Bahçeli, MHP TBMM Grup Toplantısında konuştu: (2)

TBMM (AA) – MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türk Cumhuriyetlerinin, Dağlık Karabağ konusundaki sessizliği, tepkisizliği ve hareketsizliğinin kendilerini derinden üzdüğünü ve kahrettiğini söyledi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, Cumhur İttifakı’nın müstesna iradesiyle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin muazzam imkanlarıyla tarihin arkasından koşan, gelişmeleri yedek kulübesinden izleyen, olan bitenleri yalnızca günü birlik analiz ederek enerji ve vakit kaybeden bir ülke olmaktan tamamen uzaklaştığını ifade etti.

Mücadele eden, müdahale eden, zamanlama yanlışına müsaade etmeyen bir ülke olarak Türkiye'nin bölgesel ve küresel olayların aktif, etkili sözü ve nazı geçen güçlü bir takipçisi olduğunu dile getiren Bahçeli, "Artık bizden habersiz bir kuşun havalanması söz konusu değildir." dedi.

Dağlık Karabağ sorununun "sıradan bir mesele" olmadığını ifade eden Bahçeli, "Tohum çatlayalı çok olmuş, mefkure güneş gibi doğmuş, mazlumların gözyaşıyla ıslattığı, kanlarıyla suladığı Dağlık Karabağ’ın asıl sahibine geçmesinin zamanı gelip çatmıştır. Doymak ve kanmak bilmeyen zalimlerin bu gerçeği engellemeye ne güçleri ne de takatleri yetecektir." diye konuştu.

Ermenistan'ın hem korkak hem hain hem de savaş suçlusu olduğunu vurgulayan Bahçeli, sivilleri öldürerek Azerbaycan Türklüğü arasında korku yaratmaya çalıştığını kaydetti.

"Ermeni katiller geçmişteki alçak saldırılarına yenilerini eklemektedir.
Soykırımcı Ermenistan işbaşındadır." diyen Bahçeli, "Meşrutiyet yıllarında, çeteleri dağlarda gezerken, militanları kahramanlarımızı şehit ederken, memurları ve siyasetçileri sokaklarımızda baston sallayan, nifak saçan, Meclis-i Mebusan’da olay çıkartan, ayrılıkçılık yapan bölücülerin soysuz torunları bugün Ermenistan’da cinayet nöbetindedir." değerlendirmesini yaptı.

Ermeni askerleri kafileler halinde firar ederken bu terörist devletin çok sayıda kayıp verdiğini; Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan’ın bunu teyit etmesinin "bozgunun habercisi" olduğunu dile getiren Bahçeli, "Dağlık Karabağ Azerbaycan’a geçmeden ateşkes, müzakere ve diyalog uçurumdur, işgalcilerin taktik adımıdır." görüşünü yineledi.

– Türk Cumhuriyetlerine eleştiri

"Bizi derinden üzen ve kahreden bir başka konu, 1990’lı yıllarda bağımsızlıklarını kazanan Türk Cumhuriyetlerinin Dağlık Karabağ konusundaki sessizliği, tepkisizliği ve hareketsizliğidir." ifadesini kullanan Bahçeli, "Özbekistan’ın diplomatik çözüm çağrısını nasıl kabullenelim?
Kazakistan’ın müzakere önerilerini nasıl ve neyle izah edelim?
Türkmenistan’ın BM himayesinde önleyici diplomasi yöntemlerini kullanma teklifini nasıl hazmedelim?
Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi Genel Sekreteri’nin bize göre cılız ve yetersiz tepkisini nereye koyalım?
Bu gelişmeler karşısında kendi içine kıvrılan Kırgızistan’dan da bir ses çıkmamasını nasıl yorumlayalım?
Bişkek’te baş gösteren sokak eylemlerine, FETÖ’nün oyunlarına bugüne kadar yüksek sesle itiraz eden hangi Türk devletleri olmuştur? Bu suskunluk, bu durgunluk Türk’e yakışıyor mu?" sorularını yöneltti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.
Türk’ün feryat ettiği bir ortamda, bir başka Türk’ün buna duyarsız kalması abesle iştigaldir.
Hadi Kıbrıs davasında sesiniz çıkmıyor, hadi Kerkük’ten habersizsiniz, bari Dağlık Karabağ’da taraf olun, üstelik hakkın ve hakikatin safında yer alın.
Haklı olan ülke Azerbaycan’dır.
Mağdur olan ülke Azerbaycan’dır.
Toprak bütünlüğü ve egemenlik çıkarları suikasta uğrayan ülke de Azerbaycan’dır.
Haksızlık karşısında susmak tarihi hata, elim ve trajik bir acziyettir. Bugün Azerbaycan’ın başına gelenlerin aynısı, Allah muhafaza yarın bir başka Türk Cumhuriyeti’ni etkileyebilecektir.
Küresel ve bölgesel nüfuz mücadelelerine 'hayır' diyemezsek, işgal projelerini topluca reddedemezsek, komşunun yanan bacası kendi evimizin ateş almasına kadar giden ilk kıvılcımı çakacak, ilk tutuşmayı sağlayacaktır. 'Bir Türk dünyaya bedeldir' diyoruz, fakat hiçbir dost ve kardeş ülkeden dimdik bir duruş göremiyoruz.
Ayıptır, günahtır, Türk’ün birliği ve beraberliği bütün muhasım odakları, bütün şer güçleri, bütün ortak düşmanları A’dan Z’ye yıkıp geçecektir. Türk’ün şakası olmaz, Türk kimsenin icazetine talip olmaz. Dağlık Karabağ’da zafer Azerbaycan Cumhuriyeti’nin olmalıdır.
İşgalci Ermenistan 30 yıla yakındır kirlettiği topraklardan derhal çekilmelidir.
Sivilleri katlederek ulaşacağı hiçbir yer yoktur."

-"Güvenimiz tam"

KKTC Cumhurbaşkanı seçilen Ersin Tatar’ı tebrik eden Bahçeli, zorlu ve çetin mücadelesinde başarılar diledi.

KKTC Cumhurbaşkanı seçiminde bahis oynayan kumandalı anket şirketlerinin, hezimet yaşayarak vahim şekilde çuvalladıklarını belirten Bahçeli, "Hepsi nal toplamış, tahminlerinde yanılmış, kamyon farı görmüş tavşan gibi donup kalmışlardır. Bizim beklentimiz şudur: 'Eğer Kıbrıs’taki seçimleri Türkiye’nin desteklediği Ersin Tatar kazansın, ben bu mesleği bırakacağım' diyen hangi anketçi varsa artık işini tasfiye ederek sözünü tutmasıdır." dedi.

KKTC Cumhurbaşkanı seçiminde, mücahit ruhu müzakereci saplantıları tarihin kenarına ittiğini; esaret değil cesaretin kazandığını ifade eden Devlet Bahçeli, "Taviz değil milli duruş kazanmıştır.
Zillet değil millet kazanmıştır. Rum tezleri değil Türk’ün muteber iradesi kazanmıştır. Çözümü federasyonda arayan, çareyi toprak vermekte gören gayri milli zihniyetler Kıbrıs Türklüğü’nün önünden çekilmek zorunda kalmışlardır." diye konuştu.

Bahçeli, eşit ve egemen iki devlet esasına dayalı ahlaki ve milli siyaset anlayışının, devlet sorumluluğu üstlendiğini belirterek Kıbrıs meselesini Rumların eline ve insafına terk etmenin, dayatmalara "tamam" demenin, en başta milli değerlere ve tarihsel kazanımlara haksızlık ve hıyanet oluğunu söyledi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sayın Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın kronikleşmiş sorunları Türkiye’nin desteğiyle köklü çözümlere ulaştıracağına güvenimiz tamdır. 18 Ekim 2020 Pazar günü şu tarihi hakikat bir kez daha tasdik ve teyit edilmiştir:
Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır. KKTC’nin tanınması, uluslararası toplum nezdinde kabulü, aynı şekilde egemen bir devlet halinde varlığı ve sürekliliği mutlaka sağlanacak, gecikmiş adalet yerini bulacaktır.
Siyasi tercihi ne olursa olsun KKTC’de yaşayan her kardeşimi kucaklıyor, yeni Cumhurbaşkanımızın hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Türkiye ile KKTC’nin birbirine kopmaz bağ ile bağlanması siyasi veya stratejik bir ilişkiden öte tarihin seslenişidir, şehitlerimizin emanetidir, milletimizin beklentisidir, Türklüğün yeminidir.
Lefkoşe Ankara’nın ikiz kardeşidir. KKTC Doğu Akdeniz’deki son siperimiz, son savunma hattımızdır.
Kıbrıs demek vatan demektir. Kıbrıs demek Türk demektir.
Kıbrıs demek ecdat demektir.
Kıbrıs demek, Akdeniz’deki sönmeyen millet ışığı demektir. Ne var ki ışıklar yanıyor mesajıyla kafalarında yer etmiş darbe özlemlerini sosyal medya kanalıyla paylaşan sorumsuzların, ışığı yakanın da kapatacak olanın da sadece ve sadece aziz millet varlığı olduğunu bilmeleri, yarım akıllarını başlarına almaları hem tavsiyemiz hem de ikazımızdır."

(Bitti)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?