“Denizler, bu yıl da mültecilere mezar olmasın”

İSTANBUL (AA) – HÜSEYİN YAHYA ŞEKERCİ – Uluslararası Mülteci Hakları Derneği Genel Başkanı Uğur Yıldırım, havaların ısınmasıyla deniz yoluyla Avrupa’ya gitmeye çalışan mülteci sayısının artabileceğini belirterek, “Aylan bebeğin ölümünden beri, bugün istatistiklere baktığımızda her gün iki çocuğumuzun cesedi kıyılarımıza vuruyor. Bundan önce binlerce kişinin mezarlığı haline gelen Akdeniz ve Ege, bu yıl da mezarlığa dönüşsün istemiyoruz.” dedi.

Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, savaşların en büyük mağdurlarının kadın ve çocuklar olduğunu, hiçbir suçu olmayan insanların, gözleri önünde akrabalarının öldürülmesine şahitlik ettiğini söyledi.

Çocukların henüz küçük yaşta pek çok acının parçası olduğunu aktaran Yıldırım, “Daha dünyada ne olup bittiğini anlamayacak yaştaki çocuklar bilinmeyen yolculuklara çıkmak zorunda bırakılıyor. 2015’ten bu yana yüz binden fazla çocuk 78’den fazla ülkeye müracaat etti. Bu rakam eski sayının neredeyse 3 katı. Yine hayatını kaybeden çocuk sayısı 25 binin üzerinde. Sakat kalan, yaralananların sayısı yüz binleri buluyor.” diye konuştu.

Uğur Yıldırım, savaşlar nedeniyle yurtlarından koparılan çocukların bilmedikleri coğrafyalara çıktıkları yolculukları esnasında insan tacirlerinin, organ mafyalarının ya da onları istismar etmek isteyen kişi veya örgütlerin eline düşebildiğini vurguladı.

Daha önce de Avrupa’da 30 bine yaklaşan refakatsiz çocuğun kaybolmasına dikkati çekmeye çalıştıklarını aktaran Yıldırım, “Bunlar kayıtları yapıldıktan sonra kaybolanlar. Avrupa’ya ulaşıncaya kadar hayatlarını kaybedenleri hep dile getiriyoruz. Aslında verilen istatistiklerin buzdağının görünen yüzü olduğunu, buzdağının altında çok daha büyük travmaların, hayat kayıplarının yaşandığını hep anlatıyoruz.” ifadelerini kullandı.

– “Güvenli bölgeler oluşturmadan sorun çözülmez”

Yıldırım, STK’ların, toplu ölümlerden sonra tepkilerini dile getirdiğini ancak hadiseler yaşanmadan önce önlem alınması gerektiğini vurguladı.

Bahar aylarının gelmesinin denizlerde yeni mülteci ölümlerinin yaşanabilmesinin habercisi olduğunu belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

“Aylan bebek, tüm dünya kamuoyunun gündemine gelmişti. Herkesi derinden etkilemişti. Fakat Aylan bebeğin ölümünden beri, bugün istatistiklere baktığımızda her gün iki çocuğumuzun cesedi kıyılarımıza vuruyor. Bundan önce binlerce kişiye mezar olan Akdeniz ve Ege, bu yıl da mezarlığa dönüşsün istemiyoruz. O insanların sığınabileceği, insanca yaşayabileceği güvenli bölgeleri inşa etmeden bu sorunu maalesef çözemeyeceğiz ve bu kayıpları, ölümleri yine müteessir şekilde takip ediyor olacağız.”

– “Dünyada 55 milyonun üzerinde mülteci var”

Yıldırım, uluslararası askeri operasyonların yapılacağı coğrafyalarda sivillerin güvenli bölgelerden tahliye edilmesine ilişkin planlamanın yapılmadığını öne sürdü.

Savaş bölgelerindeki sivillerin düşünülerek, onlara hayatlarını idame ettirebilecekleri alanların açılmasının önemine vurgu yapan Yıldırım, “Bu sadece bir devletin, bir kurumun, bir yapının kaldıracağı bir yük değil. Bugün zaten dünyada 55 milyonun üzerinde mülteci sorunu var.” dedi.

Geçen yıl sınırların daha da yükseltildiği, tel örgülerin daha fazla çekildiği, mülteci kabullerinin çok daha az olduğu, sınırlandırıldığı bir yılın yaşandığını aktaran Yıldırım, Avrupa’nın bu konuda üzerine düşen vazifeyi yerine getirmediğini, taahhüt ettikleri mali yardımları dahi yapmaktan kaçındıklarını dile getirdi.

Fransa’da 24 bin mülteci bulunduğunu, bu rakamın Türkiye’nin herhangi bir ilçesindeki mülteci sayısından çok daha az olduğunu ifade eden Yıldırım, şunları anlattı:

“Sadece Kilis’te 120 bin mültecinin barındığını söyleyebiliriz. Bir kampımızda zaten 30-40 bine yakın Suriyeli mültecinin kaldığını söyleyebiliriz. Yani dünyanın büyük sayılan ilk 10 devletindeki mülteci sayısına bakın. Hiçbiri bizim bir ilimizde bulunan ya da bir kampımızda bulunan mülteci sayısına hemen hemen denk gelmiyor. Bir istisnası Almanya’dır. Bu noktada sayıları oldukça düştü. Çünkü güvenlik tedbirleri oldukça artırıldı, sınırlar kapatıldı.”

Mülteciliği doğuran sebepler ortadan kaldırılmadığı takdirde mülteci sorunuyla her zaman karşı karşıya kalma tehlikesinin söz konusu olacağını dile getiren Yıldırım, “Güvenli geçiş yapmak, iltica hakkı gibi konular, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Cenevre Sözleşmesi ile belirlenmiş doğal haklardır. Mültecilik bir tercih değil. Yani kimse çok hoşuna gittiği için daha iyi olsun diye bir yerden bir yere veya hiç tanımadığı, dilini konuşmadığı, ne yapacağını bilmediği bir ülkeye geçmiyor.” ifadelerini kullandı.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?