Amasya’nın çalışkan anneleri kadınlara örnek oldu

İSTANBUL (AA) – SEMRA ORKAN – Amasyalı köylü kadınlar, kurdukları “Amesia Çalışan Kadın Arılar” grubuyla yöresel ürünlerini Türkiye’ye tanıtırken, kendi ayakları üzerinde durup aile bütçesine sundukları katkıyla hemcinslerine örnek oldu.

Her şey 5 yıl önce “Kırsalda yaşayan kadın üretime nasıl katılır?” sorusuna cevap aranırken “Amesia Çalışan Kadın Arılar” grubunun kurulmasıyla başladı. Amasya’nın yöresel tatlarını Türkiye’ye tanıtmak ve köylü kadınların da ailelerine maddi anlamda katkı sunmalarını sağlamak için 15 köyden 20 kadın seçildi. Bu kadınlar eğitim aldıktan sonra kendi köylerine gidip, diğer kadınlara öncülük yaptı.

Kadınların imece usulüyle ortaya koyduğu doğal ürünler, Amasya’nın eski adı olan “Amesia” markasıyla 6 ayrı noktada satılmaya başlandı. İlk başlarda kendi bölgelerinde satış yapan kadınların hayatı, TAV Havalimanları iştiraki BTA’nın “Tadında Anadolu” restoranlarıyla tanışmasıyla değişti. Böylece Amasya’nın yöresel ürünleri il sınırlarını aşıp, Türkiye ile buluştu. Bu da hem kadınların çalışma şevkini hem de kendilerine güvenlerini artırdı.

Grubun lideri emekli öğretmen Bingül Alış, “Amesia Çalışan Kadın Arılar” grubunun hayata geçme hikayesini AA muhabirine anlattı.

Alış, iş eğitimi alanında 30 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra eşinin memleketi Amasya-Merzifon’a yerleştiklerini belirterek, emeklilikten sonra bir boşluk hissine kapıldığını söyledi.

Bu kadar yıllık birikimden sonra evde oturup dizi izlemek yerine, Amasya’nın en büyük çiftçilerinden Ayten Çöl’ü kendisine örnek almaya karar verdiğini vurgulayan Bingül Alış, şu bilgileri verdi:

“Şimdi ne yapacağım diye kıvranırken, Amasya Damızlık Birliği Başkanı Güner Aslan ile yolumuz kesişti. ‘Kırsaldaki kadının üretime katılması konusunda neler yapabiliriz’ düşüncesinden hareketle Amasya’nın 15 köyünden birliğe kayıtlı çiftçilerin eşlerinden 20 kişilik grup oluşturduk. Onlara eğitimler verildi. Projemize Merzifon, Gümüşhacıköy kaymakamlıkları ve belediyeleriyle Silverline AŞ büyük katkı sundu. Her kadın kendi köyünün lideri oldu, diğer kadınları eğitti. Böylece başka kadınların üretime katılmasını ve kendi ayakları üzerinde durmasını sağladık. Bu grup, düzenli bir üretim faaliyeti sergilemek için kooperatife dönüştü. Üretim zincirinde 70 kadın çalışıyor. Hepsi ekonomik anlamda ailelerine güç katıyor. Kendi köylerinde kadınlara örnek olma anlamında bir farkındalık yarattılar. Bilinçli bir anne olarak hayata bakış açıları değişti. Kendilerini keşfettiler. Ben de bir öğretmen olarak birikimimle onlara annelik, ablalık, liderlik yaptım ve bir yola çıktık. Kırsalda üreten, çalışan kadının kentte de var olabileceğini göstermenin mutluluğunu yaşıyoruz. ‘Köy kadınının ürünlerinin şehirdeki güzel raflara girebileceğini gösterelim’ dedik. Köylü kadının büyük bir potansiyeli var onu ortaya çıkarmak istedik. Kentli kadının bilgisiyle köylü kadınının emeğini buluşturmak lazım. Biz bunun mücadelesini veriyoruz. Çalışmalarımızı gönüllülük, eşitlik, imece ve ‘ben’ değil ‘biz’ mantığıyla yürütüyoruz.”

Alış, ülkenin üreten ve çalışan kadınlara ihtiyacı olduğunu belirterek, üreten kadının hem daha mutlu olduğunu hem de ülkeye katkı sağladığını söyledi.

– “Ev bütçesine 500 liradan 3 bin liraya kadar katkı sağlıyoruz”

Grubun üyelerinden 37 yaşındaki Hülya Çalışkan, 4 yıldır “Amesia Çalışan Kadın Arılar” grubunun içinde üretim yaptığını ifade ederek, gruba katılış sürecini şöyle anlattı:

“İlkokuldan sonra okumadım. Babam bizimle çok ilgili değildi. Ablamı 15, beni de 17 yaşında evlendirdi. Annemle tarlaya gider, para kazanırdık. Çeyiz paramızı böyle biriktirdik. Eşimle aramızda 10 yaş vardı ama bana hep çok iyi davrandı. Fakat kayınvalidem biraz sıkıntı yarattı. Kendisinden izinsiz bir şey yapamazdık. Köyden çarşıya gitsek, 6 liralık bir çay bardağı bile alamıyorduk. Şimdi 6 liralık bardak değil, kimseye sormadan evime 3 bin liralık mobilya aldım. Ev bütçesine 500 liradan 3 bin liraya kadar katkı sağlıyoruz. Saç ekmeği, sıkma tarana, makarna, reçel, marmelat, yufka ekmeği ve haşhaşlı çörek yapıyoruz. Bu işe başladığımda etraftan çok eleştiriler aldık. Bir kadının yaptığı ürünü satması çok ayıplandı. Amasya’nın köyünden çıkıp, İstanbul’a büyük şehirlere gelip, ürünlerimizi tanıtmamıza çok tepki gösterdiler. ‘Kadın milleti ta oralara nasıl gider’ denildi. Hepsini kulak arkası yaptık.”

– “Sürekli ağrı kesici kullanırdım, şimdi gayet sağlıklıyım”

Çalışkan, kendi ayakları üzerinde durmaya başlayınca çocuklarıyla ve eşiyle ilişkisinin de olumlu yönde değiştiğine dikkati çekerek, “Önceden onları dinlemezdim. Şimdi gözlerinin içine bakarak konuşmayı ve kendimi dinletmeyi öğrendim. Önceden beni hiç dikkate almıyor ve sözlerimi dinlemiyorlardı. Bu işe başlamadan önce 3 yıl depresyon tedavisi gördüm. Migrenim vardı. Haftanın 3 günü migrenim tutardı. Sürekli ağrı kesici kullanırdım. Şimdi gayet sağlıklıyım.” şeklinde konuştu.

Başarılarıyla köydeki diğer kadınlara örnek olmanın mutluluğunu yaşadıklarını dile getiren Çalışkan, para kazanmaktan çok üretmenin verdiği özgüvenin kendini daha mutlu ettiğini vurgulayarak, başka kadınların da ayakları üzerinde durmalarına vesile olmanın tarif edilemez bir duygu olduğunu aktardı.

Çalışkan, kadınlar olarak gösterdikleri bu dayanışmanın köyde gençlere de örnek olduğuna dikkati çekerek, “Köyde gençlerimiz evlenemiyor. Kızlarda köye gelin gitme korkusu var. Şehirlere gidip, fabrikada sabahın 7’sinden akşamın 7’sine kadar çalışıyorlar. Ancak kendi işinde sabah 8’den akşam 5’e kadar çalışmıyorlar. Göçler bundan başladı. Biz kendi ayaklarımız üzerinde durursak, çocuklarımız da köyde kalmaktan korkmaz.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Kadının isterse her şeyi başaracağını gördüm”

Grupta, “Bıcırık Arı” lakabıyla anılan 42 yaşındaki Sultan Belli, çalışmaya başlamadan önce çoğunlukla televizyon karşısında vakit geçirdiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Grupla tanışmamız 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne denk gelmişti ve bize çiçek takdim ettiler. Hayatımda ilk kez çiçek almıştım. O çiçekten sonra ‘Demek ki ben de kadın olarak değerliymişim’ diye düşünmeye başladım. Grup içinde saç ekmeği üretimi yapıyorum. Bu iş bana çok şey kattı. Özgüven kazandım. Önceden kendi başıma köyden ilçeye gidemezken, şimdi kalkıp İstanbul’a gidiyorum. Maddi olarak da aile bütçesine katkı sağlıyorum. Önceleri sürekli uykulu bir haldeydim, yaşam sevincim pek yoktu, şimdi yaşama döndüm. O kadar hayat dolu ve neşeliyim ki, lakabım ‘Bıcırık Arı’ oldu. Bu grup sayesinde kadının isterse her şeyi başaracağını gördüm.”

– “Hayaldi gerçek oldu”

Eşini 13 yıl önce kaybeden, biri zihinsel engelli iki oğluna hem analık hem de babalık yapan 56 yaşındaki Tekmile Pıçak, çalışmaya başladıktan sonra başlarını sokacak bir ev bir de fırın inşa ettirdiğini anlattı. Köy ekmeği, çörek, su böreği ve somun yaparak üretim sürecine katıldığını ifade eden Pıçak, kooperatifte 08.00-16.00 arası çalıştığını söyledi. Pıçak, “Kendi paramı kazanmak, ayaklarım üzerinde durmak istedim. Bu işe başladıktan sonra zihinsel engelli oğlumu da işin içine kattım. Evde atıl durmuyor. Artık fırın yakmama, odun taşımama, ekmekleri şehre götürmeme yardım ediyor. Bu süreçten onun da psikolojisi olumlu etkilendi. İçe kapanıklığı gitti. Bütün elde ettiklerim bir zamanlar benim için hayaldi ama şimdi gerçek oldu.” diye konuştu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?