Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: (3)

ANKARA (AA) – Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, “Biz Almanya ile hep iyi ilişkiler içinde olduk, olmak istiyoruz ama bunun karşılıklı saygı ve çıkar ilişkileri çerçevesinde olması gerekir. Kimse Türkiye’yi Avrupa’dan veya bir başka yerden parmak sallayarak hizaya getirmeye kalkmasın.” dedi.

Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde basın mensuplarına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Büyükada’daki tutuklamalardan sonra Almanya Dışişleri Bakanının bugün yaptığı açıklamalarının sorulması üzerine Kalın, “Bu talihsiz açıklamaların Almanya’da yaklaşmakta olan seçimlere yönelik bir iç siyaset yatırımı olduğunu düşünüyoruz.” dedi.

Türkiye karşıtlığının Almanya’da bir moda haline geldiğine işaret eden Kalın, şöyle devam etti:

“Özellikle Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik paranoya düzeyindeki bir husumetin, karşıtlığın Alman siyasetinde prim yapmaya başladığını görenler şimdi bu vagona atlayarak kendilerince puan toplamaya çalışıyorlar. Bence onların oturup bu akıl tutulmasından kurtularak daha rasyonel bir şekilde düşünmeleri gerekiyor. Bakın, bizim Almanya’da birçok vatandaşımıza yönelik soruşturmalar yapılıyor, birçok masum vatandaşımıza adeta casus muamelesi yapıldı. Birçok STK’mıza, ki bunlar Alman kanunlarına göre kurulmuş, orada yıllardır faaliyet gösteren, oradaki Alman toplumuna hizmet eden STK’lardır, derneklerdir, vakıflardır, bunlara karşı bir sürü haksız uygulamalar yapıldı. NSU cinayetleri yıllardır aydınlatılamadı. Bir tarafta Almanya gibi bir hukuk devletinden bahsediliyor, öbür tarafta 10 küsür yıldır ‘NSU cinayetleri nasıl hasır altı edilir’ diye bir çabanın içerisindeler.”

PKK ve FETÖ’nün Almanya’daki yapılanmasını herkesin bildiğine dikkati çeken İbrahim Kalın, Almanya’nın Anayasayı Koruma Kurulunun yayınladıkları raporlarda da bunların açıkça ifade edildiğini bildirdi.

Kalın, kendilerinin bunları defalarca Alman makamlarının önüne koyduğunu aktararak, “Burada son 10 yılda PKK örgütlenmesinin nasıl genişlediğini ve derinlik kazandığını kendileri ifade ediyorlar. FETÖ kaçkınları, FETÖ soruşturmalarından kaçan bu ülkeye ihanet eden hainlerin en çok gittiği yerlerden bir tanesi nasıl Almanya olmaya devam ediyor. Bunlara nasıl göz yumuyor Alman makamları?” diye sordu.

Türkiye’nin bu konularla itirazlarını dile getirdiğinde Almanya’nın “bizde bağımsız yargı var” dediğini hatırlatan Kalın, “Biz buna saygı duyuyoruz. Türkiye’deki yargı bağımsızlığına neden saygı duymuyorlar? Türkiye’de yargının sürekli talimat alan bir kurum olmasını istiyorlar. Talimatı da kendileri vereceklermiş. Bu bir kere her şeyden önce Türk yargısına bir saygısızlıktır. Türkiye gibi egemenliğini, bağımsızlığını kimseyle paylaşmayacak bir ülkeye karşı saygısızlıktır.” ifadesini kullandı.

– Alman vatandaşlarına yapılan güvenlik çağrısı

Alman vatandaşlarına ve Türkiye’deki Alman firmalarına yapılan güvenlik çağrısına da tepki gösteren Kalın, bu çağrıyı şiddetle kınadıklarını belirtti.

Kalın, Hamburg’ta Merkel ile yapılan görüşmede Türkiye’deki Alman yatırımlarının güven içinde olduğunun aktarıldığına değinerek, Almanya’nın Türkiye için önemli bir ticaret partneri olduğunu vurguladı.

“Türkiye’de bugüne kadar Alman firmasına karşı herhangi bir soruşturma yapılmış mı?” sorusunu yönelten Kalın, “Böyle bir şey yokken, ortaya böyle bir şey atmak her şeyden önce bu ilişkileri feda etmek demektir ki biz buna asla razı olmayız. Küçük siyasi hesaplarla, seçimlere yönelik birtakım hesaplarla bu ekonomik ilişkileri gölgelemeye çalışmak, Türkiye’deki Alman yatırımcıların zihninde birtakım tereddütler uyandırmaya çalışmak kabul edilebilir değil.” dedi.

Yıllardır Alman vatandaşlarının Türkiye’ye hem ticaret, hem de turizm için sorunsuz bir şekilde seyahat ettiğini belirten Kalın, Türkiye’nin bunlarla ilgili hiçbir sorunu ve en ufak bir tereddüdü olmadığına işaret etti.

İbrahim Kalın, burada soruşturma konusuna dahil olan kişilere bakıldığı zaman, bunların polisin ve yargının tespit ettiği kadarıyla birtakım illegal veya şaibeli faaliyetler içerisinde olduklarına değinerek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Kaç kişidir bunlar? İşte 3 kişidir, 5 kişidir… Bunlarla Türkiye’ye normal, meşru turizm için ticaret için gelen insanları aynı kefeye koyup, ‘Türkiye’ye gitmeleri emniyetli değildir’ şeklinde bir mesaj verilmesi her şeyden önce büyük bir siyasi sorumsuzluktur. Biz böyle bir şeyi kabul etmiyoruz. Biz Almanya ile hep iyi ilişkiler içinde olduk, olmak istiyoruz ama bunun karşılıklı saygı ve çıkar ilişkileri çerçevesinde olması gerekir. Kimse Türkiye’yi Avrupa’dan veya bir başka yerden parmak sallayarak hizaya getirmeye kalkmasın. Bu ülkenin de kuralları, kanunları var. Bizim kendi güvenlik kaygılarımız, endişelerimiz var. Avrupalılar, Türkiye’nin güvenliğini kendi güvenliklerinin bir parçası olarak görürlerse daha doğru, rasyonel bir iş yapmış olurlar. Avrupa’daki Türkiye karşıtı bu örgütlerin, vesairelerin yapılanmalarının yıllardır nasıl derinlik kazandığını, oralarda özellikle PKK terör örgütünün nasıl para topladığını, nasıl propaganda yaptığını, nasıl eleman devşirdiğini, sonra onları getirip Irak’ta, Suriye’de, başka yerlerde eğitip Türkiye’ye saldırttığını hepimiz biliyoruz.”

Bunların Almanların kendi resmi raporlarında yer alan konular olduğunu vurgulayan Kalın, “Dolayısıyla burada yapmaları gereken bu tür popülist çıkışlarla Türk – Alman ilişkilerini gölgelemek yerine tam tersine bu reel sorunlara yönelmeleri, sorunları ortadan kaldırmaları ve Türk Alman ilişkilerini tekrar olması gereken rayına oturtmalarıdır.” ifadesini kullandı.

– ABD Dışişleri Bakanlığının terör raporu

ABD Dışişleri Bakanlığının terör raporu hatırlatılarak, “FETÖ terör örgütü bu rapora girerken terör listesinde yer almadı. ABD’nin yayımladığı bu çelişkili raporu nasıl değerlendiriyorsunuz” sorusuna Kalın, “Aslında siz de kilit kelimeyi kullanarak durumu özetlediniz. Bu çelişkili bir durumdur. ABD Dışişleri Bakanlığının terör raporuna FETÖ’nün dolaylı olarak da girmiş olması önemli. Bunu önemsiyoruz. Fakat FETÖ terör örgütünün ne olduğunu, mahiyetini tam olarak tespit etmeyen bir değerlendirme olduğunu da ifade etmeliyiz. Bunu sadece ‘Türk hükümeti görüyor’ diye öznelleştirmeye çalışmak bir kere objektif gerçekliklerden biraz uzaklaşmak anlamına gelir.” karşılığının verdi.

Kalın, FETÖ’nün yaptıklarının, 15 Temmuz darbe girişiminin ve terör örgütünün sonrasındaki faaliyetlerinin ortada olduğuna dikkati çekerek, şu görüşlere yer verdi:

“Üzücü olan şu tabi. Şu anda bu FETÖ, Almanya ve Avrupa’yı kullanarak, oranın imkanlarını kullanarak, seferber ederek, hatta mesela ABD’li vergi mükelleflerinin vergi paralarını kullanarak, sistemi manipüle ederek Türkiye’ye karşı faaliyetler içerisinde bulunmaktalar. Bizim beklentimiz Avrupa ve ABD makamlarından FETÖ’nün elebaşı olan Gülen başta olmak üzere bunların ne kadar militanı, gizli, açık elamanı, ajanı, casusu varsa bunların hukuk kuralları içerisinde, bizim talep ettiğimiz şekilde Türkiye’ye iade edilmeleridir, orada kovuşturmaya tabi tutulmalarıdır. Madem hukukun üstünlüğünden, yargının bağımsızlığından bahsediyoruz, Türk mahkemelerinin bu konuda verdiği kararlar açık ve net ortadadır. Bu konularda bizim suçluların iadesi anlaşması çerçevesinde bizim ABD ve Avrupa’dan beklentimiz FETÖ mensuplarının Türkiye’ye iade edilmesidir. Aksi halde bu adamın, Pensilvanya’dan bu suç imparatorluğunu yönetmeye devam etmesine müsaade edilmesi bir, terörle mücadele açısından büyük bir çelişkidir. İki; Türkiye ile stratejik ilişkisi, müttefiklik ilişkisi olduğu iddiasını da maalesef gölgeleyen, zedeleyen bir durumdur. Bizim bu konudaki beklentimiz Avrupalı ve ABD’li makamların, tereddütsüz ve gecikmeden hareket etmeleri ve bu kriminal kişilerin adaletin önüne çıkma konusunda bizimle işbirliği içinde olmalarıdır.”

– FETÖ ile mücadele

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türk Silahlı Kuvvetlerinde FETÖ ile mücadele kapsamında kurulması planlanan özel birime ilişkin bir başka soru üzerine, “Çalışma devam ediyor, tamamlandığında uygun görüldüğü şekilde ilgil birimlerimiz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Milli Savunma Bakanlığımız paylaşırlar. FETÖ ile mücadele konusunda gerek TSK gerek diğer emniyet birimlerimiz içinde yoğun, detaylı, özverili bir çalışma şu anda yürütülüyor. Bu tehdit tamamen ortadan kalkana kadar da bu mücadelemiz devam edecek.” dedi.

Anadolu Ajansının PKK/PYD’ye ABD desteği haberi hatırlatılarak, bununla ilgili Pentagon’dan yapılan açıklamaya ilişkin değerlendirmesi sorulan Kalın, şunları ifade etti:

“Anadolu Ajansının haberi, kendi habercilik ağı çerçevesinde hazırladığı bir haberdir. Burada hükümetin bir bilgi vermesi yönlendirmesi gibi bir şey söz konusu değildir. Anadolu Ajansı da bir haber kuruluşu olarak bu konuyu gündemine almış ve haberleştirmiş olabilir. Biz de haberi çıktıktan sonra gördük zaten. Bir kere Türkiye olarak bizim hiçbir müttefikimizin herhangi bir askerini, görevlisini, herhangi bir yerde, Suriye’de, Irak’ta veya bir başka noktada hayatını tehlikeye atmak gibi bir niyetimiz, düşüncemiz asla söz konusu olmaz. Bizim o ülkelerden beklentimiz de budur. Aynı şekilde bizim askerlerimizin, yetkililerimizin de dünyanın değişik yerlerinde görevli olan insanlarımızın da hayatını tehlikeye atacak tavır ve tutumlardan uzak durmalarıdır. Bu, karşılıklı anlayış çerçevesinde zaten uyguladığımız bir şeydir.”

– “Terör örgütüne bu cesareti kim veriyor”

Türkiye’nin, terör örgütü PYD/YPG’ye verilen destek konusundaki hassasiyetini hep dile getirdiklerini anımsatan Kalın, bu politikanın yanlış olduğunu ifade ettiklerini, etmeye de devam edeceklerini bildirdi.

Kalın, şöyle devam etti:

“Çünkü bir terör örgütünü bir başka terör örgütüyle bertaraf edemezsiniz ve PYD/YPG’ye giden bu silahlar, verilen bu eğitim, bu propaganda, medya desteği, bu siyasi destek… Bunların nereye varacağını herhalde ABD’li yetkililer değerlendiriyordur diye umut ediyoruz, en azından bizim açımızdan. Bunların PKK’yı desteklediği, güçlendirdiği sonucunu herhalde hiç kimse inkar edemez. Zaten PKK terör örgütünün yaklaşımlarına baktığınız zaman ‘Evet, biz DEAŞ ile mücadele bahanesiyle, bu kılıfla şu anda ABD’yi de Avrupa’yı da arkamıza aldık. Dolayısıyla istediğimiz gibi alanda at koşturabiliriz’ tavrı içinde olduğunu görüyoruz. Bu cesareti kim veriyor bu terör örgütüne? Bir tarafta siz PKK’ya ‘terör örgütü’ diyeceksiniz, aynı işte bazı Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi, öbür tarafta onlara muazzam bir alan açacaksınız. Dolayısıyla burada terörle mücadele tutarlı bir şekilde yürüyecekse bunun hakikaten belli kurallar içerisinde yapılması gerekiyor.”

– “Terör eğer terörse, her yerde terördür”

Terörün batılı çıkarları hedef aldığı zaman “uluslararası ve acil bir tehdit” olarak tanımlanmaya başladığına dikkati çeken Kalın, şunları kaydetti:

“DEAŞ, El-Kaide terörü gibi. Ama PKK terörü söz konusu olduğunda, aynı terör örgütü, aynı yöntemleri kullanıyor, aynı yaklaşıma sahip, insanları öldürüyor, masum insanlara saldırıyor, Necmettin Yılmaz gibi genç bir öğretmenimizi, daha önce bir çok öğretmenimizi, korucumuzu, polisimizi, vatandaşımızı öldüren bu vahşi, eli kanlı terör örgütü söz konusu olduğunda sanki adeta onu ayrı bir kategoriye tabi tutuyorlar. Niye? Çünkü batılı çıkarları hedef almıyor diye. Burada o kadar çifte standart var ki terör eğer terörse her yerde terördür ve buna karşı herkesin mücadele etmesi gerekir. ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ mantığıyla baktığınız zaman eninde sonunda döner dolanır, o yılan bir gün de sizi sokar. Nitekim biz bunun küçük bir örneğini Hamburg’taki protestolarda gördük. Vandalizm düzeyine varan, o G-20, küreselleşme karşıtı gösterilerde gördük. Bir grubun nasıl PYD/YPG paçavralarıyla orada yürüyüş yapmaya çalıştığını, Alman polisiyle karşı karşıya geldiğini hep birlikte gördük. Bizim dediğimiz şey de tam bu işte. ”

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?