16. MÜSİAD EXPO kapanış yemeği

İSTANBUL (AA) – Başbakan Binali Yıldırım, “Bir milyar 100 milyon KOBİ’lere karşılıksız destek vereceğiz, 50 binden 300 bine kadar, projesine göre. Yetmez, 17 milyar teminat vereceğiz, Kredi Garanti Fonu teminatı üstlenecek, siz de 17 milyar liraya kadar ihtiyacınız olan finansmanı sağlayacaksınız. Neyle sağlayacaksınız? Piyasadaki faizlerin yarısı faizle sağlayacaksınız. Yani yüzde 4’le, yüzde 5’le sağlayacaksınız.” dedi.

Anadolu Ajansı’nın (AA) “Global İletişim Ortağı” olduğu, Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) tarafından düzenlenen 16. MÜSİAD EXPO’nun Wow Otel’deki kapanış yemeğine katılan Yıldırım, terörle mücadele çalışmalarının amansız bir şekilde süreceğini söyledi.

Bu anlamda iyi yolda gittiklerini belirten Yıldırım, “30 yıldır, 40 yıldır el atılmayan, girilmeyen inlerine girdik, şer odaklarının yuvalarını dağıttık. Sağdan soldan seslerin yükselmesinin sebebi budur. Bazıları rahatsız oldu. Darbeyi bıraktılar, terörün yaptığı alçaklığı bıraktılar. Şimdi bize dost diye bildiğimiz bazı ülkeler, ‘Aman bunları fazla hırpalamayın…’ Ne demek oluyor bu?” diye konuştu.

Yıldırım, bazılarının Türkiye’deki başarılardan rahatsız olduğunu anlatarak, şöyle devam etti:

“Milletim her şeyi görüyor anlıyor. Biz hiç kimseden talimat almak durumunda değiliz. Bize tek talimatı millet verir. Milletin verdiği talimat başımızın üstünde.
Hayat devam ediyor. Terörle mücadele devam ederken hayat da devam ediyor. Ticaret, ekonomi devam ediyor. Birbirleriyle yarışa girdiler ‘nasıl Türkiye’nin notunu düşürürüz’ diye. Bir gece istihareye yattılar, sabah kalkıp not düşürdüler. Bunları da gördük. Ama neyse ki biri yaptığı hatayı anladı. Tekrar düzeltme cihetine girdi. Açık söylüyorum. Bizim notumuzu da ancak millet verir. Biz 11 kez milletten karne aldık. Her seferinde de notumuzu yükselterek bugünlere geldik. 35 ile başladık 50’ye kadar çıktık. Türkiye dinamik, gelişen bir ülke. Gelişmesini, büyümesini sadece kendi geleceği için değil, etrafındaki coğrafyayla birlikte oluşturacağı sinerjiyle daha da ileriye götürmek istiyor. işte MÜSİAD’ın yaptığı da tam bu. Gerçek ekonominin küçük ve orta ölçekli işletmelerini birbiriyle buluşturmak. Büyüklerin gürültüsü fazladır, faydası sınırlıdır. Ama KOBİ’ler sessizdir, ekonomiye faydası maksimumdur. Türkiye’deki işletmelerin yüzde 98’i KOBİ’lerden oluşur. İhracatın yüzde 65’ini KOBİ’ler yapıyor. Istihdamın yüze 80’ine yakınını da yine KOBİ’ler yapıyor. Tabii büyüklere de destek olacağız ama asıl lokomotif görevi yapan KOBİ’lere desteğin aslan payını ayıracağız.”

“5 ayda başımıza gelmeyen kalmadı.” diyen Yıldırım, bir yandan bunlar olurken bir yandan da Türkiye’nin son yıllarda yapabildiği en büyük yapısal reformları gerçekleştirdiklerini dile getirdi.

– KOBİ’lere yeni destek

Başbakan Binali Yıldırım, iş dünyası için çok sayıda reform yaptıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Varlık barışı, vergi barışı, stok affı, damga vergisi, ÖTV ile ilgili düzenlemeler, tüketici kredileriyle ilgili kredileriyle, emlakla, KDV düzenlemeleri… Eskiden teminat olarak gayrimenkul, arsa, araba olacak. Sağlam şeyler olacak. Şimdi elinizdeki tezgahınız. Hayvancılıkla uğraşıyorsanız, koyununuz, kuzunuz. Elinizde ne varsa. Her şeyi teminat verebilir hale geldik. Bunları işinizi kolaylaştırmak için yaptık. Bununla da yetinmedik, şimdi onun ikinci mevzuatı da hazırlanıyor. Bununla da yetinmedik, bir karar daha aldık. Bunu ilk kez açıklıyorum. Bir milyar 100 milyon KOBİ’lere karşılıksız destek vereceğiz, 50 binden 300 bine kadar, projesine göre. Yetmez, 17 milyar teminat vereceğiz, Kredi Garanti Fonu teminatı üstlenecek, siz de 17 milyar liraya kadar ihtiyacınız olan finansmanı sağlayacaksınız. Neyle sağlayacaksınız? Piyasadaki faizlerin yarısı faizle sağlayacaksınız. Yani yüzde 4’le, yüzde 5’le sağlayacaksınız. Bu, ekonomiyi canlandıracak, KOBİ’lerin gelecek projelerini gerçekleştirmelerini sağlayacak. Önemli bir imkan. Kredi Garanti Fonu. Hazine 17 milyara kadar size teminat veriyor. Yeter ki siz alın değerlendirin, işinizi geliştirin, yeni işler kurun, ekonomik faaliyetlerinizi yavaşlatmayın. Artırmaya devam edin.”

Patent kanununun genel kurulda olduğunu ve bir aya kadar çıkacağını aktaran Yıldırım, bunun çıkmasıyla birlikte yerlileştirme ve millileştirme konusunun da önem kazanacağını söyledi.

Başbakan Yıldırım, Türkiye’nin her türlü teknolojik ürünü yapabilecek birikimi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Türkiye bugün kendi helikopterini, tankını, mühimmatını yapıyor. Uydusunu yapmaya başladı. Bu konuda son 15 yılda savunma sanayinin millileştirilmesi için yapılan yatırım, 30 milyar doların üzerinde. Bizim amacımız yayılmak, saldırmak değil. Amacımız, bulunduğumuz bölgeyi dikkate alarak, savunma imkan ve kabiliyetimizle, caydırıcılık kabiliyetimizi geliştirmek. Buna ihtiyaç var. Bunu yapmazsak bölgede neler olabileceğini tahmin etmek zor değil.”

Türkiye sayesinde bölgedeki işlerin bir noktada durdurulduğunu anlatan Yıldırım, “Türkiye olmasın, bugün Irak ve Suriye’de durum bundan çok daha kötü duruma dönüşeceğini unutmayalım. Türkiye terörle mücadeleyi artık sınırları içinde görmüyor. Suriye ve Irak’ta terörle mücedele de ne gerekiyorsa bu tedbirleri almaktan sakınmıyor.” ifadelerini kullandı.

– “Kervan geri geliyor”

Varlık fonunu kurduklarını hatırlatan Yıldırım, şunları söyledi:

“Bu, Türkiye’de ve başka ülkelerde büyük projelerin finansmanının sağlanması anlamına geliyor. Türkiye’nin ihtiyacı olan finansmanın çeşitlendirilmesi anlamına geliyor. Tek kanaldan değil, birçok kanaldan finansman ihtiyacının, gerek yerli, gerekse küresel yatırımcıya sağlanması gerekiyor. Malum büyük projeleri genel bütçeden yaparsanız yapılamıyor. Osmangazi Köprüsü, İzmir-İstanbul Otoyolu. Yarım asırdır Türkiye’nin gündeminde. Daha birçok proje. Havalimanları. Bütün bunları son 14 yılda alternatif finansman kaynaklarıyla yaptık. Yap-işlet-devret. Kamu özel ortaklığıyla gerçekleştirdik. Şimdi 40 hastanemizi yine yap işlet devret modeliyle yapıyoruz. Bu ne işe yarıyor? Projelerin ötelenmeden yapılmasına yarıyor. 3. Havalimanı projesi dünyanın en büyük havalimanı. Birinci etabını 2018 Şubat’ta açıyoruz. İlk etabı 90 milyon. Birinci etabı bile şu anda dünyada en büyük. Tamamlandığında 200 milyona kadar yolcuya hitap edecek büyüklüğe ulaşıyor. Bu projeyi gündeme getirdiğimizde bizimle alay ettiler. ‘Sen hesap yapmasını bilmiyorsun. Bu kadar büyük havalimanına ne ihtiyaç var.’ Bir şeyi görmemiz lazım. Havacılığın merkezi 70’li yıllarda Amerika, 80’li yıllarda Batı Avrupa’da, bu yıllarda Doğu Avrupa, yani Türkiye’ye geldi. Niye? Zenginlik önce doğudan batıya gitti, şimdi kervan yolu gibi geri döndü. Eskiden ipek yolları vardı ya. O ipek yolu bugün de geçerli. O giden kervanlar şimdi geri geliyor. Giderken de gelirken de geçeceği yer İstanbul, bu topraklar. Onun için buraya dünyanın en büyük havalimanı yakışır.”

Başbakan Yıldırım, ihtiyaçların sınırsız, kaynakların ise sınırlı olduğunu belirtti.

Eğitimden sağlığa her alanda para gerektiğinin altını çizen Yıldırım, şöyle devam etti:

“Nasıl yapacaksın kardeşim? 10 milyar Avroluk bir proje. Delik büyük yama küçük. Yetmiyor. Merak etmeyin. Bir kuruş para istemiyoruz. Bir sene kavgasını yaptık kendi içimizde kabul ettirebilmek için. Bakın yaptığımız şeyi söyleyeyim. Bir çukur verdik. O çukuru dolduracaklar, düzeltecekler. Yani bir milyar 300 milyon metreküp toprak hareketi yapacaklar. O da Kanal İstanbul kadar. Kanal İstanbul’u açmak için ne kadar toprak hareketi lazımsa, bu projede de o kadar toprak hareketi var. Çünkü orası 60 yıldır delik deşik olmuş. Göller, tüneller oluşmuş. Yukarıdan bakınca düz görünüyor. Bunlar da yukarıdan baktılar. Tavlandılar. Şimdi bir çukur veriyorsun. 10 milyar Avro yatırım. Yaklaşık 40 katrilyon Türk parası. Yetmedi. Yaptıktan sonra da 25 yıl boyunca 26 buçuk milyar Avro para ödüyorsun. Her yıl 1 milyar 50 milyon Avro. Türk parasıyla yaklaşık 100 katrilyon. 40 daha var 140. Ne oldu şimdi? 40 yatırım yapacak, 100 de para ödeyecek. 25 yılın sonunda da bonus olarak dünyanın en büyük havalimanını bize geri verecek. Fena bir alışveriş değil ha. Biz de yolcu garantimiz var. ama onlar işe başladığında ilk yıl biz ilave para vermeyeceğiz. Gelecek yolcu onların istediği garantiyi sağlayacak. Belki de biraz fazlası olacak. Bilmiyorum nasıl anlaştık. Fazlası ortak mı yoksa size mi? Fazlası da bizimmiş.
Ne yapacaksın? Sağlık olsun. İş yapmak istersen bir yolunu bulursun elbet. Ama onlar da mutlu. Baksana nasıl gülümsüyor. Peşin parayı gördü.”

(Sürecek)

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?