TRT World Forum

İSTANBUL (AA) – Eski Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora, “ABD'nin yakın zamanda Kudüs'le ilgili aldığı karar, uluslararası hukukun çiğnenmesi anlamına geliyor. Sadece barışın ve güvenliğin tehlikeye atılması değil, buna ilaveten İsrail'in Musevilik kimliğiyle ilgili attığı bazı adımları Filistin'deki durumu daha da karmaşık hale getiriyor. ” dedi.

Eski Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora, Anadolu Ajansı'nın (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, “Parçalanmış Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek ” temasıyla Swiss Hotel The Bosphorus'ta düzenlenen TRT World Forum'un ikinci günü açılış oturumunda yaptığı kürsü konuşmasında, parçalanmış bir dünya düzeninin söz konusu olduğunu belirtti.

İnsanların günümüzde güven sorunu yaşadığını ve bu sorunun her geçen gün arttığını dile getiren Sinyora, güven kaybının ciddi bir kırılma noktası olduğuna işaret etti.

Sinyora, şöyle konuştu:

“Ulusal ve uluslararası kuruluşlara güvende zedelenme söz konusu, devletlere yönelik güven de aynı şekilde söz konusu. Hukuk merkezli dünya düzenine yönelik güvende de sorun yaşanıyor. Genel olarak kurumsal ve de siyasi kurumlara yönelik de güvensizlik söz konusu. Kutuplaşma artıyor ve popülizm de almış başını gidiyor. Buna ilaveten ülkeler arasındaki iş birliği daha az kesinlik taşıyor, daha çok zorlukla mücadele ediliyor. Ayrıca dünya düzeni gitgide artan şekilde kaotik bir hale dönüşmüş durumda. Güç ilişkileri daha az netlik taşıyor, evrensel değerler erozyona uğruyor ve hukukun üstünlüğü gözardı ediliyor, küçümseniyor. Artık dünya günümüzde yeni bir paradokslar bütünüyle karşı karşıya. Toplumlar daha da parçalanmış hale geliyor. Zorluklar gitgide artıyor, çok sayıda insan içe dönüyor. ”

Dünyada kural ve kanun bazlı bir düzenin kurulması gerektiğini vurgulayan Sinyora, dünyada küresel liderlik eksikliği yaşandığını söyledi.

Irak'ın ABD tarafından işgal edilmesi, Irak ordusunun çözülmesi ve sonrasında da Irak devletinin çözülmesinin beraberinde Ortadoğu'da ilave huzursuzluklar getirdiğini aktaran Sinyora, şöyle konuştu:

“Bunu takiben gelen şoklar durumu daha da ciddileştirdi. Özellikle de 'Arap Baharı' sonrasında bu daha da tırmanışa geçti. Daha fazla huzursuzluk, daha fazla sorun beraberinde geldi. Ve nihai olarak da ana dünya oyuncularının müdahale ettiğini görüyoruz. Özellikle Rusya'nın Suriye savaşındaki geri dönüşüne tanıklık ettik. Bir yandan da bölgesel oyuncular, özellikle İsrail ve İran, barış ve koordinasyon yerine şiddeti ve savaşı seçti. Bunu yaparken doğrudan ya da dolaylı müdahaleleriyle yaptılar. Bu da aslında duruma daha da fazla komplikasyon getirdi. Siyasi, ekonomik ve sosyal problemlere daha da fazla körükle gitmiş oldu. Bütün bu adaletsizlikler, baskı uygulamaları milyonlarca insanın üzerinde uygulandı. Bölgede yaşayan bu insanlar otoriter rejimlerden daha fazla marjinalleşmiş zamanlara geçiş yaptılar. ”

– “İsrail hala Filistinlilerin üzerinde insanlık dışı politikalarını sürdürüyor ”

Batı Şeria, Lübnan ve Filistin'de yaşananların bölgedeki istikrarsızlığı arttırdığını vurgulayan Sinyora, şunları söyledi:

“Ortadoğu'da istikrarsızlığın tırmanışa geçmesine sebep oluyor. Filistin sorunu hala çözülmediği için bu en tehlikeli kriz olarak günümüzde mevcudiyetini koruyor. Bu durum Ortadoğu'nun başka birçok probleminin de kilitlenmesine sebep oluyor. İsrail rejimi hala Filistinlilerin üzerinde insanlık dışı politikalarını sürdürüyor. Onları yaşadıkları şehirlerden çıkarmaya çalışıyor. Ama daha da komplike haline getiren bir şey var, o da şu; son dönemde ilave, başka majör müdahaleler yapıldı. Mesela ABD'nin yakın zamanda Kudüs'le ilgili aldığı karar, uluslararası hukukun çiğnenmesi anlamına geliyor. Sadece barışın ve güvenliğin tehlikeye atılması değil, buna ilaveten İsrail'in Musevilik kimliğiyle ilgili attığı bazı adımları Filistin'deki durumu daha da karmaşık hale getiriyor. ”

Sinyora, bölgenin onlarca yıldır birçok Arap devletinin çöküşüne tanıklık ettiğini anlatırken, sosyo-ekonomik ve siyasi problemlerle yeterince başarılı şekilde başa çıkılamadığını ve uzun zamandır bu problemlerin devam etmesi, başkalarının bu bölgeye karışması, özellikle de son 40 yıldır İran'ın müdahalelerinin ateşi körüklediğine dikkati çekti.

– “Arap liderler fırsatı krize dönüştürdü ”

İran'ın bölgede yaptığı müdahalelerle mezhep ayrımcılığını ön plana çıkardığını ifade eden Sinyora, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Irak'ta, Suriye'de, Libya'da, Yemen'de ve kısmen de Lübnan'da bu yaşandı. Bütün bu gelişmeleri düşündüğümüzde bir yandan da Arap dünyasında gitgide daha da fazla etkisini arttırdı. Bölgenin kaderi belirlenirken, bütün bu müdahalelerin de etkisi oldu. Diğer bölgesel güçler, İran ve İsrail daha da fazla rollerini arttırdılar ve bölgede daha da fazla istikrarsızlığın yaşanmasına yol açtılar. Bir yandan da Arap hükümetleri ve Arap liderleri büyük ölçüde kötü yönetimden birebir mes'uller. Farklı din, farklı mezhepleri bir arada yönetme konusunda başarısız oldular. Çeşitliliğin bir fırsat olarak görülmesi gerekirdi. Bunu bir fırsat olarak görmek yerine tam tersine patlayan bir krize dönüştürdüler. ”

Sinyora, “Arap bölgesindeki istikrarsızlık ve bunun beraberinde olumsuz etkiler, majör değişimlerin yaşanmasına sebep oluyor dünya politikasında ve dünya ekonomisinde. Bütün bunlar gerçek anlamda acı veren ekonomik etkisini de beraberinde getiriyor bölge ülkelerinde. Örneğin, İran'da, örneğin Türkiye'de. Bu güç oyuncuları finansal olarak kanama geçiriyorlar. Öte yandan baktığımızda bazı Arap ülkelerinin bölgesel ve küresel güçler tarafından alet edildiğini, savaş meydanlarına dönüştürüldüğünü, aktif iş birliği yerine tamamen çatışma, savaş ve kriz bölgesine dönüştüğünü görüyoruz. Bunun da bölgemizde çok ciddi etkileri var. ” değerlendirmesinde bulundu.

Siniora, Araplar arasında uzlaşı sağlanması gerektiğini kaydetti.

– “Tarafların burayı (Suriye) artık bir savaş meydanı olarak görmemesi gerekiyor ”

Suriye'deki iç savaşa ve bölgedeki güçlerin varlığına ilişkin de konuşan Siniora, şunları kaydetti:

“Suriye'de sürdürülebilir çözümün hayata geçirilmesi öncelikli olarak kök nedenlerine inilerek yapılabilir. Burada muhakkak bunun çözümünün bulunması gerekiyor. Barışı, istikrarı temel alan, çeşitliliğe saygıyla yaklaşan bir zeminin oluşturulması gerekiyor ve baskı dalgalarına bir son verilmesi gerekiyor. Çünkü bu durum onlarca yıldır bölgenin durumunu daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramadı. Herkes için uygun olan bir siyasi çözüm sayesinde sürdürülebilir şekilde Suriye'nin yeniden inşa edilmesinin kapısı aralanacaktır ve böylece dünyanın birçok şeytanını, kötü amaçlı gücünü buraya çeken bu kötülüklere son verilmesi gerekir. Tarafların burayı artık bir savaş meydanı olarak görmemesi gerekiyor. Artık zamanı geldi, gerçek çıkarlara ve kazanımlara bakmak gerekiyor. Barışçıl şekilde durumun çözüme kavuşturulması, bunun sonsuza kadar devam etmesinin sağlanması gerekiyor. Aynı durum Yemen ve Libya için de geçerdi. Birliğin, istikrarın tesis edilmesi gerekiyor. ”

Sinyora, kabul edilebilir siyasi çözümlerin hayata geçirilmesi, sonrasında da dış mihrakların bölgedeki müdahalelerine son vermesi gerektiğini sözlerine ekledi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?