UHİM’in “Avrupa’nın Suriyeli Mültecilerle İmtihanı” çalışması

İSTANBUL (AA) – Uluslararası Hak İhlalleri İzleme Merkezi’nin (UHİM), Suriyeli sığınmacıların Avrupa’ya göç sürecinde ve sonrasında maruz kaldıkları sorunları ele alan “Avrupa’nın Suriyeli Mültecilerle İmtihanı” çalışması açıklandı.

UHİM Yönetim Kurulu Üyesi Metin Kutlubay, merkezin Üsküdar’daki binasında düzenlediği basın toplantısında, Suriye’de iç savaşın başladığı 2011 yılından bu yana ülkede yaşayan milyonlarca insanın evini ve vatanını terk etmek zorunda kaldığını söyledi.

Sığınmacıların sayısının ülkedeki kaos ortamı derinleştikçe giderek arttığını ve büyük göç dalgaları oluşturduğunu belirten Kutlubay, sığınmacıların savaşın ilk yıllarında öncelikli olarak Türkiye, Ürdün, Irak ve Lübnan gibi komşu ülkelere yöneldiğini, bugün yaklaşık 3 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan Türkiye başta olmak üzere söz konusu ülkelerde 5 milyonun üzerinde Suriyeli sığınmacı bulunduğunu ifade etti.

Suriyeli sığınmacıların, 2015 yılından itibaren yeni bir rota olarak Avrupa ülkelerine sığınmayı denediğini aktaran Kutlubay, şöyle konuştu:

“Bu yöneliş sancılı bir süreci de beraberinde getirmiştir. Binlerce mültecinin yaşamına mal olan zorlu göç yolculuğu sırasında ve sonrasında Suriyeli mülteciler Avrupa’da pek çok sorunla karşı karşıya kalmışlardır. Avrupa’nın Suriyeli Mültecilerle İmtihanı başlıklı çalışmamız, Suriyeli mültecilerin Avrupa’ya göç sürecinde ve sonrasında maruz kaldıkları sorunları ele almaktadır. Çalışmamızda konuyla ilgili olarak başta Avrupa medyası olmak üzere ulusal ve uluslararası yayın organlarında yer alan haberlerden hareketle mültecilerin karşı karşıya kaldıkları sorunlar farklı başlıklar altında toplanmıştır.”

Kutlubay, yasa ve düzenlemeler konusunda Avrupa ülkelerinde Suriyeli sığınmacılarla ilgili uygulanmaya konan yasa ve düzenlemelerin oldukça katı şartlar içerdiğini, sığınmacıların Avrupa devletlerine kabulüne büyük oranda kısıtlama getirildiğini, kabul koşulları arasında etnik ve dini tercihlerin bir kriter olarak öne çıktığını vurguladı.

Örneğin, Almanya, Avusturya, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya’da sığınmacılarla ilgili uygulamalarda Hristiyan olma kriterinin belirleyici rol oynadığını aktaran Kutlubay, şöyle devam etti:

“Avrupalı siyasilerin Suriyeli mültecilerle ilgili demeçlerinde, küçümseyici ve hakaret ifade eden beyanlara sıklıkla rastlanmakta. Devlet yöneticileri ırkçılık ve İslam karşıtlığı içeren ifadeler kullanmaktan çekinmemektedirler. Avrupa ülkelerine sığınan Suriyeli mültecilerin mal varlıklarına önce insan kaçakçıları ve çeteler, sonra da bizzat Avrupa devletleri el koymaktadır. Bizzat Avrupalı sivil toplum kuruluşları ve resmi kurumlar tarafından yapılan çalışmalarla gerek güvenlik önlemleri gerekse sıhhi koşullar bakımından Avrupa’daki mülteci kamplarının pek çoğunun insan yaşamı için gerekli asgari şartları taşımadığı kanıtlanmıştır. Avrupa medyası Suriyeli mültecilerle ilgili yayınlarında, oldukça dışlayıcı ve negatif bir dil kullanmaktadır.”

Kutlubay, Avrupa ülkelerine sığınmacı olarak kabul edilen Suriyelilerin bulundukları ülkelerde can ve mal güvenliği açısından büyük bir tehdit altında olduğunu, Avrupa’da hemen her gün mülteci yurtlarının kundaklandığını, Suriyeli mültecileri hedef alan ırkçı ve islamofobik saldırılar gerçekleştirildiğine dikkati çekti.

İnsan kaçakçılığı, fuhuş ve organ mafyasının Avrupa’daki Suriyeli sığınmacılar açısından çok büyük bir sorun teşkil ettiğini aktaran Kutlubay, şunları kaydetti:

“Suriyeli sığınmacılar açık denizlerde ölüme terk edilmekte, sınırlarda gayri insani koşullarda bekletilmekte, basit gerekçelerle tutuklanmakta, kötü muamele ve işkenceye maruz kalmaktadır. Suriye’de devam eden iç savaşın bitirilmesiyle ilgili Avrupa merkezli olarak devam eden siyasi çözüm sürecinin geciktirilmesi, milyonlarca Suriyelinin yaşadığı sıkıntıların temelini oluşturmaktadır. Bu noktada, Avrupa devletleri çıkar odaklı siyasi yaklaşımı terk etmeli, iç savaş ve kaos ortamı ortadan kaldırılarak Suriyelilerin vatanlarına dönmesi sağlanmalıdır.”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?