12. Contemporary Istanbul sona erdi

İSTANBUL (AA) – HİLAL UŞTUK – Çağdaş sanatın en iyi örneklerini İstanbul’da bir araya getirmeyi hedefleyen 12. Contemporary Istanbul’a (CI), sanatçılar ile sanatseverler yoğun ilgi gösterdi.

Akbank’ın desteği, Ferko ile Yıldız Holding ortak sponsorluğunda Lütfi Kırdar Rumeli Salonu ve İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuara katılan sanatçılar, AA muhabirine eserlerini ve fuar izlenimlerini değerlendirdi.

Fuara katılan sanatçılardan biri olan Pakistanlı sanatçı Muhammet Zişan 11 yaşındayken resim yaptığını ve sanatla ilgilenmeye başladığını vurgulayarak, eserlerinde tuval yerine zımpara kağıdı kullandığını, esnek insan figürleri ile horoz şekillerini eserlerinde ele aldığını ifade etti.

İstanbul’a ilk olarak turist olarak geldiğini ve çok etkilendiğini vurgulayan genç sanatçı, şu bilgileri verdi:

“Bu kez sanatçı olarak geldim. Ziyaretçilerin enerjisi çok güzel. Bilirsiniz sanatçıların ve galerilerin bir enerjisi vardır. Fakat İstanbul izleyicisinin enerjisi harika. Buraya gelen, buranın bir parçası olan ve bizimle iletişim kuran insanlar, aslında sanatçıların her zaman ihtiyaç duyduğu şey. Ziyaretçilerin ilgisi, soruları ve çektiği fotoğraflar sonucunda iyi bir şey yaptığınızı anlıyorsunuz. İnsanlar buraya gelmek ve sanat eseri görmek için para verip bilet alıyor. Bu gerçekten harika.”

Fuara Londra’dan katılan galeri aracılığıyla geldiğini ifade eden genç sanatçı, 7 eserinin etkinlikte yer aldığını belirtti.

– “Eserlerimde Selçuklu motiflerini kullandım”

Genç sanatçı Fatma Zeynep Çilek de fuara biri dijital biri resim olmak üzere iki eseriyle katıldığını söyledi.

CI’daki ikinci yılı olduğunu dile getiren Çilek, “Yaklaşık 5 yıldır çağdaş sanatla uğraşıyorum. İlk sergimi Merkür Galeri’de açtım. Geçen sene de yine Merkür Galeri ile CI’a katılmıştım. Geçen sene çok güzel geçti. Bu sene de biennalle birlikte fuar aynı zamanda oldu ve beklentimiz yüksek. İyi de geçiyor.” dedi.

Fuardaki eserlerinde Selçuklu motiflerini kullandığına işaret eden sanatçı, “Bu motiflerin çağdaş sanata uyarlanmış şekillerini hazırladım. Tema olarak da Selçuklu kadınını işliyorum. Yeni sergimde de yine bunu ön plana alarak (eserlerimi) sunacağım. Buradaki eserlerimden biri 160 x 170 (santimetre ölçüsünde) bir resim. Bu resmin üzerinde bir ay çalıştım. Tuval üzerine akrilik boyayla yapılan bir çalışma. Anka kuşları da var resimde.” diye konuştu.

Çilek, fuardaki dijital çalışmasının ise video art şeklinde yerleştirme olduğunu aktardı.

– “Bu fırsatı kaçırmak istemedim”

Koreli sanatçı Sang Chul Won, çalıştığı galerinin daveti üzerine etkinliğe katıldığını belirterek, bu fırsatı kaçırmak istemediğine dikkati çekti.

Won, etkinlikteki pembe, yeşil, beyaz ve sarı gibi ışıltılı renklerin hakim olduğu eserlerini de anlatarak, “Bunlar, günlük yaşantımızda aslında 7-24 kullandığımız küçük objeler. Onları düşünerek, hepsini bir araya getirme düşüncesinden elde ettim bu eserleri. Bir eserimde, çocukların günlük yaşantılarında enerji aldıkları ve onları eğlendirecek minik minik oyuncakların hepsini birlikte kullanarak bir eser yaratmaya çalıştım.” dedi.

Eserlerindeki renkliliğe de vurgu yapan sanatçı, “Aydınlık karanlıktan her zaman daha iyi değil midir? Buradaki eserleri, geleneksel Kore kağıdı üzerine kireç ve sünger yardımıyla oluşturdum. Geleneksel Kore kağıdı çok ince bir kağıttır. Bir kaç tanesini üst üste koyarak onları su yardımıyla ıslattım. Üzerine alçı karışımını ekledim. Ardından da sünger yardımıyla bu şekilleri oluşturdum, karelere böldüm ve renklendirdim. Bir eser günde sekiz saatten üç ayımı aldı.” ifadelerini kullandı.

– “Geleneksel Kore resim sanatı oldukça zor”

Geleneksel Kore sanatlarını eserlerine yansıtan sanatçı Min Kyo Kim, 10 yıldır bu sanatla ilgilendiğini ve oldukça zor olduğunu dile getirdi.

Kim, Kore kağıdının çok ince olduğunu ve boyanın kolaylıkla yayıldığının altını çizerek, şu bilgileri verdi:

“Bir kez yanlış yaptığınızda düzeltme yapma şansınız yok. Dokunuşları çok dikkatli yapmanız ve bir kerede tamamlamanız gerekiyor. Ben 3 çeşit mürekkep kullandım. Biri çok sert bir renk. İkinci orta koyulukta bir renk. Üçüncü mürekkep ise daha yumuşak bir renk. Sulandırma oranına göre, bir mürekkepten 8 farklı tonda renk elde edebiliyorsunuz. Bunun dokunuşu çok önemli. Bu kağıt da boyayı emiyor. Silinebilir bir kağıt değil. Bir yanlış yaptığınızda düzeltmeniz mümkün değil, resmi atmanız gerekiyor.”

Bir eseri 2 hafta ile bir ay arasında tamamladığını vurgulayan sanatçı, ancak bunun öncesinde 5 yıllık hazırlık aşaması olduğuna vurgu yaptı.

Sanatçı Kim, Türkiye’yi çok sevdiği ve CI’un dünyadaki en büyük üçüncü sanat fuarı olduğu için fuara katıldığını belirterek, İstanbul’u, ‘medeniyetlerin başladığı şehir’ olarak gördüğünü dile getirdi.

– “Eserlerimde varoluşçuluğu ele almaya çalıştım”

Koreli 58 yaşındaki sanatçı Sang Bok Lee de yaklaşık 40 yıldır sanatla iç içe olduğunu belirterek, “Ülkemizde ve Uzak Doğu’da son yıllarda varoluşçuluk, yaşam, doğum ve ölümle ilgili büyük bir merak söz konusu. Buraya getirdiğim eserlerden ikisi, benim ve dünyanın var oluşunu felsefeyle açıklamaya çalışıyor. Kore’de geleneksel olarak ‘benim küçük dünyama karışmış, büyük bir dünya’ anlayışı hakimdir. Bu da ‘ben’ ve ‘evren’ arasındaki enerjiyi yansıtmaya çalışmaktadır.” diye konuştu.

Fuara beş eseriyle katıldığını kaydeden sanatçı, daha önce çeşitli ülkelerdeki sanat fuarlarına katıldığını ancak Kore’deki AB Galerisi’nden aldığı teklif üzerine CI’a ilk kez katıldığını söyledi.

– “30 yıldır sanatla uğraşıyorum”

Etkinliğe büyük boy bir eseriyle katılan sanatçı Jang Kyung Ki, Kore Devlet Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde de öğretim görevlisi olduğunu, edebiyat, film ve resim sanatıyla uğraştığını dile getirdi.

Sanatçı, 57 yaşında olduğunu ve 30 yıldır sanatla uğraştığını ifade ederek, Türkiye’ye getirdiği eserini şu sözlerle anlattı:

“Eserimde gökyüzünden yağan füzeler ile kırılmış, bölünmüş, birçok renge ayrılmış insan yüzü göreceksiniz. Eserimin ana teması, şu an üzerinde bulunduğum vatanımın içinde bulunduğu tehlikedir. Kuzey Kore’nin fırlattığı füzeleri tüm dünya görüyor. Buradaki insan aslında bir vatanın, insanlığın bölünüşünü simgeliyor. Aynı zamanda dünyayı tehdit eden bir güç olduğunu ve bunun tüm insanlığı ilgilendiren bir sorun olduğunu eserimde ele almak istedim.”

Türkiye’ye ilk kez geldiğini kaydeden sanatçı Ki, “Türkiye mevsimsel olarak bile Kore’ye çok yakın bir ülke. Türkiye ile Kore’nin dostluğu da çok eski tarihlere kadar gitmektedir. Bu anlamda Türkiye’ye duyduğum sempati nedeniyle İstanbul’a geldim. Bu ilk gelişim. Ben Türkiye’yi ‘medeniyetler kavşağı’ olarak görüyorum. İnsanlara baktığımda da birbirilerine benzeyen ve hiç benzemeyen birçok medeniyetin birlikte yaşadığı bir ülke görüyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

Fuarda, 42’si yabancı toplam 73 galerinin bin 500 eseri sergilendi.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?