“ABD'deki repo işlemleri, parasal genişleme ile karıştırılmamalı”

İSTANBUL (AA) – MURAT ASLAN – ABD'de geçen ay bankalararası piyasada yaşanan likidite sıkıntısı sonrası repo işlemleri ve parasal genişleme tekrar ekonominin gündemine otururken, analistler, repo ve parasal genişlemenin aynı işlem olmadığına dikkati çekiyor.

Repo ve parasal genişleme; finansal sistemin işleyişinde önemli yer tutan iki farklı finansal araç olmasına rağmen merkez bankalarının bilançoları üzerinde yaptıkları etkinin aynı olması nedeniyle birbiri ile karıştırılabiliyor.

Analistler, merkez bankalarının tüm ekonomilerde son borçlanma mercisi olduğunu belirterek, merkez bankalarının bankalardan aldığı teminatların bilançoya kaydedilmesiyle oluşan büyümenin parasal genişleme ile aynı kefeye konulmasının uygun olmayacağını vurguladı.

Repoda alınan teminatların sadece ihalede belirlenen süre zarfında merkez bankalarının bilançosunda kaldığını aktaran analistler, parasal genişlemede satın alınan varlıkların ise merkez bankalarının bilançolarında uzun süre kaldığını ifade etti.

– Repo işlemi, kısa süreli likidite ihtiyacını gideriyor

Repo işlemi; merkez bankalarının likiditeye ihtiyacı olan bankalara genellikle günlük, haftalık ya da iki haftalık süreler için fon sağlamasını ifade ediyor. Bankalar, bu işlem sırasında merkez bankasına belirli varlıkları, vade bitiminde geri satın almak taahhüdü ile satıyor.

Parasal genişlemede ise merkez bankaları, bankalardan tahvil ve benzeri değerli varlıkları satın alıyor. Merkez bankaları böylece piyasaya uzun dönemli likidite sağlayarak ekonomik aktivitenin gelişimine katkıda bulunmayı amaçlıyor.

ABD'de bankalar, 2009'dan bu yana günlük likidite ihtiyaçlarını birbirleri arasında yaptıkları repo işlemleriyle karşılarken, bu işlemlerde kullanılacak faiz oranını New York Fed belirliyor. Arz talep dengesine göre bazı durumlarda değişiklik gösterebilen faiz oranı, genellikle Fed'in alt ve üst sınırını politika faiziyle belirlediği aralıkta hareket ediyor.

– 10 yılın ardından repo ihalesi

Repo faizlerinin geçen hafta bankalararası piyasada yüzde 10'lara kadar yükselmesi, ABD Merkez Bankası'nı (Fed) repo piyasasına müdahale etmeye itti. Fed, New York Fed aracılığıyla 17 Eylül'de 53,2 milyar dolarlık repo ihalesi düzenleyerek 10 yıl aradan sonra tekrar repo piyasasına girmiş oldu.

İhale sürecinde yaşanan teknik bir problemden dolayı gecikme yaşanması, diken üstünde duran piyasayı tedirgin etti. New York Fed, ihaleyi ileri bir saate ertelemek zorunda kaldı. İhale tarihinde New York Fed Başkanı John Williams ve bankanın bazı üst düzey yöneticilerinin Fed'in faiz toplantısı için ABD'nin başkenti Washington'da olması da repo piyasalarını endişelendiren bir başka etken oldu.

– New York Fed'den piyasalara milyarlarca dolar

13 Eylül'de yüzde 2,20 düzeyinde bulunan ve repo ihalelerinde geçerli faiz oranı olarak kullanılan Teminatlı Gecelik Fonlama Oranı (Secured Overnight Financing Rate-SOFR), 16 Eylül'de Fed'in politika faizinde belirlediği üst bant olan yüzde 2,25'in üzerine çıkarak yüzde 2,43 düzeyinde gerçekleşti.

Fed'in takip eden günde de repo ihalesi açmasına karşın piyasaların artan likidite ihtiyacı, fon talebini oldukça artırdı ve SOFR yüzde 5,25 şeklinde belirlendi. Fed, bunun üzerine 18 Eylül'de 75 milyar dolarlık başka bir repo ihalesi açacağını duyurdu ve SOFR ihalede yüzde 2,55'e geriledi. SOFR, 19 Eylül'deki 75 milyar dolarlık repo ihalesinde yüzde 1,95 seviyesinde gerçekleşerek istenilen banda çekilmiş oldu.

New York Fed, 20 Eylül'de piyasaları rahatlatmak amacıyla yaptığı duyuruda, 10 Ekim'e kadar 75 milyar dolarlık günlük, 30 milyar dolarlık 14 günlük repo ihalesi açacağını açıklamıştı.

SOFR, 25 Eylül'de yüzde 2,01 düzeyinde gerçekleşti ve Fed'in belirlediği faiz sınırının tekrar üzerine çıkıldı. Bunun üzerine tekrar bir açıklama yapmak zorunda kalan New York Fed, 25 Eylül'de repo ihale bedellerini günlükte 100 milyar dolara, 14 günlükte 60 milyar dolara çıkardığını ilan etti.

– Vergi ödemeleri ve Hazine borçlanmaları, nakit ihtiyacını artırdı

Analistler, bankaların artan fon ihtiyacı ve Fed müdahalelerinin piyasanın işleyiş şekline aykırı bir durum oluşturmadığını, yaşananların ABD'nin ekonomik dinamikleriyle ilgili olduğunu söyledi.

ABD ekonomisinde kurumsal şirketlerin vergi ödeme döneminde olmalarının piyasadaki nakit ihtiyacını artırdığını belirten analistler, ABD Hazine Bakanlığı tarafından yapılan borçlanmanın da piyasadaki likiditeyi azaltan başka bir etken olduğunu vurguladı.

Analistler, bu iki olayın üst üste gelmesiyle sistemde çarkların dönmesi için gerekli likiditenin kaybolduğunu, bu gelişmelerin de repo faiz oranının bankalararası piyasada yüzde 10 seviyelerine çıkmasına sebep olduğunu söyledi.

Parasal genişleme dönemlerinde fonlama maliyetlerinin oldukça düşük seviyelere indiğini ifade eden analistler, bunun ekonominin birçok kesimi tarafından olumlu karşılandığını ancak an itibarıyla Fed'in bu tür bir uygulamaya başlamadığını kaydetti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?