer bireylerin gerekse kişinin kendi eylemlerinden kaynaklanabilecek risklere karşı koruma yükümlülüğü bulunduğu anlatılan kararda, devletin pozitif yükümlülüklerinin ölüm olayının tüm yönlerinin ortaya konmasına ve sorumluların belirlenmesine imkan tanıyan bağımsız bir soruşturmanın yürütülmesini gerektirdiği kaydedildi.

Somut olayda, soruşturma işlemlerine geç başlandığı, olayın meydana geldiği aracın ve olay yerinin koruma altına alınmadığı, delillerin korunması için gerekli talimatların verilmediği ve önlemlerin alınmadığı tespitlerine yer verilen kararda, söz konusu aracın gerekli inceleme yapılmadan önce yıkanmasının önüne geçilemediği, varsa araçta bulunan maddi delillerin toplanmasının imkansız hale geldiği belirtildi.

Kararda, İ.B'nin olay günü üzerinde olan eşyaları hastaneden kimin teslim aldığı ve eşyaların neden karakol bahçesinde bulunduğu hususunun da soruşturma kapsamında açıklığa kavuşturulmadığı aktarıldı.

Kararda, “Soruşturma makamlarının olaydan haberdar olur olmaz resen harekete geçmediği, ölüm olayını aydınlatabilecek, sorumluların tespitine yarayabilecek bütün delillerin toplanmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan yaşam hakkı kapsamındaki etkili soruşturma yükümlülüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir. ” denildi.

– Mahkemeye erişim hakkı

Mahkemeye erişim hakkı yönünden yapılan incelemede ise olayda bir kısım askeri personelin ihmalinin bulunduğunun, soruşturma aşamasında alınan bilirkişi raporuyla anlaşıldığı, başvurucuların da bilirkişi raporunun alınmasının üzerinden bir yıl geçmeden idari başvuru yaptığı anlatıldı.

Bu tür olaylarda ilgililerin kesin ölüm nedenini bilmelerinin, takip edecekleri usul ile başvuracakları idari ve adli mercilerin belirlenmesinde önem teşkil ettiği belirtilen kararda, olayın intihar olduğunu ve intiharda idarenin kusuru bulunduğunu kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın tebliğ edilmesiyle öğrenen başvurucuların, bu tarih itibarıyla süresi içinde idari başvuruyu yaptığı kaydedildi.

Kararda, “Uğranıldığı ileri sürülen zararın vefat tarihi itibarıyla öğrenildiği değerlendirilerek, bu tarihin dava açma süresinin başlangıcı olarak kabul edilmesi, mahkemeye erişim hakkına yönelik katı bir yorumdur. Bu yorumun başvurucuların mahkemeye erişim hakkını kullanmasını aşırı derecede güçleştirdiği açıktır. ” tespitinde bulunuldu.

Bu gerekçelerle Anayasa'nın 36. maddesinde güvenceye alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği bildirildi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?