Demir-çelikte yol haritası çiziliyor

ANKARA (AA) – GÖKSEL YILDIRIM – Sanayinin birçok alanına girdi sağlayan lokomotif sektör konumundaki demir-çelikte rekabet gücünün artırılması amacıyla gelecek yılların yol haritası belirlenecek.

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda 2017-2021 yıllarını kapsayan Türkiye Demir-Çelik ve Demir Dışı Metaller Sanayi Strateji Belgesi ve Eylem Planı hazırlıkları sürdürülüyor.

Bakanlık yetkilileri, sektör temsilcileri ve akademisyenlerin katılımıyla yürütülen çalışmalar sonunda sektörün geleceğine yönelik politikalar belirlenecek.

Sektörün rekabet gücünün artırılmasını amaçlayan çalışmanın gelecek yılın ilk yarısının sonuna kadar tamamlanması hedefleniyor.

Demir-çelik; otomobil, uçak, gemi gibi ulaşım araçları, makine, cihaz ve eşya üretimi gibi endüstrinin birçok alanına girdi sağlayan lokomotif sektör olarak dikkati çekiyor.

20. yüzyılın başında 28 milyon ton olan dünya çelik üretiminin 1950’de 191 milyon tona, bugün ise 1 milyar 600 milyon tonun üzerine ulaşmasını sağlayan etkenlerin başında üretim teknolojilerindeki gelişmeler geliyor.

Çelik üreten ülkelerin kişi başına demir-çelik tüketimine bakıldığında birinci sırayı bin 118 kilogram ile Güney Kore alıyor. Güney Kore’yi 400-600 kilogram kişi başı tüketim aralığında bulunan Çek Cumhuriyeti, Kanada, Almanya, Çin gibi ülkeler takip ediyor.

Türkiye’de kişi başı çelik tüketimi ise 2014’te 405 ve 2015’te 440 kilograma ulaştı.

Geçen yıl dünya çelik üretiminin 31,5 milyon tonluk kısmını gerçekleştiren Türkiye, dünyada 9, Avrupa’da ise 2. sırada yer alıyor.

Çelik üretimi kapasite kullanım oranı yüzde 70’in altında bulunuyor, gelişmiş ülkelerde ise kapasite kullanım oranı yüzde 75’ler civarında seyrediyor.

Çelik ithalatı 19 milyon ton (12,3 milyar dolar), ihracatı ise 16,8 milyon ton (11,8 milyar dolar) olarak gerçekleşti.

Türk çelik sektörünün en çok ihraç ettiği ürünler 7,2 milyon ton ile inşaat çeliği, 1,8 milyon tonla dikişli boru, 1,7 milyon tonla yassı sıcak ve 1,5 milyon tonla profil olarak sıralandı.

İhracatın yüzde 14,7’si ABD, yüzde 9’u Birleşik Arap Emirlikleri, yüzde 8,6’sı Irak, yüzde 7,8’i Mısır, yüzde 5,1’i İsrail’e gerçekleştirildi.

Demir-çelik ihracat ve ithalat verileri Türkiye’nin katma değeri düşük çelik ürettiğini ve teknoloji yoğunluğu yüksek çelik ithal ettiğini gösteriyor. Türkiye’nin ürettiği vasıfsız çeliğin tonu 500 doların altında seyrederken, zırh çeliği gibi ısıl işlem görmüş nitelikli çeliğin tonu bin 800 dolar civarında bulunuyor.

Dünya hurda arzının yüzde 20’si Türkiye tarafından ithal ediliyor. Bu miktarlar çelik hurda ithalatını enerji ithalatından sonra cari açığı artıran en büyük ikinci ithal kalemi haline getiriyor.

Cari açığın düşürülmesi, çelik sektörünün ham madde arz güvenliğinin sağlanması, 2023 hedefleri doğrultusunda 55 milyar dolar çelik ürünleri ihracatının gerçekleştirilmesinde katma değeri yüksek çelik ürünleri üretilmesi ve sektör enerji maliyetlerinin azaltılmasına yönelik yapısal bir dönüşüme ihtiyaç duyuluyor.

– Katma değerli üretime geçiş

Üretim yöntemi açısından Türkiye’nin ve dünyanın genel durumu arasında tezatlık bulunuyor. Bu tezatlık doğrultusunda Türkiye’de daha çok hurdaya dayalı üretim gerçekleştiriliyor.

Hurdaya dayalı üretim sonucu katma değerli ürün elde edilemiyor. Katma değerli ürüne erişebilmek ve hurda ile cevher arasında cevher lehine olan fiyat avantajını kullanabilmek açısından cevhere dayalı üretime geçilmesi gerekiyor.

Bu kapsamda, Türkiye’nin demir-çelik sektörünü ayakta tutabilmesi için sektör oyuncularının ortak ham madde tedarikine gitmesi öneriliyor.

TRT ve çevre katkı paylarının alınmaması, sektör özelinde mükemmeliyet merkezi oluşturulması da öneriler arasında yer alıyor. Sektördeki her bir işletmenin yararlanacağı mükemmeliyet merkezi ile mükerrer desteklerin önüne geçileceği, firmaların kaynaklarının kullanımında da etkinlik sağlanacağı belirtiliyor.

Bunlara ilave olarak üreticilerin kalitesiz ürün ithalatının engellenmesi, elektrik enerjisi maliyetlerinin düşürülmesi, Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu Serbest Ticaret Anlaşması’nın revize edilmesi, dahilde işleme rejimi mevzuatının amacı dışında kullanılmasının önüne geçilmesi gibi talepleri bulunuyor.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?