“Sevgi Yolu Kampanyası”

İSTANBUL (AA) – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, “Ülkemiz son 35 yılda, 40 bin insanını teröre kurban verdi. Nice ailenin ocağına ateş düştü. Nice yetim ve dul geride kaldı. Ne yaparsak yapalım, onların sevdiklerini geri getiremeyiz. Fakat acılarını belki biraz dindirebiliriz, çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlayabiliriz.” dedi.

Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) tarafından düzenlenen Sevgi Yolu Kampanyası’na destek için düzenlenen etkinlikte konuşan Erdoğan, kampanyanın, duyarlı vatandaşların desteğiyle, katlanarak büyüyeceğine gönülden inandığını söyledi.

Dünyanın sevgi kıtlığı yaşadığı bir çağda, Sevgi Yolu Kampanyası’nın insanın içini ısıttığını belirten Erdoğan, terör gibi karanlık düşünceler dünya başkentlerini hedef alırken, yapılabilecek en güzel şeyin sevgi yolunda buluşmak olduğunu dile getirdi.

“Türkiye zaten bu yolun kavşak noktasıdır. Sevginin büyük ismi Mevlana’nın öğretisi, ülkemizin kılcal damarlarına kadar nüfuz etmiştir. Şimdi bütün mesele, onu dolaşıma sokmak, hayatımıza gerçek anlamda hakim kılmaktır” diyen Emine Erdoğan, kainatın mayasının sevgi olduğunu, sevgi nereye girerse, oraya hayat verdiğini fakat sevmenin, aynı zamanda sorumluluk ve fedakarlık gerektirdiğini vurguladı.

Aslolanın onu sözden kalbe indirebilmek olduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu konuda, tasavvuf büyüklerinden rivayet edilen güzel bir hikaye var. Sizlerle onu paylaşmak istiyorum. Bir ermişe sormuşlar, ‘Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşatanlar arasında ne fark var?’ diye. ‘Bakın göstereyim’ demiş. Bir sofra hazırlamış ve önce, sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları davet etmiş. Herkes gelip oturmuş. Davetlilere sıcak çorba ile birlikte, sapı bir metreyi bulan uzun derviş kaşıkları verilmiş.

Ermiş, ‘Kaşıkların ucundan tutup öyle içeceksiniz’ diye şart koşmuş. Kaşıklar uzun geldiği için, misafirler döküp saçmaktan çorbayı içememiş ve sofradan aç kalkmışlar. Sonra ermiş, sevginin anlamını gerçekten bilenleri davet etmiş. Bu sefer, yüzleri aydınlık, bakışları sevgi dolu insanlar gelip, sofraya oturmuş. Uzun saplı kaşıkları çorbaya daldırıp, karşılarında oturan kardeşlerine uzatarak çorbaları afiyetle bitirmişler. Böylece, her biri diğerini doyurmuş ve şükürle sofradan kalkmış. Kıssadan hisse, kim ki sofrasında yalnız kendini doyurmayı düşünürse aç kalır. Kim ki kardeşini düşünür, onu doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulur. Hakikat aleminde, alan değil, veren daima kazançtadır.”

Dünyaya herkesin farklı özelliklerle geldiğini, Allah’ın kimine güzelliği, kimine malı, kimine evladı, kimine gücü, kimine de merhameti daha çok verdiğini aktaran Erdoğan, “Allah bizlerden, onların şükrünü bekliyor. Şükrün bir yolu da elimizde olanı paylaşmaktır. Başkasının acısına ortak olmaktır. İnsanlığın yaralarına pansuman yapabilmektir. Emin olun, elimizdekini paylaştıkça Allah onun bereketini artırıyor.

Bildiğiniz üzere Türkiye, gayri safi milli hasılaya göre dünyanın en cömert ülkesi. Dünyanın tüm mağdur ve mazlum coğrafyalarına el uzatıyoruz. Peki bu kadar çok verirken dünden daha mı fakiriz? Hayır. Aksine daha zengin bir ülkeyiz. Çünkü, tüm bunları dünyanın en zengin ülkesi olduğumuz için değil, insani sorumluluğumuz için yaptık. Allah da ülkemizin yolunu açtı.” diye konuştu.

IMF’ye olan borcun kapatıldığını, dünyanın sayılı ekonomileri arasına girildiğini anımsatan Emine Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bereket dediğimiz şey tam da bu değil mi?

Üstelik son 5 yıldır 3 milyona yakın Iraklı ve Suriyeli kardeşimizi ülkemizde misafir ediyoruz. Batılı ülkeler, birkaç bin mülteci almak için nice siyasi pazarlık yapıyor. Oysa biz, devletimiz, sivil toplum kuruluşlarımız ve milletimizle hiç düşünmeden, kar zarar hesabı yapmadan gönüllerimizi açıyoruz. Ülkemizde doğan 150 bin Suriyeli çocuğa vatan oluyoruz. Ne yazık ki gerek ülkemizde gerekse dünyada terör, öncelikli gündem maddesi. Her gün nice canlar yanıyor. Ülkemiz son 35 yılda, 40 bin insanını teröre kurban verdi. Nice ailenin ocağına ateş düştü. Nice yetim ve dul geride kaldı. Ne yaparsak yapalım, onların sevdiklerini geri getiremeyiz. Fakat acılarını belki biraz dindirebiliriz, çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlayabiliriz. İşte şimdi onlar için seferber olma zamanı. Sevgiyi, eyleme dökme zamanı. Devletimiz terörle mücadele adına gereken her şeyi yapıyor. İnşallah artık yolun sonuna geldik. Terör kendi karanlığında yok olmaya mahkumdur.”

Vatandaşlar olarak terörün acılarını sarıp, evlatları geleceğe hazırlamakla mükellef olunduğunu dile getiren Erdoğan, şehitlerin emanetlerine karşı en büyük sorumluluğun, onların yüküne omuz vermek olduğunu kaydetti.

Emine Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:

“TİKAD Sevgi Yolu Kampanyası, Doğu ve Güneydoğu illerimiz başta olmak üzere, terörden zarar gören illerimizdeki aileler için samimi bir eylem planıdır. Gerek ailelerimizin acil ihtiyaçlarını karşılamak, gerekse eğitim yuvaları açmak için bir sevgi hareketidir. Yüreklerimizdeki sevgiyi diriltmenin tek yolu başkalarına yardım etmektir. Çünkü sevginin tartısı fedakarlıktır.

Unutmayalım, bir mum diğer mumu tutuşturmakla ışığından bir şey kaybetmez. Burada oluşturduğumuz birlik ve beraberlik, terör mağduru kadınlarımızı, çocuklarımızı daha güçlü kılacağı gibi teröre karşı da bir duruş olacaktır. Mayasında birlikte yaşama tecrübesi ve kardeşlik olan bir coğrafyada terör asla hedefine ulaşamaz.”

Kampanyaya ilk bağışçı olarak Emine Erdoğan 100 bin lira, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun eşi Sare Davutoğlu da 75 bin lira bağış yaptı.

Erdoğan, kampanyaya destek verenlere plaket de takdim etti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?