İYİ Parti TBMM Grup Toplantısı

TBMM (AA) – İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, "AK Parti, 18 yıl önce 'zam, kriz, vatandaş nefes alamıyor, yolsuzlukla mücadele, yoksulluk ve yasaklarla mücadele' dedi, 'ben bu işi çözerim' dedi. Ama 18 yılın sonunda Türkiye'yi o günlerden daha kötü bir tabloya mahkum etti." değerlendirmesinde bulundu.

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Akşener, geçen hafta İzmir ve ilçelerini gezdiğini anımsatarak, gözlemlerini anlattı.

Halkın sorunlarını dinlediklerini belirten Akşener, vatandaşların, işsizlik, yoksulluk, adaletsizlik ve geçim sıkıntısıyla mücadele ettiğini savundu.

AK Parti'nin 18 yıl önce bir hikaye yazdığını ancak gelinen noktada vatandaşın nefes alamaz hale geldiğini ifade eden Akşener, "AK Parti, 18 yıl önce 'zam, kriz, vatandaş nefes alamıyor, yolsuzlukla mücadele, yoksulluk ve yasaklarla mücadele' dedi, 'ben bu işi çözerim' dedi. Ama 18 yılın sonunda Türkiye'yi o günlerden daha kötü bir tabloya mahkum etti. 18 yılın sonunda bu 3 Y'nin ta kendisi oldu. Cumhurbaşkanını eleştirdiği için gençler 2 yıl ceza alıyor. Bu dönemde Atatürk'ün annesine küfür etmek serbest ama Erdoğan'ı eleştirince 2 yıl hapis cezası veriliyor." diye konuştu.

Akşener, AK Parti’nin yazdığı trajik hikayenin sonuna geldiklerini, ülkenin ve milletin hak ettiği gerçek ve samimi hikayeyi yazma görevinin artık kendilerinde olduğunu, bu hikayenin eşin, dostun değil, milletin hikayesi olacağını söyledi.

İktidarın yazdığı hikaye ile ülkenin bugün yaşadığı gerçek arasında uçurum olduğunu savunan Akşener, sözlerini şöyle sürdürdü:

"18 yıl önce olduğu gibi, bugün yine diyorlar ki 'toplum dindarlar, sekülerler ile modernler ve gelenekçiler diye ikiye ayrılıyor.' Evet, doğrudur, toplum ikiye ayrılıyor. Ama onların bize dayattığı gibi değil. Bir tarafta, helal ekmek peşinde koşan milyonlarca vatandaşımız, diğer tarafta rant peşinde koşanlar olarak ikiye ayrılıyor. Bir tarafta, iş bulamayan milyonlarca gencimiz, diğer tarafta lüks içinde yaşayan ajansçı iktidar gençleri olarak ikiye ayrılıyor. Bir tarafta açlık sınırına mahkum milyonlarca emeklimiz, diğer tarafta vakıfları sayesinde para içinde yüzenler olarak ikiye ayrılıyor. Türkiye'nin yeni kutupları aynen böyle. Bu gidiş hayra alamet değil. Türkiye'de mücadele, halk ekmek kuyruklarında ömür tüketenlerle, rant peşinde büyükşehirleri yağmalayan bir avuç iktidar zengini arasında. Gerisi yalan, dolan, cambaza bak oyunu."

– "İşsizlikte son 10 yıl Cumhuriyet tarihin en kötü 10 yılı"

Türkiye'de işsizliğin tüm yönleriyle ağır ve yakıcı bir sorun haline dönüştüğünü belirten Akşener, işsizlikte son 10 yılın, Cumhuriyet tarihinin en kötü 10 yılı olduğunu iddia etti.

Türkiye'nin iyi yönetilmediğini ileri süren Akşener, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçtiğimizden beri, damat beyin, az kullanılmış, pırıl pırıl beyniyle tasarlayıp yürüttüğü, ekonomideki dengelenme sürecinin, Türkiye'de yarattığı yeni işsiz sayısı 1 milyonu aştı. Sayısı 7 milyona dayanmış işsiz insanımız var. İş bulma ümidini yitiren insanlarımızın sayısı, her geçen gün artmaya devam ediyor. Yalnızca üniversite mezunu genç işsiz sayımız, Birleşmiş Milletlerce tanınan 70 ülkenin nüfusundan daha fazla. İktidarın yıllardır uyguladığı model, büyümede süreklilik sağlamıyor, istihdam yaratmıyor. İşsizlik, Türk ekonomisindeki yapısal problemlerin, müteahhit düzeninin, ranta dayalı büyüme modelinin kaçınılmaz bir sonucudur." değerlendirmesinde bulundu.

Parti olarak ülkenin gerçek gündemi üzerine kafa yorarak çözüm üretmeye çalıştıklarını ifade eden Akşener, Türk ekonomisinin ayakta durabilmesi için gerekli büyüme oranının, yıllık en az yüzde 5, Türkiye'yi refaha götürecek büyüme oranının ise en az yüzde 7 olması gerektiğini kaydetti.

Akşener, Türkiye'nin sahip olduğu birikimin yüzde 7 civarındaki sürdürülebilir ve kaliteli büyümeye müsait olduğunu, bu hedefe ulaşmak için de tüm politikalarının merkezine kalkınmanın konulması gerektiğini belirtti.

Türkiye'nin, Almanya, Güney Kore ve mesafe almış birçok ülkenin yapığı gibi en az 40 milyon insanı üretime katmak zorunda olduğuna işaret eden Akşener, şöyle konuştu:

"Bize göre Türkiye, asgari 12 milyon insanının üretim gücünden mahrum durumdadır. Türkiye'yi 21. yüzyıla taşıyacak üretim yapısını ortaya koymak zorundayız. Tarımda ve sanayide, çağın gereklerine uygun iş gücünü yaratmak zorundayız. Türk Ekonomisi'ni bir bilgi ekonomisi haline getirecek dönüşümü gerçekleştirmek zorundayız. Siyasetin, üniversitelerin, kamuoyunun tüm aktörlerinin yoğunlaşması gereken nokta işte budur. Bugün kalkınma ve gelişim, veri üretme ve işleme meselesi haline geldi. Geniş bir istihdam alanı mevcut. 3 milyon KOBİ'miz var. Bir KOBİ, teknoloji kullanım seviyesini bir basmak yukarı çıkarttığında, çalışan sayısını ortalama bir kat arttırıyor. Bu 3 milyon KOBİ'nin, bırakın tamamını, yarısında teknoloji seviyesini bir basamak artırsak, ortaya çıkan istihdam artışı, 4,5, 5 milyon civarında. Birçok ülkede işsizliğin yüzde 4'ün altına inmesinin başlıca sebebi işte budur. Türkiye bunu yapabilecek potansiyele sahip. Türkiye'nin birikmiş entelektüel sermayesi, bu dönüşümü gerçekleştirecek kapasiteye sahip. Yeter ki bu bir hedef olarak ortaya konsun, yeter ki sabırla uygulansın."

Akşener, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne geçildiğinden beri Türk milletinin iki yakasının bir araya gelmediğini, vakit kaybetmeden iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçilmesi gerektiğini, aksi takdirde Türkiye'nin labirentte çıkma ihtimalinin olmadığını" ileri sürde.

İYİ Parti Ankara İl Başkanı Yetkin Öztürk'ün, Akşener'e Türk bayrağı hediye ettiği grup toplantısı, basına kapalı devam etti.

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?