8. Uluslararası Güvenlik Forumu

HALİFAX (AA) – Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye’nin terörle mücadelesini, herkesin takdir etmesi ve örnek alması gerektiğini belirterek, “Biz bütün bu durumlar karşısında Avrupa’ya çağrı yapıyoruz, ‘gelin fasıl açalım, gelin demokratik konularda ilerleyelim’ diye. Onlarsa eleştirmekten, herhangi bir ilerleme şeklinde ajanda oluşturmaya fırsat bulamıyorlar.” dedi.

Çelik, bu yıl sekizincisi düzenlenen Uluslararası Güvenlik Forumu’na katılmak amacıyla geldiği Kanada’nın Halifax kentinde AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Yeni bir dünyanın başladığına ilişkin birçok analizin yapıldığını ifade eden Çelik, bir refah ve istikrar projesi olarak görülen Avrupa Birliği (AB) hakkında ciddi tartışmalar olduğunu dile getirdi.

Çelik, “En önemlisi, İngiltere gibi güçlü bir AB ülkesinin Avrupa’dan ayrılıyor olması. Nitekim Avrupa’daki düzen fikri konusunda çok ısrarlı bir tutumu olan İngiltere gibi bir ülkenin ayrılıyor olması Avrupa’nın geleceği ve istikrarı konusunda yeni tartışmalar açıyor.” dedi.

Avrupa’da da gerek kurumlar gerekse paradigma düzeyinde ciddi bir krizin olduğuna dikkat çeken Çelik, bu durumla yüzleşilmesi gerektiğini söyledi.

– “Dünya demokrasi taleplerine sessiz kaldı”

Irak’ın işgali sonrası bir türlü düzen sağlanamadığına işaret eden Bakan Çelik, “Öfkeli insanlar kendilerini koruyacak, geleceklerini şekillendirecek güç odakları aramaya başladılar. Genç insanlar Libya’da, Tunus’ta ve Mısır’da demokrasi yoluyla bir gelecek kurabileceklerini düşündüler. Çünkü uzun yıllar Batı dünyası onlara geleceklerinin demokraside olduğunu söylüyordu. Ama bu, birtakım iç çatışmalar ya da Mısır’da görüldüğü gibi darbe yoluyla çalındığında demokratik dünya buna sessiz kaldı. Bu büyük bir kitlenin, kendi geleceğini nerede göreceğine ilişkin soru ortaya çıkardı.” değerlendirmesinde bulundu.

Demokrasinin insanlar için yeniden umut olması gerektiğine dikkat çeken Çelik, “Çünkü insanların önünde demokratik bir umut yoksa, istediğiniz kadar güvenlik önlemi alın, dünyayı son derece otoriter bir yere kaydırmış olursunuz. Burada da demokrasinin öncelikle organik krizleri var. O da, demokrasinin kendi içerisinde insanların kendilerini ve taleplerini yansıtma konusundaki yetersizliği. Avrupa’da da uluslar üstü bir kurum olarak kurulan AB’nin aslında halkların iradesine karşı olduğu şeklinde birtakım yaklaşımlar ortaya çıkmaya başladı. Bunlar tabii tehlikeli yaklaşımlar.” ifadelerini kullandı.

Çelik, sokaktaki insanın kimlik, aidiyet ve dünyayı anlamlandırma problemlerine cevap veren bir siyasetin bulunmadığını belirterek, “Bu aslında bizim siyasetsiz siyaset diyebileceğimiz bir tablo. Yani insanlardan oy alıyorlar ama oy aldıktan sonra da 5 yıl boyunca o insanları pasif hale getiriyorlar. O insanlar kendi kaderleri ile ülkeleri hakkında söz söyleyemez hale geliyor.
Vatandaşlar, giderek demokrasinin memurları haline geliyor. Sadece oy kullanan, onun dışındaki bütün yetkisini, onu temsil edenlere aktaran bir şey. Halbuki bugün ihtiyaç duyduğumuz bir derinleşme var. İnsanların sadece demokrasinin memurları olarak değil, demokrasinin kurucusu, taşıyıcısı ve öznesi olduğu bir tabloya ihtiyaç var.” şeklinde konuştu.

– “Artık Musul’u, Rakka’yı, El-Bab’ı bir Ortadoğu sorunu olarak göremezsiniz”

Terörle mücadele konusunda da değinen Çelik, Avrupa’nın bu konudaki çifte standardı hakkında ise şöyle konuştu:

“Örneğin, Avrupa’daki ETA gibi, Korsika’daki terör örgütü gibi örgütler hakkında son derece net olan Avrupa’nın tutumu, iş PKK’ya, DHKP-C’ye geldiğinde çifte standarda dönüşüyor. Neye güveneceksiniz ve nasıl güveneceksiniz? AB, PKK’nın terör örgütü olduğunu kabul ediyor ama Belçika mahkemesi ‘savaş koşullarında, çatışma koşullarında böyle birşey kabul edilemez’ diyor. Ya da Türkiye ile ilgili ilerleme raporu, Avrupa’nın nasıl bir savrulma içerisinde olduğunu ve zihin dünyasını göstermesi bakımından çok önemlidir. Tam bir zihniyet yanılması var. Meşru bir devlet olarak Türkiye’nin PKK ile mücadelesini ‘savaş koşulları’ diye ifade ediyor. Yani iki eşit güç gibi görüyor. Tüm bunlar, Avrupa merkezci düşüncenin aslında AB’de temsil edilen evrensel değerlerle de çatıştığını gösteriyor.”

2. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan istikrar döneminin artık bittiğini, bundan sonra belirsizlikler ve risk dönemine girildiğinin altını çizen Çelik, “Ortadoğu coğrafyasında birtakım ulusal devletlerin, oradaki halkları felakete sürecek bir şekilde yıkılma sürecini görüyoruz. Sınırımızın ötesindeki Suriye ve Irak’ta ulusal bir otorite yok. Bir polis gücü, bir ordu gücü yok. Ama bu halklar çeşitli terör gruplarının, çeşitli militer grupların insafına terkedilmiş durumda. Siz artık Musul’u, Rakka’yı, El-Bab’ı bir Ortadoğu sorunu olarak göremezsiniz. Bu aynı zamanda bir AB konusu, aynı zamanda küresel sistemin bir konusu.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin demokratik bir devlet olarak güvenliği sağlama konusunda gösterdiği dengenin çok iyi anlaşılması gerektiğini ifade eden Çelik, “Türkiye, sınırının ötesinde ulus devletler yıkılırken, bir sürü terör grubuyla mücadele ederken, üstelik de çok yakın bir zamanda bir darbe girişimi ile karşı karşıya kalırken, hala Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin kendisine verdiği OHAL yetkisini kullandı diye eleştiriliyor. Esasında Türkiye’nin terörle mücadelesi, herkesin takdir etmesi ve örnek alması gereken bir şey. Biz bütün bu durumlar karşısında Avrupa’ya çağrı yapıyoruz, ‘gelin fasıl açalım, gelin demokratik konularda ilerleyelim’ diye. Onlarsa eleştirmekten, herhangi bir ilerleme şeklinde ajanda oluşturmaya fırsat bulamıyorlar.” diye konuştu.

– Bakan Çelik, 15 Temmuz darbe girişimini anlatacak

Çelik, bu yıl 8’incisi düzenlenen “Uluslararası Güvenlik Forumu”nda “Demokrasiyi Yeniden Büyütmek” başlıklı oturumda yaptığı konuşmada, bazı Avrupa ülkelerinin 100-150 mülteci almak için referanduma giderken, Türkiye’nin Suriye’den, Kobani’den gelen 100 bin kişiyi 1 günde aldığını belirterek, Türkiye’nin böyle bir güvenlik sorunuyla karşı karşıya olduğunu dile getirdi.

15 Temmuz darbe girişimi karşısında Batı’nın sessizliğine işaret eden Çelik, “Ordunun içinden bazı generaller, savaş uçakları ile Cumhurbaşkanımızı, bakanları öldürmeye kalktılar. 241 kişi öldü. Ama ilk 1 ay içinde hiçbir AB kurumundan ziyaretçi gelmedi.’’ dedi.

Foreign Affairs dergisi editörlerinden Jonathan Tepperman’ın moderatörlüğündeki oturuma, İngiltere Savunma Bakanı Michael Fallon ve Kudüs İbrani Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Dr. Shlomo Avineri de katıldı.

Öte yandan, Bakan Çelik, bugün de, BBC’den Yalda Hakim’in moderatörlüğünde “Suriye: Mahallenizdeki Dostane Terörist” başlıklı oturumda konuşacak.

Oturuma, Fransa Savunma Bakanı Jean-Yves Le Drian, Brookings Enstitüsünden emekli general John Allen ve ABD’li senatör John McCain de katılacak. Çelik ayrıca “Türkiye’deki Başarısız Darbe ve Dünya Üzerindeki Sonuçları” başlıklı kapalı oturumda da 15 Temmuz’daki darbe girişimini anlatacak.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?