Merkez Bankası PPK toplantı özeti

İSTANBUL (AA) – Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı özetinde, yakın dönemde enflasyon görünümüne ilişkin gelişmelerin fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret ettiği belirtilerek, “Döviz kurundaki hareketlerin de etkisiyle fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. Önümüzdeki dönemde enflasyon görünümüne dair başlıca riskin fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın devam etmesi olduğu değerlendirilmektedir. ” ifadeleri kullanıldı.

Kurulun 25 Ekim toplantısına ilişkin yayımlanan özette, toplantıda, ekim enflasyon raporunda yer alması öngörülen orta vadeli tahminlerin değerlendirildiği bildirildi.

Bir önceki enflasyon raporuna kıyasla, tüketici enflasyonu tahmininin 2018 sonu için 10,1 puan, 2019 sonu için 5,9 puan yukarı yönlü güncellendiği aktarılan özette, tahminler oluşturulurken para politikasındaki sıkı duruşun uzun süre korunacağı bir para politikası çerçevesinin esas alındığı belirtildi.

Özette, yakın dönemde enflasyon görünümüne ilişkin gelişmelerin, fiyat istikrarı açısından önemli risklere işaret ettiği belirtilerek, şu ifadelere yer verildi:

“Döviz kurundaki hareketlerin de etkisiyle fiyat artışlarının alt kalemler bazında genele yayılan bir nitelik gösterdiği dikkat çekmektedir. İç talep koşullarındaki zayıflamanın enflasyon görünümündeki bozulmayı kısmen sınırlayacağı düşünülse de fiyatlama davranışlarına dair yukarı yönlü riskler sürmektedir. Üretici fiyatları kaynaklı maliyet yönlü baskıların oldukça güçlenmesi, enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler önümüzdeki dönem enflasyon görünümü üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir. Bu çerçevede kurul, sıkı parasal duruşun korunmasına karar vermiş ve politika faizi olan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 24 düzeyinde sabit tutmuştur. ”

Merkez Bankası'nın, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edeceği vurgulanan özette, enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun kararlılıkla sürdürüleceği kaydedildi.

Özette, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları, para politikası kararlarının gecikmeli etkileri, maliye politikasının dengelenme sürecine vereceği katkı ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmelerin yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabileceği belirtildi.

– “Orta vadeli enflasyon görünümüne dair riskler yukarı yönlü ”

Özette, enflasyon raporundaki orta vadeli tahminlere esas oluşturan görünümün, Para Politikası Kurulu'nun değerlendirme ve varsayımları etrafında şekillendiği kaydedildi. Buna karşın, bu unsurlara dair çeşitli risklerin, enflasyon görünümünü değiştirerek ana senaryoda öngörülen para politikası duruşunun farklılaşmasına yol açabildiğine işaret edilen özette, “Kurul, orta vadeli enflasyon görünümüne dair risklerin ağırlıklı olarak yukarı yönlü olduğu değerlendirmesinde bulunmuştur. ” denildi.

Özette, gelecek dönemde enflasyon görünümüne dair başlıca riskin, fiyatlama davranışlarındaki bozulmanın devam etmesi olduğu vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

“Son aylarda döviz kurundan tüketici enflasyonuna geçişkenliğin güçlendiği, geçmiş enflasyona endeksleme eğiliminin yaygınlaştığı ve fiyatlama davranışlarının önemli ölçüde bozulduğu izlenmiştir. Mevcut durumda döviz kuru kaynaklı ilave enflasyon baskılarının nispeten sınırlı kalacağı değerlendirilmekle birlikte, döviz kuru oynaklığının halen yüksek seyretmesi enflasyon görünümü üzerindeki riskleri canlı tutmaktadır. Enflasyonun ve ülke risk priminin bulunduğu yüksek seviyelerde makroekonomik dengelenme sürecinin enflasyonu düşürücü etkisinin yeterince hızlı ve etkin bir şekilde hayata geçmemesi durumunda enflasyon ve döviz kurlarına dair beklentilerin birbirini besleyerek enflasyonla mücadeleyi güçleştirmesi söz konusu olabilecektir. Böyle bir durumda fiyatlama davranışında ortaya çıkacak ilave bozulma enflasyonu düşürmek için mevcut raporda öngörülenden daha sıkı bir para politikası duruşunun daha uzun süre sürdürülmesini gerektirebilecektir. ”

– “Talep kanalının enflasyonu düşürücü etkisi sınırlı kalabilir “

PPK toplantı özetinde, ham petrol fiyatları ve yurt içi gıda fiyatlarının seyrinin, gelecek dönemde enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk unsurları olarak değerlendirildiği bildirildi.

Özette, yakın dönemde ABD'de kaya petrolü arzına ilişkin sorunların büyük ölçüde çözülmesine karşın İran ve Venezuela'da yaşanan jeopolitik gelişmeler nedeniyle ortaya çıkan arz eksiğinin, ham petrol fiyatları üzerinde yukarı yönlü başlıca risk unsuru olmaya devam ettiği aktarılarak, “Öte yandan, küresel dış ticarette artan korumacılık eğilimleri, küresel büyüme üzerindeki muhtemel olumsuz etkisi nedeniyle emtia fiyatları üzerinde aşağı yönlü risk unsuru olarak öne çıkmaktadır. ” değerlendirmesi yapıldı.

Yurt içindeki gıda fiyatlarına dair risklerin de özellikle kısa vadede, birikimli maliyet yönlü baskılardan ötürü yukarı yönlü olduğu tahminine yer verilen özette, para politikası tepkisinin, söz konusu risklerin enflasyon üzerindeki doğrudan ve ikincil etkileri değerlendirilerek enflasyon beklentileri ve fiyatlama davranışında gözlenebilecek bozulmayı kontrol altında tutacak şekilde belirleneceği belirtildi.

Özette, fiyatlama davranışındaki bozulma, finansal koşullardaki sıkılık ve reel sektörün finansal durumu arasındaki etkileşimin, yakın dönemde enflasyon dinamiklerinde değişime yol açarak enflasyon ve tahmin belirsizliğini yükselttiği kaydedildi.

Firmaların maruz kaldığı birikimli maliyet baskıları ve karlılıklarındaki düşüş, işletme sermayesi maliyetlerindeki artış ve ücretlerdeki geriye dönük endeksleme davranışı da dikkate alındığında, talep kanalının enflasyonu düşürücü etkisinin tarihsel verilerin ima ettiğinden daha sınırlı kalmasına neden olabileceği vurgulanan özette, “Kısa vadede para politikası kararları yeni açıklanacak verilere daha duyarlı olacak ve enflasyon görünümünde değişiklikler tespit edilmesi durumunda para politikası duruşu buna göre uyarlanacaktır. ” denildi.

– “Sermaye akımlarını azaltabilecek riskler mevcut ”

Özette, yılın üçüncü çeyreğinde, artan risk primleri kaynaklı olarak, tarihsel ortalamaların üzerinde sıkılaşmış olan kredi koşullarında gelecek dönemde meydana gelecek normalleşmenin hızı ve kapsamının, iktisadi faaliyetin görünümü açısından önem taşıdığı vurgulandı.

Döviz kurları ile kredi faizlerindeki yükseliş ve iktisadi faaliyetteki yavaşlamadan dolayı nakit akışı ve bilançoları olumsuz etkilenen firmaların aktif kalitesine ilişkin gerekli analiz ve tespitlerin yapılmasının, kredi piyasası açısından belirleyici olacağı kaydedilen özette, “Dolayısıyla reel sektörün bilanço kanalından gelebilecek olumsuzlukları sınırlayacak finansal sektör politikalarının enflasyonu gözeten para politikasıyla eş güdüm halinde uygulanması, finansal koşulların verimsiz bir sıkılaşma döngüsüne girmesini önlemek açısından büyük önem kazanmıştır. ” ifadesi kullanıldı.

Özette, küresel para politikaları ve risk iştahındaki gelişmelere bağlı olarak gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarını azaltabilecek ve döviz kurundaki oynaklığı besleyecek risklerin de mevcut bulunduğuna işaret edilerek, şu değerlendirmelere yer verildi:

“Gelişmiş ülkelerde parasal sıkılaşma eğiliminin sürmesi ve tahvil getirilerindeki yükseliş, dünya ticaretinde korumacılığın yükselmesi, İngiltere'nin AB'den çıkış sürecine dair gelişmeler, İtalya'da bütçe açığı ve kamu borç stokuna dair endişeler ile İran'a yönelik uygulanması beklenen yaptırımlar gelişmekte olan ülkelere yönelik risk iştahının önümüzdeki dönemde dalgalı bir seyir izlemesine neden olarak portföy akımları üzerinde aşağı yönlü risk oluşturabilecektir. Küresel likidite koşulları ve risk algılamalarındaki dalgalanmalara bağlı olarak piyasalarda aşırı oynaklık gözlenmesi durumunda, piyasanın ihtiyacı olan döviz likiditesinin zamanında, kontrollü ve etkili bir şekilde sağlanmasına yönelik likidite önlemleri kullanılabilecektir. Ayrıca, söz konusu risklerin enflasyon ve enflasyon beklentileri üzerindeki etkilerini sınırlamak amacıyla para politikasında ilave sıkılaşmaya gidilebilecektir. ”

– “Para ile maliye politikası arasındaki eş güdüm büyük önem taşıyor ”

Toplantı özetinde, para politikası ile maliye politikası arasındaki eş güdümün, enflasyonla mücadele ve makroekonomik dengelenme açısından büyük önem taşıdığı vurgulanarak, şunlar kaydedildi:

“Enflasyon Raporu'nda yer alan orta vadeli tahminlerde maliye politikasına dair esas alınan görünüm, eylül ayında açıklanan Yeni Ekonomi Programı çerçevesinde, enflasyonla mücadele ve makroekonomik dengelenmeye odaklı, para politikasıyla eş güdüm hâlinde olan bir politika duruşu içermektedir. Bu doğrultuda, maliye politikasının Yeni Ekonomi Programı çerçevesinde öngörüldüğü şekilde sıkı mali disiplin uygulayacağı bir görünüm esas alınmıştır. Ayrıca, kamu tarafından yönetilen/yönlendirilen fiyat, vergi ve ücret ayarlamalarının, geçmiş enflasyona endeksleme davranışının azaltılmasına yardımcı olacak şekilde belirleneceği varsayılmıştır. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabilecektir. ”

Özette, para politikası ve maliye politikası arasında son dönemde kuvvetlendirilen eş güdümün sürekli ve sistematik bir yapıya dönüştürülmesi yönünde yürütülen ortak çabaların, enflasyonla mücadeleye katkıda bulunmasının beklendiği aktarılarak, “Bunun yanı sıra, enflasyondaki katılık ve oynaklıkları azaltacak yapısal adımlara devam edilmesinin de fiyat istikrarına ve toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacaktır. ” denildi.

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?