AK Parti Sözcüsü Çelik, MYK Toplantısı'na ilişkin açıklamalarda bulundu: (2)

ANKARA (AA) – AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, "(Kovid-19) Aşılama süreci büyük bir kapasite ile büyük bir sağlık organizasyonumuzun yeteneği ile yerine getiriliyor. Daha çok vatandaşımızı aşılayacağız." dedi.

AK Parti Genel Merkezi'nde, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Toplantısı devam ederken basın toplantısı düzenleyen Çelik, Kovid-19 ile mücadele çalışmaları kapsamında aşı programının güçlü bir şekilde devam ettiğini bildirdi.

Sağlık çalışanlarına müteşekkir olunduğunu söyleyen Ömer Çelik, "8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle Cumhurbaşkanımız, sağlık çalışanlarımız da bir yemekte bir araya geldi. En büyük takdiri, en büyük övgüyü onlar hak ediyorlar. Bu işle ilgili dünyadaki bütün kurumları, Türkiye'nin bu organizasyon yeteneğine güçlü bir şekilde takdir ediyorlar. Fakat maalesef muhalefet partilerinden hala '3 maskeyi dağıtamadınız, 4 maskeyi dağıtamadınız, 5 maskeyi dağıtamadınız' gibi gerçeklikle ilgisi olmayan, Türkiye'nin verdiği mücadelenin kalitesi ile ilgisi olmayan tamamen bir saplantıyla ortaya koyulan birtakım eleştiriler görüyoruz." ifadelerini kullandı.

Türkiye'nin Kovid-19'la mücadelesini son derece başarılı bir şekilde sürdürdüğünü belirten Çelik, "Aşılama süreci büyük bir kapasite ile büyük bir sağlık organizasyonumuzun yeteneği ile yerine getiriliyor. Daha çok vatandaşımızı aşılayacağız. İnşallah bu belayı hep beraber atlatmak konusundaki duyarlılığımızı artıracağız." dedi.

Normalleşme ile maske, mesafe ve temizlik kuralının unutulmaması gerektiğini vurgulayan Ömer Çelik, maske, mesafe ve temizlik kuralının unutulması halinde aşılama ile kazanılanların başka alanlarda kaybedileceğini söyledi.

Terör örgütlerinin "kadın meselesindeki" istismarcılığının önemli bir konu olduğuna değinen Çelik, şöyle devam etti:

"Aşağılık bir terör örgütü olan DEAŞ, Ezidi kadınları ve başka kadınları köle olarak satması gibi istismarcılığın yanı sıra Türkiye'de çeşitli alanlarda raporlama yapılmasına rağmen en çok dikkatimizi çeken hususlardan PKK'nın küçük yaştaki kız çocuklarını kaçırması. Bunları birer askeri unsur getirmeye çalışması. Üstelik hem kadın hem da çocuk istismarcılığı konusundaki sicilinin, yeterince çalışmanın yapılmaması maalesef son derece dikkat çekicidir.

Bu konuda Cenevre Sözleşmesi'ne ek protokolde 15 yaşına ulaşmamış çocukların herhangi bir şekilde çatışmaların tarafı yapılamayacağı, askeri unsur olarak kullanılamayacağı açık ve net bir şekilde belirtilirken PKK'nın bu ihlalleri sürekli yapmasına rağmen Türkiye'de bu konuda çalışan sivil toplum örgütlerinin ya da çeşitli kesimlerin yeterince güçlü raporlar ortaya koyamaması son derece üzüntü vericidir. Yine 1989 Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nde 15 yaşından küçük çocukların askeri unsur olarak kullanılamayacağı açık bir şekilde belirtiliyor. Bu PKK'nın, temel insan haklarını ihlal ettiği sadece bizim söylediğimiz bir şey değil."

ABD'nin Haziran 2016'da yayımladığı İnsan Ticareti Raporu'nda, terör örgütü PKK'nın özellikle Suriye kolu PYD/YPG'nin çocukları askeri unsur haline getirdiğine, küçük yaştaki kız çocuklarının zorla terör örgütü mensubu yapıldığına dair bilgilerin yer aldığını bildiren Çelik, "Yine 2014'te ABD'de yayımlanmış İnsan Hakları Uygulamaları Ülke raporlarında, PKK'nın bu küçük yaştaki çocukları ailelerinden kopararak hem kadınları istismar etme hem kız çocuklarını istismar etme konusunda sistematik olarak insan hakları suçu işlediğine dair önemli tespitler var." diye konuştu.

Bu raporlara giren pek çok veri olduğunu vurgulayan Ömer Çelik, "Dolayısıyla şunun açık ve net bir şekilde ortaya koyulması gerekiyor; özellikle kadın istismarcılığı ve çocuk istismarı konusunda da bu terör örgütlerinin yaptığı insanlık dışı uygulamalar konusunda daha çok hassasiyet oluşturulması gerektiğinin altını çiziyoruz." dedi.

AK Parti Genel Merkez Kadın Kolları Başkanlığı görevine, Düzce Milletvekili Ayşe Keşir'in seçildiğini belirten Çelik, eski başkan Lütfiye Selva Çam'a yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür etti.

Ömer Çelik, 15 Mart'ta Genel Merkez Gençlik Kolları Kongresinin, 24 Mart'ta da AK Parti 7'nci Büyük Olağan Kongresinin yapılacağını söyledi.

Kongreler vasıtasıyla gerçekleştirdikleri "demokrasi şöleni"ni 24 Mart'ta zirveye ulaştıracaklarını belirten Çelik, "Gençlerimizin, sadece gençlik kollarında değil diğer bütün kademelere güçlü bir şekilde izlerini bırakmalarını son derece önemsiyoruz. Tabii uzun bir iktidar yürüyüşümüz var. Partimiz kurulduğundan bu tarafa uzun bir neslin yetiştiği bir zaman dilimi geçti. Gençlik kollarımızda yetişen arkadaşlarımızın bugün partinin ana kademelerinde yer alması da partimizin dinamizmini, siyasetçi yetiştirme kapasitesini göstermesi açısından da son derece kıymetli." ifadelerini kullandı.

– "Türkiye ile ilgili alınan kararların tamamı mesnetsiz"

Arap Birliği Dışişleri Bakanları Konseyi toplantısında, Türkiye'ye yönelik yayımlanan bildirinin doğru bulunmadığını vurgulayan Ömer Çelik, "Türkiye ile ilgili alınan kararların tamamı mesnetsizdir. Türkiye'nin terörle mücadele hakkı çerçevesinde, ulusal güvenliğini koruma hakkı çerçevesinde yaptığı girişimlerin Arap topraklarının bütünlüğüne, Arap devletlerine bir saldırı gibi sunulmasının hiçbir mesnedi yok. Aslında bunu, karara imza atan Arap devletleri de çok iyi biliyor." dedi.

Türkiye'nin her zaman Arap devletlerinin egemenliğini, esenliğini ve toprak bütünlüğünü savunduğunu kaydeden Çelik, şöyle devam etti:

"Ama herhangi bir komşumuzdan bize dönük bir terör saldırısı olduğu zaman eğer o komşumuz egemen bir devlet olarak bu terör unsurlarını temizleyemiyorsa ya da Türkiye'ye yapılan bu saldırılara gereken cevabı veremiyorsa bizim müdahale etmemiz de kaçınılmazdır. Bu çerçevede Arap Birliğini uluslararası bir organizasyon olarak değil aynı zamanda kardeş bir organizasyon olarak da gördüğümüz için bu kararlardan büyük üzüntü duyduğumuzu, Türkiye'ye husumet üretmek isteyen bazı ülkelerin güdümünde alınan bu kararların doğru olmadığını bir kere daha ifade ediyoruz.

Tam tersine düşünmemiz gereken şeyler, Suriye'nin ne olacağıdır, Libya'nın ne olacağıdır, Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri yakın takip etmek, Filistinli kardeşlerimizin geleceğinin ne olacağını takip etmektir. Bu konuda Arap Birliğini daha duyarlı davranmaya davet ediyoruz."

– "Yunanistan büyük bir telaşa düşerek Türkiye karşıtı faaliyete başladı"

Yunanistan'ın Türkiye'ye karşı faaliyetlerinin istikşafi görüşmelere rağmen devam ettiğini görmekten büyük üzüntü duyduklarını belirten Çelik, "25 Ocak'ta istikşafi görüşmeler başlamıştı ve devam edecek. Yunan tarafına aynı üslubu, aynı söylemleri kullanmaktan vazgeçmeleri gerektiğini söylemiştik ama maalesef buna devam ediyorlar. Arap Birliğinin Türkiye karşıtı kararına Yunanistan'ın memnuniyetini açıklamasını not ettiğimiz ifade etmek isterim. Aynı şekilde Mısır, Akdeniz'de hidrokarbon arama bölgelerine izin verince Yunanistan bundan büyük bir telaşa düşerek yine bir Türkiye karşıtı faaliyete başladı." diye konuştu.

Ömer Çelik, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias'ın Kahire'ye giderek Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ile görüştüğünü hatırlattı.

Atina'da düzenlenen "Dostluk Forumu" adı altında Türkiye'ye yönelik husumet forumu organize etmeye çalıştıklarını belirten Çelik, "Yine en son yaptıkları açıklamada bu forumun reddettiğimiz kararlarını hayata geçirmek için çalışacaklarını Yunan Dışişleri Bakanı ve Başbakan açıkladı. Bunu da not ediyoruz ve bunları da takip edeceğiz. Gerekli şekillerde gerekli karşılıkları diplomatik düzeyde ve sahada vereceğimizden kimsenin kuşkusu olmasın." dedi.

Yunanistan'ın taktik ittifakları içerisinde Türkiye'ye karşı saldırganlık ürettiğini belirten Ömer Çelik, şöyle devam etti:

"Ama Yunanlılar şunu bilsin ki Türkiye ile adil bir anlaşma dışında onları güvende ve geleceğe güvenle bakan bir ülke olarak hissettirecek başka bir şey yoktur. Günlük olarak burada birtakım devletlerin Türkiye ile bilek güreşi yapmak için Yunanistan'ı yanına almasını kalıcı bir ittifak zannetmesin. Yarın onlar gider yine Yunanistan, Türkiye ile baş başa kalır bu bölgede. Şunu da hep beraber göreceğiz; bunlar çıkarlarının bittiği yerde yine Yunanistan'ı terk edeceklerdir. Yunanistan'ın, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne saygılı bir şekilde müzakere masasında sonuç araması her şeyden daha kıymetlidir. Bu, gelecek dönemlerde daha net bir şekilde görülecektir."

– "Türkiye ile daha iyi işlere imza atması gerektiği konusundaki görüşümüzü yineliyoruz"

Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile pozitif bir gündem açtığını bildiren Çelik, şunları kaydetti:

"Bu pozitif gündemi devam ettiriyoruz. Cumhurbaşkanımız, bu dönem içerisinde Sayın (Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel) Macron bir video konferans gerçekleştirdi. Aynı şekilde Sayın (Almanya Başbakanı Angela) Merkel'le bir video konferans gerçekleştirdi. Türkiye ve bu ülkeler arasındaki ikili ilişkiler ve Türkiye-AB ilişkileri kapsamlı bir şekilde ele alındı. Yine Sayın Cumhurbaşkanımız İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Aynı ajanda da orada da yer aldı. Şu anda önümüzde bir fırsat penceresi var, hem Gümrük Birliği Anlaşmasını hem Göçmen Anlaşmasını güncelleyebileceğimiz bir ortam söz konusudur.

AB'nin açılan bu pozitif ajandayı daha da ilerleterek Türkiye ile daha iyi işlere imza atması gerektiği konusundaki görüşümüzü yineliyoruz. Frontex'in yaptığı faaliyetleri tekrar tekrar gündeme getirdik. Yunanlıların botları geri itmesi, göçmenlere yaptığı zulümler Cumhurbaşkanımız tarafından altı çizilerek belgeleri ile beraber muhataplarına tekrar tekrar ifade edilmiştir. AB, Avrupa'nın sınırlarını birtakım Berlin duvarları örerek koruyamaz. Avrupa'nın sınırlarına ne kadar çok Berlin duvarı örerseniz AB içerisindeki aşırı sağcıların AB içerisinde ideolojik Berlin duvarları ördüğünü göreceksiniz. Dolayısıyla AB'nin geleceği açısından doğru bir yaklaşım değildir."

Giderek İslamofobik gündemin Avrupa siyasetini kuşattığını dile getiren Çelik, şöyle konuştu:

"Fransa'daki iç güvenlik yasası, en son kılık kıyafetle ilgili İsviçre'de alınan birtakım kararlar, aşırı sağ olarak, marjinal olarak kabul edeceğimiz gündemlerin, giderek daha fazla merkeze yerleşmeye başladığı görülüyor. Bu, Avrupa demokrasileri için büyük bir tehdittir. Avrupa'nın demokrasisinin korunması Türkiye'nin milli çıkarları açısından gereklidir. O sebeple Avrupa demokrasilerin istikrarının devamıyla ilgiliyiz, Avrupa refahının devamıyla ilgiliyiz. Türkiye'nin milli çıkarları açısından bunların devamı ve istikrarın korunması önemlidir. Avrupa için tehdit, kendi içerisindeki aşırı sağcıların daha da ilerlemesine yol açan bu yanlış politikalardan kaynaklanıyor. Dolayısıyla burada aşırı sağa karşı alınacak önlemlerin DEAŞ'a karşı alınacak önlemler gibi hassasiyetle ele alınması gerektiğini bir kere daha altını çiziyoruz."

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?