Gençler mutfakta işler cepte

İSTANBUL (AA) – HANDAN GÜNEŞ – Yemek kültürü ve mutfak çeşitliliği açısından zengin ülkeler arasında yer alan Türkiye’de, yılda 5 bine yakın kişinin mezun olduğu mutfak okulları 30 milyon lirayı aşan büyüklüğe ulaştı.

Meslek edinmek, iş değişikliği yapmak ve farklı hobiler edinmek isteyenlerin yöneldiği mutfak okullarının sayısı gün geçtikçe artıyor. Gerekli bilgi ve becerilerle donatılmış şefler de yetiştiren okullardan yılda 5 bine yakın kişi mezun olurken, 30 milyon lirayı aşan büyüklüğü ile mutfak okulları “neredeyse bir sektör haline” haline gelmiş durumda…

Devlet ve vakıf üniversitelerinin 2 yıllık ön lisans ile 4 yıllık lisans eğitim programlarının yanı sıra özel sektörün işlettiği ve fiyatları, programın süresi ve içeriğine göre birkaç yüz liradan başlayıp 31 bin 600 liraya ulaşan mutfak okulları da bulunuyor.

Yiyecek-içecek sektörünün nitelikli eleman ihtiyacını karşılamayı hedefleyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları (İSMEK) ve Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) iş birliğiyle kurulan Mutfak Sanatları Okulu da ücretsiz kurs imkânıyla öne çıkıyor.

Mutfak yöneten şeflerde 15 bin lirayı bulan maaşlar dolayısıyla da gençlerin gözdesi haline gelen aşçılık okullarından bazıları, katılımcılara kredi seçeneği de sunuyor.

– “Günümüzün geçerli ve önemsenen mesleği”

AA muhabirinin konuya ilişkin sorularını yanıtlayan Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Müdürü Mehmet Teoman Alemdar, mesleğin toplumdaki algısının yükselmesinde, tanınmış şeflerin sunduğu yemek programları, üniversitelerde hem 2 yıllık ön lisans hem de 4 yıllık lisans eğitim programlarının açılması ve toplumda gelir artışının getirdiği yeme-içme sektöründe daha kaliteli deneyim beklentisinin etkili olduğunu söyledi.

Aşçılığın insanların kendini ifade edeceği bir yaratıcılık alanı olarak görüldüğüne işaret eden Alemdar, “Bu eğitim alanının mutfak sanatları olarak adlandırılması da bu düşünceyi doğruluyor. Yeme içmeye olan ilginin son 10 yılda bilinçlenmeyle, sağlıklı beslenme, farklı yerel ve uluslararası tatları öğrenmenin verdiği güven ve memnuniyetle başladığını, ülkemizde değişik temalı restoranların açılması ve dünyanın birçok yerinden gelen egzotik ürünlerin yiyecek pazarında yerini almasıyla güçlenerek geliştiğini görüyorum.” diye konuştu.

Alemdar, günümüzde geçerli ve önemsenen, kendi işini kolayca kurup işletebilme olanağı ve yurt dışında rahatlıkla icra edebileceği bir meslek olmasından dolayı gençlerin bu eğitim alanını seçmeyi tercih ettiğini söyledi.

-Gastronomi ve Mutfak Sanatları lisans programı 32 bin 300 lira

Özyeğin Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Yüksekokulu Gastronomi ve Mutfak Sanatları lisans programı ile ilgili de bilgi veren Alemdar, eğitim süresinin bir yıl İngilizce hazırlık ve 4 yıl lisans eğitimi olmak üzere toplam 5 yıl olduğunu bildirdi. Alemdar, bu yıl KDV dahil 32 bin 300 lira yıllık ücreti olan Gastronomi ve Mutfak Sanatları lisans programını kazanacak öğrencilerin, ÖSYM sınavından alacakları YGS-4 puanına göre yüzde 100, yüzde 50, yüzde 25 ve burssuz kategorilerden kendilerine en uygun olanı seçebileceklerini de bildirdi.

Mezunlarının, çoğunlukla kendi işlerini kurmaya yönelik bir öngörü çerçevesinde plan yapsa da sektörde çalışmayı tercih edenlerin bin 800-2 bin 500 lira bandında bir ücret karşılığı iş bulabildiğini belirten Alemdar, Özyeğin Üniversitesi’nin halka açık eğitim yaklaşımı içinde yer alan, 11 haftalık Le Cordon Bleu Sertifika Programları kapsamında bugüne kadar 600’ü aşkın kişinin mutfak ya da pastacılık alanlarında Le Cordon Bleu sertifikası sahibi olduğunu bildirdi.

Türkiye genelindeki üniversitelerde 2 yıllık ön lisans programlarında 2 bin 40 civarında, 4 yıllık lisans programlarında da bin 246 civarında öğrencinin kabul edilebildiğini belirten Alemdar, “Ayrıca, açık öğretimde 2 yıllık ön lisans programında bin 200 kontenjan mevcut. Sağlıklı bir eğitim veren, ücret karşılığı sertifika programları ise yılda 400-500 civarında gastronomiye gönül vermiş farklı yaşlardaki kişilere hizmet sunmaktadır.” ifadelerini kullandı.

– “Gözlerinde beliren ışık en belirleyici kriter”

Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TÜRES) Genel Sekreteri Murat Şahin de akademilerin yanı sıra hem devlet hem de vakıf üniversitelerinde ilgili bölümlerin arka arkaya açılmasının sektörü vitrine taşırken, diğer taraftan eğitimde spesifik bir yatırım alanı oluşmasına neden olduğunu belirterek, mutfak okullarının toplamda 30 milyon liranın üzerinde bir büyüklüğe ulaştığını bildirdi.

Şahin, İSMEK ile birlikte kurdukları Üsküdar’daki Mutfak Sanatları Okulu’nun 8 branşta eğitim vereceğini belirterek, öğrenciden branşına göre değişmekle birlikte sarf malzemesi giderleri için 100-200 lira arası katkı talep ettiklerini, 1,5-2,5 ay arasında değişen süreli branşları bulunduğunu ve bir dönemde 8 branşta toplamda 110 öğrenciyi mezun edip sektöre kazandırmayı hedeflediklerini kaydetti.

Gelen başvuruları 2 aşamada değerlendirmeye aldıklarını ifade eden Şahin, “İlk aşama telefonla mülakat şeklinde oldu. İkinci ve asıl önemli olan aşama ise yüz yüze gerçekleştirildi. Kabul edilen öğrencilerin İstanbul’da yaşaması, Türk mutfağı hakkında araştırmalar ve okumalar yapması, gözlerinde beliren ışık en belirleyici kriter.” şeklinde konuştu.

Ücretsiz eğitim veren meslek okulu için TÜRES’in 300 bin liranın üzerinde yatırım yaptığını belirten Şahin, okul ile İŞKUR’un “İşbaşı Eğitim Programı” çalışmasını entegre ederek istihdam sürecini hem işveren hem de iş gören bakımından hızlandırmayı ve işletmeleri devletin verdiği destekten faydalandırmayı hedeflediklerini söyledi. Şahin, “Mezunlarımızı öncelikle TÜRES üyesi işletmelere yönlendirip, yeterli doygunluğa ulaştıktan sonra talep olması halinde de üye olmayan işletmelere yönlendirmeyi planlıyoruz.” dedi.

– “Dünyanın tanıdığı ve takip ettiği şefler ünlü politikacılar kadar göz önünde”

Mutfak Sanatları Akademisi (MSA) Genel Müdürü Sitare Baras ise aşçılık mesleğinin gelip geçici bir iş olmaktan uluslararası saygınlığı bulunan, okulları, kitapları ve rol modelleri olan profesyonel bir mesleğe dönüştüğünü ifade ederek, “Mesleğin algısında müthiş bir dönüşüm oldu. Bu meslek yaratıcılığa sonsuz fırsat tanıyor, geçmişi bugüne gelenek ve kökleri ile taşıyabiliyor, kültürler arası bir köprü yaratabiliyor. Bu özellikleriyle yaşam boyu öğrenmeyi adeta zorunlu kılıyor ve öte yandan şeflere müthiş bir sorumluluk yüklüyor.” diye konuştu.

Bugünün şeflerinin sadece mutfakta değil, sosyal, kültürel ve ekonomik pek çok konuda fikir lideri kabul edildiğini belirten Baras, “Pek çok platformda şeflere de mikrofon tutuluyor, görüş alınıyor. Çünkü aslında derinlemesine hayatın içinde olan ve pek çok alana etki eden bir meslek. Dünyanın tanıdığı ve takip ettiği şefler adeta ünlü politikacılar, liderler, sanatçılar kadar göz önünde, sahnede… Tüm bu faktörler ‘şefl’iğe bambaşka bir statü kazandırdı.” görüşünü dile getirdi.

Profesyonel mutfaklarda giriş, yani komi seviyesinde ücretlerin bin 500 liradan başlayarak 2 bin lira seviyesine çıkabildiğini belirten Baras, “1,5-2 yıl tecrübeli demi şefler 2 bin-2 bin 500 lira civarında net ücret alıyor.
Tabii ki deneyim kazanıp, mutfakta yükseldikçe maaşlar da artıyor. Mutfak yöneten executive chef’ler ise 10 bin-15 bin lira ve üzerinde maaşla görev yapıyor.” dedi.

Baras, bugün sayısı 6 bini aşan mezunlarından executive chef’liğe yükselerek, kendi mutfaklarını kurup başına geçenlerin bulunduğunu, İstanbul’a gelip, buradaki yeme içme dünyasında bir yer edinme çabasında olan öğrencileri arasında, kendi iline dönüp oradaki mutfak profilini değiştirme yolunda adım atan çok sayıda mezunları olduğunu anlattı.

– Kredi al, işe girdikten sonra öde

Sitare Baras, MSA’da10 gün süren gençler için profesyonel mutfağa hazırlık eğitiminin bin 850 lira, 8 aylık profesyonel aşçılık eğitiminin 20 bin 600 lira ve 12 ay devam eden ileri seviye profesyonel aşçılık eğitiminin ise 31 bin 600 lira olduğunu bildirdi.

Her eğitim döneminde öğrencilerinin yüzde 20’den fazlasının belirli bankalarla MSA için özel tasarlanan eğitim kredisi paketlerinden faydalandığını ifade eden Baras, “Bu kredi avantajını 5 yıl önce hayata geçirdik. Öğrencilerimiz okulda bulundukları eğitim döneminde kredinin faizini ödüyor. Ancak ana parayı eğitim bitip işe girdikten sonra ödemeye başlıyor. Böylece eğitim masrafının sorumluluğu aslında anne babanın değil, öğrencinin de omuzlarına kayıyor.” dedi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?