“Son Hafız-ı Kütüp İsmail Saib Sencer” paneli düzenlendi

İSTANBUL (AA) – Günümüzde Beyazıt Devlet Kütüphanesi olarak hizmet veren "Kütüphane-i Umumi Osmani"de, kütüphaneci ve idareci olarak 43 yıl görev yapan ve sıra dışı hafızası ile tanınan İsmail Saib Sencer, vefatının 81. yılında düzenlenen panelle anıldı.

Beyazıt Devlet Kütüphanesinde, Esenler Belediyesinin desteğiyle düzenlenen "Son Hafız-ı Kütüp İsmail Saib Sencer" başlıklı panelin yönetimini, gazeteci yazar Beşir Ayvazoğlu üstlendi.

Yeni tip koronavirüs salgını sebebiyle katılımcılara kapalı gerçekleştirilen ve 24 Mart'ta YouTube'da yayınlanacak programda, Şaban Özdemir, Mustafa Koç, Müslüm Yılmaz ve Esma Saeb Afandi konuşmacı olarak yer aldı.

– "Bu kütüphanenin kedili kütüphane diye anılmasına sebep olan onun kedileridir"

Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin en eski müdürlerinden biri olan İsmail Saib Sencer'in vefatının üzerinden 81 yıl geçtiğini aktaran Ayvazoğlu, "İsmail Saib Efendi, bu mekanı yıllarca kullanmış bir bibliyografi alimi. İslam ilimleri konusunda dünya çapında bir uzman. Kendini bu kütüphaneye kapatarak vefatına kadar bu kütüphanede kedileriyle birlikte yaşamış. Bu kütüphanenin kedili kütüphane diye anılmasına sebep olan da onun kedileridir." dedi.

Ayvazoğlu, İsmail Saib Efendi'nin birçok kişiye hizmet verdiğini söyleyerek, şunları kaydetti:

"İnanılmaz derecede büyük bir hafızaya sahip, neredeyse hayatı boyunca öğrendiği hiçbir şeyi unutmayan bir medreseli. İsmail Saib Efendi sadece medreselerde Arapça ve Arap edebiyatı dersleri vermekle kalmamış, aynı zamanda bir bibliyofil olduğu için ,ciddi manada kütüphane hizmeti verebilmek için, tıp fakültesine ve hukuk fakültesine talebe olarak devam etmiş bir ilim adamıdır. Hafızası sadece Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ni değil, İstanbul'daki bütün kütüphaneleri kuşatan bir hafızaydı. Herhangi bir araştırmacının aradığı bir kitabı numarasını söyleyerek, 'falanca kütüphanenin falanca rafında, şu numarayla kayıtlı kitabın şu sayfasında aradığınız malumat vardır' diyecek kadar mesleğine vakıf bir insandı."

İsmail Saib Efendi'nin Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nin ikinci müdürü olduğunu belirten Ayvazoğlu, "Ondan önce Hoca Tahsin Efendi vardı. Onun vefatı üzerine bu göreve gelmiş ve hayatının sonuna kadar ilme, ilim adamlarına hizmet etmiş. Hizmet etmeyi, yazmaya tercih etmiş bir ilim adamıdır. Bazı ilim adamları sürekli yazarlar, bazıları da ilimleriyle sürekli birilerini beslerler. Aslında onun yardım ettiği, onun yardımıyla yazılmış çok sayıda eser vardır." değerlendirmesinde bulundu.

– "Bilgi pınarının başını tutmuş ve gelen herkese bir parça ikram etmiş bir şahsiyet"

Yazar ve araştırmacı Şaban Özdemir de İsmail Saib Efendi'nin alim olduğu kadar arif de olduğunu vurgulayarak, "Bilgi pınarının başını tutmuş ve gelen herkese bir parça ikram etmiş bir şahsiyet olarak karşımıza çıkıyor İsmail Saib Efendi. O hiçbir zaman dil, din, ırk, mezhep hiçbir şey gözetmeden, kendisinden kim ne talep ediyorsa cömert bir şekilde bildiğini esirgemeden paylaşmış." ifadelerini kullandı.

Daha önce İsmail Saib Efendi hakkında gözden kaçan iki mülakatı değerlendireceğini söyleyen Özdemir, şunları aktardı:

"Bu mülakatlardan birisi Selahattin Güngör'e ait. Bu mülakatları niçin önemsiyorum, çünkü hazırlıksız verilen cevaplar hep samimi ve yalansızdır. Selahattin Güngör'ün Yeni Hayat dergisindeki mülakat, 15 Ağustos 1936 tarihlidir. Selahattin Güngör'ün mülakatından iki ay sonra devrin önemli mülakatçılarından Feridun Kandemir de Cumhuriyet Gazetesi'nin 5 Ekim 1936 tarihli nüshasında 'Kitap Okumuyoruz' başlıklı bir röportaj yayınladı. Bu röportajın bir yerinde İsmail Saib'le karşılaşıyoruz."

– "İsmail Saib, anlatılırken ne yazık ki karşımıza çok belge çıkmadığını görüyoruz"

Panelde, İsmail Saib Efendi'nin kardeşinin torunu Esma Saeb Afandi de konuştu. Esma Saeb Afandi dedesinin İsmail Saib Efendi'nin adını unutturmamak için uğraşlar verdiğini anlattı.

Yayıncı Mustafa Koç, insani cephesi çok galip olan şahsiyetlerde hayvan muhabbetinin had safhaya yükseldiğini ifade ederek, "Herhalde İsmail Saib'in diğerkamlığı, rızkını birkaç gün içerisinde diğer insanlara ikramı, aynı zamanda ilmi için de mevzu bahis. Ondan bahseden metinler onun feyzi der, onun ilmi der. O hafız-ı kütüptü bütün kaynaklarda." değerlendirmesini yaptı.

Araştırmacı Müslüm Yılmaz ise İsmail Saib Efendi'nin babasının görevi nedeniyle önce Erzurum'da kaldığını daha sonra da İstanbul'a geldiği bilgisini vererek, şunları kaydetti:

"Üniversitede Arap edebiyatı alanında müderrislik vazifesi yaparken 1933'te müteşerri tavrından dolayı değil, üniversitenin yaptığı ahlaki olmayan davranışlarından dolayı sessizce bir notu masaya bırakıp, kendini buraya bu kütüphaneye çekiyor. İsmail Saib Sencer'den bahsederken herkes hemen hemen aynı şeyleri söylüyor. Ama dönemin pek çok uleması onun o kadar büyük bir mütebahhir bir kişiliğe sahip olduğunu söylüyor ki hem Türkiye'deki hem yurt dışındaki sosyal bilimlerle Arap edebiyatıyla çalışan herkesin kapısına geldiğinden bahsediyorlar. Böyle bir İsmail Saib, anlatılırken ne yazık ki karşımıza çok belge çıkmadığını görüyoruz."

Panelin tamamı, 24 Mart'ta YouTube'daki Şehir Ekranı hesabından yayınlanacak.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?