Ruanda yarın sandık başına gidecek

KİGALİ (AA) – ALAATTİN DOGRU – Ruanda’da seçmenler ülkeyi 7 yıl boyunca yönetecek devlet başkanını belirlemek için yarın sandık başına gidecek.

Oy verme işleminin 07.00-15.00 saatleri arasında yapılacak ülkede, 6,8 milyon seçmen bulunuyor.

Seçimde Devlet Başkanı Paul Kagame, muhalefetten Demokratik Yeşiller Partisi (VDP) Başkanı Frank Habineza ile 1994 soykırımından sonra ülkeden ayrılarak Fransa’ya giden ve şubatta geri dönen bağımsız aday Philippe Mpayimana aday oldu.

Kagame favori aday olarak gösterilse de rakiplerinin elinde de güçlü kartlar bulunduğu belirtiliyor. Rakipleri Kagame’yi uzun süredir devleti yönetmesine rağmen ekonomide kayda değer bir gelişme sağlamadığı için eleştiriyor.

Başkent Kigali’de düzenlediği bir mitingde konuşan Habineza, Kagame’nin yönetimde kaldığı sürede ülkede yeterli kalkınmayı gerçekleştirememesine rağmen yönetime tekrar gelmesini onun baskıcı bir rejimle ülkeyi yönettiğinin göstergesi olarak değerlendirdi.

Habineza ayrıca iktidar partisi Ruanda Vatansever Cephesinin (RPF) kurucularından Charles Kabanda’nın siyasi baskıdan dolayı muhalefet tarafına geçmek zorunda kaldığını belirtti.

Öte yandan başkanlık yarışında Kagame’yi geride bırakabilecek bir isim olarak öne çıkan eski gazeteci Mpayimana’nın arkasındaki Fransa desteğinin seçimlerde ona avantaj sağlayacağına inanılıyor.

Zira benzer bir tablo geçen nisan ayında Gambiya’da düzenlenen devlet başkanı seçiminde de yaşanmıştı. Yahya Jammeh, favori olarak gösterilmesine rağmen uzun süre İngiltere’de kalan ve İngiltere’nin desteğini alan rakibi Adama Barrow’a karşı kaybetmişti.

– Kagame halk desteğine güveniyor

Bazı siyasi gözlemcilere göre ise seçimde bir sürpriz yaşanmayacak çünkü Kagame’nin 2015’te üçüncü kez devlet başkanlığına aday olmasını sağlayan referandumda yüzde 98 “evet” oyuyla büyük bir zafer elde etmesi onun tekrar başkan seçileceğini gösteriyor.

Referandumu devlet başkanlığı seçimlerinin “provası” olarak gören Kagame, kendisine yönelik halk desteğinin devam ettiğini düşünüyor.

Kagame’nin ülkede soykırıma son vererek ulusal birliği sağlaması, seçimdeki en önemli avantajlarından biri olarak görülüyor.

– Ruanda soykırımı

Brüksel Konferansı ile 1890’lı yıllarda Alman, Birinci Dünya Savaşı’nda ise Belçika sömürgesi olan Ruanda, Belçika sömürge idaresinin Tutsilerden ayrıcalıklı yönetici bir sınıf yaratma siyaseti, Ruanda’da sömürgecilik sonrasında kanlı çatışmalara zemin hazırlamıştı.

Hutu, Tutsi ve azınlık Pigmeler arasında keskin etnik ayrımların yapılması toplumda karışıklıklara neden olmuştu.

Tutsilere ayrıcalıklı davranılması, daha “zeki” oldukları gerekçesiyle eğitim bursları sağlanması ve meslek eğitimleri verilmesi Tutsileri toplumun sözcüsü ve lideri haline getirirken, diğer toplulukları toplumsal hayatın ve ekonomik faaliyetlerin dışına itmişti.

Diğer gruplardan sayısal üstünlüğe sahip Hutular ve azınlıktaki Pigmeler yaşananlara itiraz edince ülkedeki kanlı soykırımın fitili ateşlenmiş oldu.

Ülkedeki katliamlar 6 Nisan 1994’te radyoda yapılan anonslarla başlamıştı. O gün, Hutu olan devlet başkanının uçağı düşürülmüş, ülkede yaşanan kaostan faydalanan Hutular, Tutsileri öldürmeye başlamıştı. Birleşmiş Milletlere (BM) ait barış gücü askerlerinin öldürülmesi üzerine BM bölgeden askerlerini geri çekmişti. Bunun üzerine katliam daha da şiddetlenmiş Hutu milisleri, Tutsileri katletmişti.

Ruanda’da nisandan temmuza kadar 100 gün süren katliamda çoğunluğu Tutsilerden oluşan 800 bin kişi öldürülmüştü. İnsanların palalarla parçalanarak öldürüldüğü olay, 2. Dünya Savaşı sonrasında yaşanan en büyük soykırım olarak da tarihe geçmişti.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?