Özelleştirme ve teşvik 4 bin yıl önce de varmış

KAYSERİ (AA) – ORHAN CANBULATEL – Günümüzde ekonomiyi güçlendirmek amacıyla uygulanan teşvik ve özelleştirme sisteminin, 4 bin yıl önce Asurlular tarafından da uygulandığı bildirildi.

Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Öğretim Üyesi ve Kültepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 4 bin yıl önce Asur Krallığı’nın ekonomik durumunun çok da iyi olmadığını söyledi.

Milattan önce 1970’li yıllarda Asur Kralı Erişum’un tahtta olduğunu belirten Kulakoğlu, “Kral bakıyor ekonomi kötü, durum vahim, işler umduğu gibi yürümüyor, para yok, kanalizasyon çalışmıyor, yollar yapılmıyor, para kazanacak iş de yok; selametin ticarette olduğunu görerek özelleştirmeler yapıyor. Bizim 12 Eylül’den sonra (Turgut) Özal’ın yaptığı gibi liberalleşmeye başlıyor, ticaretten devlet tekelini kaldırıyor. Önceden bölgede yapılan tüm ticaret saray kontrolündeyken bu kral şehirdeki zenginlere imtiyaz tanıyarak ticaret yapmalarını teşvik ediyor.” diye konuştu.

Anadolu ile Asur’un ticaretinin bu şekilde geliştiğini anlatan Kulakoğlu, şu bilgileri verdi:

“Anadolu’nun ihtiyacı olan malzemeyi Asurlu tüccarlar temin edecek, karşılığında da altın ve gümüş alacaklar. Bu altın ve gümüş de Asur’un kazancı olacak. Kalay, o dönemde Anadolu için önemli bir maden ama Anadolu’da yok. Kalay, tunç yapmak için önemli. Tunç da silah yapmak için önemli. Bire 9 oranında kalay karıştırdığınız bakır, tunç oluyor ve dolayısıyla elinizde sert, sağlam bir silah oluyor. Anadolu’da da o dönem bildiğimiz kadarıyla kalay yok ya da işletilebilecek düzeyde değil. Kalay yakında Mezapotomya’da ve Suriye’de de yok ama Orta Asya’da var. Büyük olasılıkla daha güneydeki Ur kentinin tüccarları aracılığıyla Orta Asya’dan, Türkmenistan’dan, Afganistan’dan, Özbekistan’dan kalay getiriliyor. Bu kalayı Asurlu tüccarlara satıyorlar onlar da Anadolu’ya getiriyor. Tabii pahalı bir malzeme. Bunu da altın ve gümüşle takas ediyorlar.”

– Asurlular, Babil modasını da Kayseri’ye taşımışlar

Kulakoğlu, Anadolu’nun zengin gümüş yataklarına sahip olduğuna dikkati çekerek, Toros Dağları’nın milattan önce 3 bindeki adının “Gümüş Dağları” olduğunu, Bolkar Dağları’nda çok ciddi gümüş yatakları bulunduğunu anlattı.

Anadolu’da ciddi altın yatakları da olduğuna işaret eden Kulakoğlu, yakın zamanda Kayseri’nin Himmetdede bölgesinde faaliyete geçen altın madeninin, Roma döneminde de işletildiğinin bilindiğini söyledi.

Prof. Dr. Fikri Kulakoğlu, teşvik ve özelleştirmeler sonucu Asurlu tüccarların 200-300 eşekten oluşan kervanlarla Anadolu’ya mal göndermeye başladıklarını anlatarak şöyle devam etti:

“Tabii Asurlular sadece kalay değil, Babil modasına göre dokutulmuş kumaşlar da getiriyorlar. Bugün Şanlıurfa, Diyarbakır, Mardin bölgesinde gördüğümüz yeşilli, kırmızılı parlak kumaşlar gibi kumaşlar o dönem modaymış. Anadolu’da da bildiğimiz çulvari kumaşlar vardı. Aynı zamanda Anadolu’dan yün alıp başka şehirlerde dokuttuktan sonra Kaniş’e getirip, satıyorlardı. Bu ticaret kesinlikle kurallara bağlıydı. Özellikle de Kültepe’de oluşturulan koloni merkezinin politikaları doğrultusunda ticaret yapılıyordu. Bu ticaret hemen hemen bütün İç Anadolu’ya hakimdi.”

“Asurlu tüccarların neden başka bir kente değil de Kayseri’ye, Kültepe’ye geldikleri” yönünde hep sorular olduğuna değinen Kulakoğlu, “Aslında Kayseri Anadolu’nun kapısı. Kayseri’ye girdikten sonra siz Anadolu’nun her yerine gidebilirsiniz. Anadolu aslında Toroslar’ın hemen kuzeyinden başlıyor. Önemli olan Toroslar’ı aşmaktır. Ondan sonra bu merkezden dağıtım yapabilirsiniz. İkincisi Kayseri’nin maden, hammadde kaynaklarına yakın olması en önemli sebeplerden biri. Başka bir neden de Asurlular bilmedikleri bir kente gelmediler. Muhakkak ki Asurlular’dan önce de Kültepe büyük bir kentti. Bunu bilerek geldiler.” bilgisini aktardı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?