Toplumun Temel Direği: Aile – “Kültürel değerlerin korunup gelecek nesillere aktarılması ailelerle sağlanıyor”

İSTANBUL (AA) – ELİF KÜÇÜK – Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu, Türkiye'de ve dünyada yapılan araştırmalara bakıldığında, aile bağları kuvvetli olan ülkelerin sosyal yapılarının da güçlü olduğunun görüldüğünü belirterek, “Kültürel değerlerin korunup gelecek nesillere aktarılması daha çok ailelerle sağlanıyor. ” dedi.

Gümrükçüoğlu, aile kavramının Türk toplumundaki yerine ve KADEM'in bu kavrama verdiği öneme ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanların sosyal hayatta birliktelik kurdukları ilk grubun aile olduğunu söyledi.

Aile çatısı altında bir kimlik kazanıldığını ve kültürel değerlerin benimsendiğini, Türkiye'de ve dünyada yapılan araştırmalara bakıldığında, aile bağları kuvvetli olan ülkelerin sosyal yapılarının da güçlü olduğunun görüldüğünü belirten Gümrükçüoğlu, “Kültürel değerlerin korunup gelecek nesillere aktarılması daha çok ailelerle sağlanıyor. Çünkü aileler ve bilhassa kadınlar, öncelikle ana dilimiz olmak üzere kültürümüzün korunup aktarılmasında etkin rol oyar. Aile çatımızın bu korunaklı yapısı kültürel bütünlüğümüzü bozacak etkilerin de dışarıda kalmasını sağlıyor. ” diye konuştu.

KADEM olarak, kültürün ailede mayalandığının farkında olduklarını aktaran Gümrükçüoğlu, “Bu sebeple çalışmalarımızın odağında ailenin kuvvetlendirilmesi yer alıyor. Söylemlerimizde sağlam bir ailenin kişisel mutluluk kadar toplumsal huzurun da teminatı olduğunu vurguluyoruz. Bu anlamda kadın ve erkeği aileyi ayakta tutan 'iki insan' olarak kabul ediyoruz. Sevgi ve merhametin kaynağı olan aile hayatının toplumumuzun temel dinamiği olduğuna inanıyoruz. ” değerlendirmesinde bulundu.

  • “Aile, en kadim insan ilişkilerini barındıran yapı “

Geleneksel dönemden farklı olarak, insanların bugün bireyselleşerek daha mutlu olacaklarına inandıklarını ve modern dönemde rüşdünü ispat etme ölçüsünün, genellikle aile bağlarından azade olmakla ifade edildiğini dile getiren Gümrükçüoğlu ancak bu bakış açısının insana mutluluk ve huzur getirmediğinin anlaşıldığını söyledi.

Gümrükçüoğlu, bu noktada yapılması gerekenin, bu anlayışın insanların anlam ve değer dünyalarına göre yeniden şekillenmesini sağlamak olduğunu belirterek, yenilenmenin ise topyekun bir farkındalık ile mümkün olacağını ifade etti.

Siyasi otoriteden akademiye, sivil toplum kuruluşlarından medya kanallarına kadar söz sahibi olanların, ailenin varlığını korumanın kişisel ve toplumsal değerleri korumak olduğunu her fırsatta vurgulaması gerektiğini kaydeden Gümrükçüoğlu, “Bu anlamda eğitim kurumlarına da çok iş düşüyor. Çocukların ve gençlerin yetişme sürecinde kimlerle ne düzeyde etkileşim kurduklarının ve hangi kaynaklardan beslendiklerinin de takip edilmesi, kişilik gelişimleri açısından çok önemli. ” diye konuştu.

Gümrükçüoğlu, ailenin, en kadim insan ilişkilerini barındıran yapı olduğunun altını çizerek, şöyle konuştu:

“Bununla birlikte farklı kuşaklarda değişik aile yapıları da göze çarpıyor. Örneğin tek ebeveynli aileler çoğalıyor ve çocuklar anne ya da babasından uzakta bir hayat sürüyor. Mesleki hayatın yoğunluğundan kaynaklanan geç evlilikler ve çocuk sahibi olmanın ertelenmesinden dolayı nüfusun yaşlanma eğiliminde olduğu da bir gerçek. Bu anlamda insanların ailelerinde huzur ve mutlulukla yaşamaya devam edebilmesi için bizim de dernek olarak önemsediğimiz iş-aile dengesinin sağlanması adına doğru politikalar geliştirilmesinin çok yerinde olacağını düşünüyoruz.

Bu noktada KADEM'in temelde aileyi kuvvetlendirme hedefiyle hareket ettiğini söylemek gerekiyor. Eğitim ve mesleki anlamda desteklenen kadınların oluşturduğu ailelerin daha sağlam temeller üzerinde duracağına inanıyoruz. Bu sebeple, bu alanda eğitim, seminer ve farkındalık çalışmaları yürütüyoruz. Aynı zamanda kadınların yaşadığı ayrımcılık ve benzeri haksızlıklara dikkat çekmek adına bazı hukuki davalara müdahil oluyoruz. Uluslararası sempozyum ve zirvelerle akademik literatür oluşturuyor, uygulamaya dayalı projelerde kadınlara çeşitli eğitimler verip onları iş hayatında birer girişimci olarak da destekliyoruz. ”

  • “Medya aracılığıyla bireyselleşmenin özendirilmesi aile içi ilişkileri etkiliyor”

Gümrükçüoğlu, modern düşünce ile hayatlara nüfuz eden dönüşümlerin genellikle bireyselleşmeyi ön plana çıkardığını, vefa, sadakat gibi hasletleri gölgede bıraktığını söyledi.

İnsanların duygu ve düşüncelerini biçimlendiren eğitim ve medya kanallarının hangi hayat tarzını öne çıkardığına dikkat etmek gerektiğini belirten Gümrükçüoğlu, “Özellikle gençler, internet aracılığıyla kültürlerine uzak figürlerle ayniyet kurup kendi kimliklerine yabancılaşıyor. Bu yabancılaşma zamanla aileden de uzaklaşmaya sebep oluyor. Herkes bir dokunuşla yöneldiği sanal dünyada istediği her içeriğe kolayca ulaşıyor. Bu sebeple ailece yapılan etkinlikler azalıyor ve birliktelik duygusu zayıflıyor. Daha da önemlisi takip edilen içerik ve oyunlar, çocuklar ve gençler için son derece tehlikeli olabiliyor. ” ifadesini kullandı.

Medya aracılığıyla bireyselleşmenin özendirilmesinin aile içi ilişkileri de etkilediğini ve eşlerin sorumluluk duygularını zayıflattığını anlatan Gümrükçüoğlu, özgürlük söylemiyle, yalnızken daha başarılı ve mutlu olacağına inananların aileden uzaklaşmayı tercih ettiğini aktardı. Gümrükçüoğlu, belli bir süre sonra ailenin güvenli ortamından mahrum olan kişilerin hayata karşı daha savunmasız bir durumda kaldığını da sözlerine ekledi.

  • “Anne şefkatinden uzak kalan çocuklar uyum problemleri yaşıyor “

Gümrükçüoğlu, modern hayat şartlarına bağlı değişen anlayışları tamamen tehdit olarak algılamak yerine, bu şartların nasıl fırsata dönüştürüleceği konusunda da kafa yormak gerektiğini dile getirerek, şöyle devam etti:

“Örneğin aile içi ilişkilerin nispeten daha esnek bir biçim kazanmasıyla babaların çocuklarıyla geçirecekleri zaman dilimi artıyor. Bu durum çocukların özgüvenini besliyor ve sosyal becerilerini artırıyor. Ayrıca cesaret ve dürüstlük gibi sağlam irade gerektiren karakteristik özelliklerin gelişiminde babaların rol model oluşturması gözardı edilemeyecek bir durumdur. Nitekim örnek baba modelinden mahrum yetişmiş çocukların bir yanı hep eksik kalıyor, benzer şekilde anne şefkatinden uzak kalan çocuklar da sevgisiz büyümekten kaynaklanan uyum problemleri yaşıyor. Ancak kadın ve erkeğin birbirini tamamlayan 'iki insan' olarak kurdukları sağlıklı ailelerde huzurlu bir hayat mümkün olabilir.

Modern dünyada çocukların ve gençlerin hedefledikleri mesleklerde eğitim alabilecekleri alanlar genişledi. Hatta öğretim sürecinin yanı sıra çeşitli hobiler edinip yeteneklerini keşfederken sosyalleşebilecekleri imkanlar da çoğaldı. Bugün küçük yerleşim birimlerinde dahi anaokulları mevcut. Bütün bu gelişmelerin aile içi ilişkilerin sağlıklı oluşmasında önemli katkıları olduğunu düşünüyorum. ”

  • “Kadınlar tarihin tüm evrelerinde üretimin içinde olmuşlardır “

Saliha Okur Gümrükçüoğlu, kadınların gerek ailede gerek sosyal hayatın içinde yer alırken pek çok alanda aynı anda mücadele vermek durumunda kaldıklarına değinerek, bulundukları her alanda çoklu roller üstlenmelerine rağmen emeklerinin yeterince takdir edilmediğine, hatta kimi zaman yok sayıldığına şahit olunduğunu kaydetti.

Kadınların genellikle bir tercihte bulunmak zorunda kaldığını işaret eden Gümrükçüoğlu, şöyle konuştu:

“Evde olmayı tercih edenler mesleğini icra edemedikleri, çalışan kadınlar ise evlerine ve ailelerine yeterince zaman ayıramadıkları için sürekli bir kaygı hali yaşıyorlar. Her iki alanda da dengeli bir şekilde var olmak isteyenlerin, modern dünyanın ağır şartlarında bunu başarabilmeleri için desteğe ihtiyaç duydukları kesin.

Çünkü kadının çalışması şimdiki zamana özgü bir durum değil. Kadınlar tarihin tüm evrelerinde üretimin ve iktisadi hayatın içinde olmuşlardır. Bugün aile bağlarını kuvvetlendirmek ve yakın çevremizle iyi ilişkiler kurmak, aileye bu desteği sağlama noktasında önemli bir destek sunacaktır. Toplum olarak kültürel ve manevi değerlerimizi yok saymadan, değişen şartlara uyum sağlamak için yeni bir bakış açısına ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. ”

  • “Aileyi ve toplumu ayakta tutacak denge cinsiyet adaletiyle sağlanabilir “

Gümrükçüoğlu, Türkiye'de aile yapısının korunması ve güçlendirilmesi adına yapılan demografik çalışmaların dikkati çektiğini belirterek, “Toplum yapısını düzenlemek ve nüfus artış hızını yeniden canlandırmak için evlilik ve çocuk sahibi olmak teşvik ediliyor ve sosyal politikalarla destekleniyor. Evlenecek çiftlere eğitimler veriliyor ve evlilik esnasında yaşanan problemler için aile danışmanlığı sunuluyor. Çocuk sahibi olan kadınların çalışma saatleri yeniden düzenlenerek, doğum ve süt izinleri ile birlikte iş-aile dengesi sağlanmaya çalışılıyor. Yeni çocuk sahibi olan aileler, torununa bakan anneanneler, aile büyükleri ve engelli yakınlarına evde bakım veren kişiler için ayrılan ödenekleri sosyal destekler arasında saymak mümkündür. ” ifadesini kullandı.

Derneğin, halkın bu hizmetlere nasıl ulaşacağı hakkında “Devletimizin Kadına ve Aileye Verdiği Desteklerden Haberiniz Var mı? ” başlıklı bülten hazırladığı bilgisini veren Gümrükçüoğlu, seminerlerle de bu bilgileri aktardığını ve sorulara cevap verdiğini belirtti.

Gümrükçüoğlu, derneğin kadınların sosyal hayatta karşılaştıkları ayrımcılık ve haksız uygulamaların önüne geçmek ve eşit fırsatlara erişimlerini kolaylaştırmak adına farkındalık çalışmaları yürüttüğünü ve kamuoyu oluşturduğunu anlatarak, “Çünkü öncelikle aileyi ve dolayısıyla toplumu ayakta tutacak dengenin kadını ve erkeği dengeli bir rol paylaşımıyla konumlandıran cinsiyet adaleti ile sağlanabileceğine inanıyoruz. ” dedi.

  • “Aile, kadının ve erkeğin sağlıklı nesiller yetiştirmelerine imkan sağlar “

KADEM Başkanı Gümrükçüoğlu, Kasım 2018'de “Ailenin güçlendirilmesi ” temasıyla Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığıyla ortaklaşa düzenledikleri “3. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi “nin içeriğine ve burada ulaşmak istedikleri hedefe yönelik, şunları anlattı:

“Aile, kadının ve erkeğin hem birbirlerini tamamlamalarına hem de sağlıklı nesiller yetiştirmelerine imkan sağlayan ortamdır. Biz cinsiyet adaletinin sağlanmasına katkıda bulunmayı hedefleyen bir STK olarak toplumsal anlamda denge ve huzura kavuşmanın sadece kadına özgü meselelere odaklanmanın ötesinde bir yaklaşım geliştirmek gerektirdiğine inanıyoruz. Kadınların yaşadıkları her dezavantajlı durumun aynı toplumun bir parçası olan erkekleri de ilgilendirdiğini ve bunların öncelikle ailede çözüme kavuşturulması gerektiğine işaret ediyoruz. ”

Zirvenin, daha önce yapılmış kadın çalışmalarından farklı olarak, kadını ve erkeği aile bağlamı içinde değerlendiren yaklaşımla, sorunların çözümüne dair bütüncül öneriler sunma hedefiyle yola çıktığını ve olumlu tepkiler aldığını anlatan Gümrükçüoğlu, zirvede, “Medyanın Aile Dinamikleri Üzerindeki Etkisi “, “Daha İyi Bir İş ve Aile Dengesine Doğru “, “Aile Birliğini Bozan Bir Tehdit Olarak Aile İçi Şiddet ve İstismar “, “Çatışmaların ve Yoksulluğun Aile Üzerindeki Etkisi ” başlıklarıyla tebliğler sunulduğunu, Türkiye'de ve dünyada ailenin toplumsal rolünün öne çıkarıldığını kaydetti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?