KPSS sorularının sızdırılmasına ikinci dava (2)

ANKARA (AA) – Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 51 kişi hakkında hazırladığı iddianamede, “Soruşturmanın konusunu oluşturan bu örgütün, bireylerin Anayasa’dan kaynaklanan fırsat eşitliği gibi temel haklarını ortadan kaldırarak, toplum düzenini, kamu güvenliği ve barışını tehlikeye düşürdüğü, gerçekleştirdiği eylemlerle vatandaşların devlete olan güven duygusunu zedelediği, devlet sistemine kendi mensuplarını haksız, hukuksuz bir şekilde yerleştirdiği, emek hırsızlığı yaptığı aşikardır” ifadelerine yer verildi.

Sanıklar hakkında “Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık” suçlarından hazırlanan ve Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, YÖK Denetleme Kurulunun hem eğitim bilimleri hem de genel yetenek alanı sorularının birlerce adaya ulaştığına ilişkin raporu bulunduğu anımsatıldı.

Buna rağmen sadece eğitim bilimleri sınavının iptal edildiği ve 31 Ekim 2010’da tekrarlandığı belirtilen iddianamede, “Bu nedenle birçok adayın genel kültür ve genel yetenek puanına göre (P3 türü) devlet memurluğu kadrolarına atandığı görülmüştür. Yine iptal edildiği için tekrarlanan eğitim bilimleri puanı ile iptal edilmeyen genel kültür ve genel yetenek puanlarına dayanarak öğretmen kadrosuna atanan adaylar da söz konusudur” denildi.

TÜBİTAK raporunda, eğitim bilimleri, genel yetenek ve genel kültür sorularının sınavdan önce ilk davanın sanıklarından Baki Saçı’nın bilgisayar hard diskine kaydedildiğinin belirlendiği bildirilen iddianamede, “10 Temmuz 2010 tarihinde yapılan KPSS’nin iptal edilmeyen genel yetenek, genel kültür ve iptal edilen eğitim bilimleri alanlarına ait soruların 28 Haziran 2010, saat 21.27’den önceki bir tarihte sızdırıldığı anlaşılmıştır” bilgisi aktarıldı.

İddianamede, dosyadaki bilgi ve belgelere göre, her adaya aynı sayıda sorunun fiziki/dijital olarak verilmediği, sınavdaki tüm sorular elde edilmesine rağmen bazı adaylara soruların tamamının, bazılarınaysa soruların kısmen verildiğinin anlaşıldığı ifade edilerek, “Bunun amacının ise tüm adayların aynı sayıda doğru yapmasıyla oluşacak şüpheyi artırmamak olduğu kanaatine varılmıştır” değerlendirmesinde bulunuldu.

– “Çözümleri sıranın üzerinde yaptıkları…”

Kitapçıklar üzerindeki incelemeler sonucunda 30 matematik sorusunun tamamını kitapçık üzerinde hiçbir işlem yapmadan doğru cevaplayan adaylara rastlandığına işaret edilen iddianamede, bu adayların, savunmalarında, “çözümleri sıranın üzerine yaptıkları” şeklinde gerçekçi olmayan beyanda bulundukları bildirildi.

Eğitimde ölçme ve değerlendirme uzmanı akademisyen bilirkişilerin, “3 bin 227 şüphelinin geçmiş yıllardaki tüm sınav verileri ile tekrar edilen sınavdaki verilerini inceledikleri” kaydedilen iddianamede, bilirkişilerin, raporlarının sonuç bölümünde, “Ek’te verilen tabloda T.C. kimlik numaraları, ad ve soyadları bulunan adayların, 10 Temmuz 2010’da yapılan genel yetenek, genel kültür ve eğitim bilimleri testlerinde yüksek düzeydeki başarılarının istatistiksel olarak tesadüfi olamayacağına yönelik komisyonumuzda kuvvetli bir kanaat oluşmuştur. Söz konusu adayların başarılarındaki farklılaşmaların sınav sorularını cevaplamalarında, kendi yeteneklerinden başka dış faktörlerin etkili olduğu kanaatine varılmıştır. Ek 3’te verilen tabloda bilgileri verilen adaylar yalnızca bir sınava girmiş olmaları, istatistiksel olarak karşılaştırma yapılabilecek başka puanlarının olmaması ve bu sınavdan da yüksek puan almış olmaları nedeniyle komisyonumuz, kanaati savcılık makamına bırakmıştır” tespitine yer verildiği aktarıldı.

– 2010’daki yüksek başarı oranı

İddianamenin devamında, 2005-2012 yıllarında eğitim bilimleri sınavında 115 ve 120 arasındaki doğru sayılarını gösteren tabloya yer verildi.

Tabloya göre, bu yıllar arasında eğitim bilimlerinde 119 ve 120 doğru yalnızca soruşturmaya konu edilen 2010 sınavında yapıldı. Bu sınavda 350 aday 120 soruyu, 423 aday ise 119 soruyu doğru cevapladı.

Aynı yıllar arasında 118 doğru yalnızca 2007’de bir aday, 117 doğru da 2006’da bir aday tarafından yapıldı. 2005, 2008, 2011 ve 2012’deki eğitim bilimleri sınavlarında 115 veya daha fazla net yapan çıkmadı.

Dava konusu edilen 2010 eğitim bilimleri sınavındaysa yüksek net sayıları dikkati çekti. O yıl 350 aday, 120 sorunun tamamına, 423 aday 119’una, 493 aday 118’ine, 401 aday 117’sine, 290 aday 116’sına, 210 aday da 115’ine doğru yanıt verdi.

– “Emek hırsızlığı yapıldığı aşikar”

İddianamede, altmışar sorunun genel kültür ve genel yetenek ile 120 sorunun eğitim bilimleri alanından adaylara yöneltildiği P10 puanı için sınava 294 bin 909 kişinin katıldığı bildirilerek, şunlar kaydedildi:

“Bu sınavda yüksek net yapan 3 bin 227 adaydan bin 970’inin kendi aralarında telefon irtibatının bulunduğu, bunlardan 907’sinin tekrarlanan eğitim bilimleri sınavına girmediği, şüphelilerin Gülen cemaatine ait dernekten soruları dağıtan ve operasyondan önce yurt dışına firar eden Mehmet Hanefi Sözen ile Gülen cemaatine ait Maltepe Dershanesinden soruları dağıtan Nebil Ekiz’e kadar ulaşan irtibatlarının olduğu (yüzde 61), bin 148’inin akrabalık bağı bulunduğu (yüzde 35,5), bunlardan 896 adayın karı koca olduğu (yüzde 27,7), eşlerin 453’ünün tekrarlanan sınava girmediği, 3 bin 227 adaydan 2 bin 690’ının aynı firma/kurumda çalıştığı (yüzde 83,3), 10 ve üzeri adayın çalıştığı iş yeri kaydı baz alınarak yapılan değerlendirmede ise 167 kurum/özel şirkette 2 bin 39 adayın çalıştığı (yüzde 63,1), 2 bin 39 adaydan 970’inin tekrarlanan eğitim bilimleri sınavına girmediği anlaşılmıştır.”

İddianamede, sınavda yüksek net yapan 3 bin 227 adaydan bin 136’sının aynı adresi, 217’sinin aynı site veya apartmanı iletişim adresi olarak beyan ettiği, 192’sinin ise herhangi bir eş bağı bulunmamasına rağmen aynı adresi iletişim adresi gösterdiği vurgulandı.

Yüksek net yapan adaylardan bin 175’inin tekrarlanan sınava katılmadığı, katılan 2 bin 52 adayın ise bin 999’unun puanını düşürdüğü ifade edilen iddianamede, 120 sorunun tamamını doğru yapan 350 adaydan 148’inin tekrarlanan sınava girmediği belirtildi.

İddianamede şöyle denildi:

“Deliller bütün olarak değerlendirildiğinde, 2010 KPSS’de yaşanan sürecin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, şüpheli olduğu, normal olmadığı, olağan olmadığı, en yüksek başarı gösterenlerin telefon, iş yeri (SGK kaydı), mali (himmet-para transferleri), karı-koca, akrabalık, adres irtibatlı olmalarının izahının bulunmadığı, dolayısıyla bu eylemlerin örgütlü bir yapı ve organizasyon olmaksızın gerçekleştirilemeyeceği, soruşturmanın konusunu oluşturan bu örgütün, bireylerin Anayasa’dan kaynaklanan fırsat eşitliği gibi temel haklarını ortadan kaldırarak, toplum düzenini, kamu güvenliği ve barışını tehlikeye düşürdüğü, gerçekleştirdiği eylemlerle vatandaşların devlete olan güven duygusunu zedelediği, devlet sistemine kendi mensuplarını haksız, hukuksuz bir şekilde yerleştirdiği, emek hırsızlığı yaptığı aşikardır.”

İddianamede, kendi aralarında telefon görüşme irtibatı olan bin 970 şüphelinin her birinin soruları dağıtan ve ilk davanın sanıkları arasında yer alan Yusuf Rodoplu, Cemil Koca, Mehmet Hanefi Sözen ile Nebil Ekiz’e ulaşan irtibatları bulunduğuna işaret edilerek, analiz grafiğine göre telefon irtibatının Sözen ve Ekiz üzerinde yoğunlaştığı kaydedildi.

Sanıklardan 2 bin 690’ının sınav öncesi aynı firma/kurumda çalıştığı, telefon ve iş yeri irtibatları bulunduğu bildirilen iddianamede, “Bu duruma akrabalık, karı koca, mali ve adres irtibatı da eklenince karşımıza örgütlü bir bağın çıktığı görülmüştür” ifadesine yer verildi.

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?