11. Kalkınma Planı Tanıtım Toplantısı

ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kendi geleceğini planlamayan milletlerin başkalarının planlarının parçası olmaya mahkum olduğuna inanıyorum. Bugün bölgemizde ve tüm dünyada yaşanan gelişmeler bunun örnekleriyle doludur. Kalkınmayı yalnızca iktisadi alanla sınırlamıyor, sosyal ve manevi kalkınmayı da önemsiyoruz. ” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kültür ve Kongre Merkezinde gerçekleştirilen “11. Kalkınma Planı Tanıtım Toplantısı “na katıldı.

Konuşmasına tüm katılımcıları selamlayarak başlayan Erdoğan, 11. Kalkınma Planı hazırlık çalışmalarının başarılı geçmesini diledi ve plan hazırlıklarında görev alanlara teşekkür etti.

İnsanlığın tarih boyunca hep daha iyi bir hayatın ve refah düzeyini yükseltmenin arayışı içerisinde olduğuna işaret eden Erdoğan, farklı ülkeler ve toplumlar arasındaki kalkınma yarışının büyük bir rekabet içerisinde sürdüğünü söyledi.

Kendilerinin de millete hizmete talip olurken adalet ve kalkınmayı iki temel öncelik olarak belirlediklerini ifade eden Erdoğan, “Milletimizin karşısına çıkarken 'kaynak Türkiye'dir' demiştik. Tarihiyle, kültürüyle, girişimcileriyle, gençleriyle, kadınlarıyla… Velhasıl tüm potansiyeliyle milletimize inanarak yola revan olmuştuk. ” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 15 yıllık iktidarları boyunca kalkınma alanında elde ettikleri başarıların cumhuriyet tarihinin kat be kat üzerine çıktığını vurgulayarak, “Bu sonuç milletimize inanmakta, güvenmekte ne kadar haklı olduğumuzun da ispatıdır. ” dedi.

Giderek derinleşen ve çok boyutlu hale gelen küreselleşme sürecinin ülkelere büyüme ve gelişme yönünde önemli fırsatlar sunduğuna dikkati çeken Erdoğan, “Elbette bunun getirdiği bazı tehdit ve riskler de var. Bu süreçte fırsatları ve riskleri en iyi şekilde dengeleyip kaynaklarını azami ölçüde değerlendiren ülkeler hedeflerine ulaşabilecektir. Bunu yapamayan devletler ve toplumlar ise gerilemeye, mevzi kaybetmeye devam edeceklerdir. Bizim için amaçlarımıza ulaşmanın en önemli aracı planlamadır. Planlama doğru işi yapmak ve işi doğru yapmak demektir. Bunun için evvela önceliklerimizi doğru bir biçimde belirmemiz ve hayata geçirmemiz gerekiyor. ” değerlendirmesinde bulundu.

Acil eylem planı, dokuzuncu ve onuncu kalkınma planları, hükümet programları ve vizyon 2023 belgesinin planlı kalkınma anlayışının en somut örnekleri olduğunun altını çizen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Kendi geleceğini planlamayan milletlerin başkalarının planlarının parçası olmaya mahkum olduğuna inanıyorum. Bugün bölgemizde ve tüm dünyada yaşanan gelişmeler bunun örnekleriyle doludur. Kalkınmayı yalnızca iktisadi alanla sınırlamıyor, sosyal ve manevi kalkınmayı da önemsiyoruz. Son 15 yılda gösterdiğimiz çabalarla kalkınma yaklaşımımızı insan odaklı, toplumumuzun tüm kesimlerini kucaklayan, daha kapsayıcı bir çerçeveye oturtmayı hamdolsun başardık. Bunun için yönetime geldiğimiz günden itibaren hem fiziki alt yapıya hem de insanımıza yatırım yaptık. Ulaştırma, enerji ve tarıma yönelik alt yapı yatırımlarının yanı sıra eğitim ve sağlık yatırımlarına ayırdığımız kaynaklarla ülkemizin her alanda aynı anda önemli bir sıçrama yapmasını sağladık. ”

İş gücünün eğitim seviyesini ve verimliliğini yükseltirken sosyal güvenlik şemsiyesinin kapsayıcılığını da artırdıklarını belirten Erdoğan, “Ülkemizde yoksulluğun, gelir adaletsizliğinin tanımı çok değişti. Bugün artık 'yoksul' demek yiyecek, ekmek bulamamak değil, belirli bir refah düzeyinin altında kalmak demektir. Aynı şekilde sağlıklı bir toplum oluşturmak için çocuk ölümlerinin azaltılması ve anne sağlığının iyileştirilmesi başta olmak üzere pek çok temel göstergeyi olumlu yönde geliştirdik. ” dedi.

“Bilindiği gibi Türkiye, bölgemizdeki pek çok ülkeyle kıyaslandığında doğal kaynak zengini değildir. ” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu gerçeği bilmemiz lazım. Buna karşılık bilgi ve teknolojiyi esas alarak sanayileşme konusunda çok iyi bir sicile sahibiz. Artık dünün tekstil ve tarıma dayalı sanayisinin kısır döngüsünden çıkıp teknoloji yoğun bir sanayiye doğru geçiş yapıyoruz. Orta-yüksek teknolojili ürünler üretebilen bir imalat sanayi alt yapısını büyük ölçüde oluşturmuş durumdayız. Şimdi yüksek teknolojiye dayalı üretimin sanayideki payını artıracak bir atılıma ihtiyacımız var. Tabi bu arada sürdürülebilirlik ilkesini de asla ihmal etmiyoruz. ” diye konuştu.

Bir taraftan sanayileşmenin gerektirdiği enerji yatırımlarını yaparken diğer taraftan da Türkiye'nin doğal kaynaklarını da geliştirmeye çalıştıklarını belirten Erdoğan, “Kişi başına milli gelirimizi 3 bin 500 dolar seviyelerinden 11 bin dolar seviyesine ulaştırmış olmamız gerçekten tarihi bir başarıdır. Buraya durup dururken gelmedik, bir gayretle geldik. ” dedi.

Satın alma gücü paritesine göre ise kişi başına gelirde 2002 yılında Avrupa Birliği ortalamasının yüzde 37'si düzeyindeyken bunun yüzde 62'sine kadar çıktıklarının altını çizen Erdoğan, “Nereden nereye? Refah seviyemizin 15 yılda üç katına ulaşmasında ve gelirin daha adil paylaşılmasında kalkınma yaklaşımımızın payı çok büyüktür. ” ifadesini kullandı.

Erdoğan, 2002 yılında 236 milyar dolar olan milli geliri, 2016 yılında 863 milyar dolara çıkardıklarını, bu büyüme performansıyla son 10 yılda 8,3 milyon ilave istihdam oluşturduklarını dile getirdi.

2002 yılında yüzde 11,3 olan bütçe açığının milli gelire oranını 2017 yılında yüzde 1,5 seviyesine düşürdüklerini anımsatan Erdoğan, faiz giderlerinin milli gelire oranının 2002'de yüzde 14,4 iken, 2017 yılında bunun yüzde 1,8'e gerilediğini bildirdi.

Erdoğan, “Mesela faiz giderlerinin milli gelire oranı yüzde 14,4 olarak kalsaydı, 2003-2017 döneminde dört kattan daha fazla faiz ödeyecektik. 2002 yılında yüzde 72'ye ulaşan kamu borç stokunun milli gelire oranını 2016 yılında yüzde 28'e kadar düşürdük. Bu oranla Avrupa'nın en iyi durumda olan ülkeleri arasındayız. ” diye konuştu.

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?