“Revan Türk Hanlığı” konferansı

İSTANBUL (AA) – Güney Kafkasya’da, başkenti Erivan olmak üzere 18. ve 19. yüzyıllarda kurulu bulunan Revan Türk Hanlığının son hanı Hüseyin Ali Han’ın torunu Turhan Turgut, “Suni ve yapay bir devlet olan Ermenistan’ın bizim baba-dede toraklarına bu şekilde sahip çıkmasını anlamak için ‘neden orası Türk toprağıydı ve neden orası Türklere ait bir yerdi?’ Bunu iyi kavramak lazım.” dedi.

Avrasya Bir Vakfı tarafından düzenlenen “Revan Türk Hanlığı” konferansında konuşan Turgut, Türklerin Revan’daki varlığının yüz yıllar öncesine dayandığını, Türklerin yanı sıra çok az Ermeni ve Kürt nüfusun da burada bulunduğunu söyledi.

Bağımsız Revan Hanlığı yıkıldığı zaman Hüseyin Ali Han’ın Osmanlı’ya sığındığını ve ailenin diğer kısmının Revan’da kaldığını belirten Turgut, Rus Devrimi sonrasında dedelerinin de buradan ayrıldığını anlattı.

Ermenistan’ın Türk ve Müslüman halka yönelik etnik temizlik yaptığını ve Türk yerleşim birimlerinin adlarını değiştirdiğini vurgulayan Turgut, şöyle konuştu:

“1914’te Revan vilayetinde 270 bin Türk varken, 1926’da 89 bine iniyor bu sayı. Bugün ise bilmiyorum acaba Revan’da hiç Türk kaldı mı? Kalmadı galiba. Bizden kim kaldıysa orada, Ermeniler tarafından öldürüldü. Türk yerleşim birimlerinin isimlerini değiştirmeye başladılar, 667 köy, kasaba ve şehrin ismi değiştirildi. 1918-1987 arasında 254 yerleşim birimini de haritadan sildiler. Yani ‘bugüne kadar böyle bir şey olmamıştır’ dediler. Bugün Karabağ’ın işgal edilmiş olması, Rusların her zaman olduğu gibi buna göz yummuş olmaları bizi davamızı daha şiddetli bir şekilde savunmaya iten şeydir. Bunun için de bu durumun bir devlet politikası olarak ele alınması lazım.”

– “Bu topraklarda Ermeni soykırımı diye bir şey yoktur”

Bulgar tarihçi Prof. Dr. Stonay Dinkov ise Rusların Ermeniler üzerinden Osmanlı İmparatorluğunu bölmek için çabaladığını söyledi.

1915 olaylarına değinen Dinkov, o dönem Rusya’nın Kafkas Ordusu Kurmay Başkanı olan Tuğgeneral Leonid Mitrofanoviç Bolhovitinov’un raporlarına bakılması gerektiğini belirterek, “Hepimizin bildiği gibi askeri raporlar sahte olamaz ve gerçek olaylar yansıtılır. Bu general Kafkaslarda görev yapmış bir ordunun generalidir. Onun, büyüklerine karşı ve özellikle imparatoruna karşı yanlış yapma şansı yoktur. Yanlış yapsa ölümle cezalandırılır. Bu anlamda biz bu raporları daha gerçekçi kabul etmek durumundayız. Bu raporlar üzerinden genel sonuçlara varacaksak, burada Rus İmparatorluğunun Osmanlı İmparatorluğunu parçalamaya yönelik bir amaç güttüğünü görmekteyiz. Bu bölgelerdeki Türk asıllı unsurları tamamen temizlemek hedeflenmektedir.” şeklinde konuştu.

Rusların o dönem “Türklerin temizlenmesi” için Ermeni askerlerini iyi hazırladığını dile getiren Dinkov, “Bolhovitinov’un raporlarını okuduğumuzda, kesinlikle bu topraklarda Ermeni soykırımı diye bir konudan bahsedilemez.” dedi.

Prof. Dr. Dinkov, şunları kaydetti:

“Rus ordusu öncülüğünde onlar yönlendirilmiştir. Tahmin ediliyor ki onlara önceden iyi vaatler verilmiş. Çok detaylı olarak kanlı-bıçaklı sahneler yazılıp-çizilmiştir. Burada hiçbir şekilde Osmanlı Devletinin siyasi atılımı görülmemektedir. Bu çatışmalar çok şiddetli olduğundan dolayı bu generalin olaylarda taraflı olmasına, Ermenistan tarafını tutmasına rağmen, olayları tam yaşandığı gibi yansıtması mecburi olduğu için kaçınılmaz olarak bu olayları tam gerçekliğiyle yansıtmıştır. Dolayısıyla bu olaylardan sonra Ermeni ele başlarına ölüm cezaları verilmiştir. Bu raporlar çok uzun dönem gizli kalmıştır. 3-4 yıl önce açıklandı. Ve bu raporlar bir arşivden çok daha değerlidir. Ve bu bölgelerde bu askeri hareketler çok detaylı verilmiştir ve gerçekçi yansıtılmıştır. Dolayısıyla burada Rus İmparatorluğunun askeri hedefini görmekteyiz, bu hedef de Osmanlıyı bölmek. Öbür taraftan Osmanlı Devleti tarafından burada kötü amaçlı bir hedef gözetilmemektedir. Çünkü Osmanlı tüm gücüyle batıya yönelmişti o dönemde. Buradaki amaç, bu topraklardaki Müslüman ve Türk unsurları temizlemektir. Ve bu raporların bu olaylar için çok gerçekçi bir sonuç vereceğine inanıyorum. O raporların olduğu kitap, Türkçeye çevrilip basılmış. Sizlere okumanızı öneriyorum. Ve şu sonucu sizlerle paylaşmak istiyorum, kesinlikle bu topraklarda Ermeni soykırımı diye bir konudan bahsedilemez, böyle bir şey yoktur.”

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?