“Yılmaz’ın açıklamaları milletin hafızasına ihanettir”

ANKARA (AA) – AYNUR EKİZ – 28 Şubat davasında “tanık” olarak dinlenen eski başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın mahkemeye verdiği ifadesini değerlendiren Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç, “Açıklamaları bu aziz milletin hafızasına ihanet, zekasıyla da alay etmektir.” dedi.

Eski Başbakanlardan Mesut Yılmaz’ın 28 Şubat davasında verdiği, “Muhatap olduğum hiçbir Genelkurmay Başkanının, komutanın hükümeti devirmek için cunta kurduğuna veya Türk siyasetine yön vermek için uğraş içinde olduğuna tanık olmadım.” şeklindeki ifade, dönemin tanıkları tarafından tepkiyle karşılandı.

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Malkoç, eski bakanlardan Hasan Celal Güzel ve Eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, AA muhabirine, Yılmaz’ın sözlerini değerlendirdi.

Malkoç, “Sayın Yılmaz ifadelerinde ’28 Şubat’ darbesinin sorumluluğunu o günkü ordu içerisindeki ‘Cunta ekibine’ ve asıl kendi siyasi körlüğüne yükleyeceğine, rahmetli Erbakan’a yüklemiştir. O gün milyonlarca insanın oyuyla seçilmiş meşru ve demokratik hükümetin devrilmesine taşeronluk yapması yetmez gibi 20 yıl sonra, hatta ‘yalan söyleme’ pahasına suçu, suçluyu ve suçunu gizlemeye çalışmaktadır.” diye konuştu.

– “Yılmaz, tanık değil sanık olmalıydı”

Yılmaz’ın açıklamalarını “milletin hafızasına ihanet, zekasıyla da alay etmek” şeklinde yorumlayan Malkoç, “Kendisi bu davada tanık olmaktan ‘zül’ duyduğunu ifade etmiştir. Doğrudur, Sayın Yılmaz bu davada tanık değil ‘sanık’ olmalıydı” dedi.

Malkoç, sözlerine şöyle devam etti:

“’28 Şubat’ isimli garabetin, ucubenin ve zulmün tüm aşamalarında pay sahibi olan Sayın Yılmaz, cuntacıları kurtarmaya çalışarak, imam hatiplerin kapatılması ve 8 yıllık eğitimin ihdasında cuntacıların etkili olmadığını söylemektedir. Halbuki bu millet, 13 Mart 1998 tarihli Tiflis seyahatinde, o dönem TSK içindeki Cunta’da etkili bir generali tarif etmek için uçakta gazetecilere oynadığı pandomimi unutmamıştır. Yine milletimiz Türkiye Cumhuriyeti’nin bir başbakanının, kendisine baskı yapan bir generalin ismini veremeyecek kadar acze düşmesine esefle tanık olmuştur. Hatta milletimiz 8 yıllık kesintisiz eğitim için saat 05.00’te askeri cuntanın kendisine toplattığı Bakanlar Kurulunu da unutmamıştır. Eğer kendisi unuttu ise dönemin bakanlarına sorabilir.”

– “Siyasi bir enkazdır”

Yılmaz’ın, 28 Şubat’la ilgili olarak rahmetli Necmettin Erbakan’ı suçladığını hatırlatan Malkoç, “Elinden gelse rahmetli Erbakan’ı mezarından çıkarıp yargılayacak. Bu ne bitmez kindir, bu ne düşmanlıktır. Allah akıl fikir versin. Erbakan Hoca bu milletin gönlünde yerini almıştır. Sayın Yılmaz ise dün yaptıklarıyla, bugün söyledikleriyle sadece siyasi bir enkazdır.” ifadesini kullandı.

Bütün siyasi hayatı boyunca “sahicilik” sorunu yaşadığını belirttiği Yılmaz’ın bu dava vesilesiyle başka bir “kirli oyunun” içerisinde olduğunu dile getiren Malkoç, “Sayın Yılmaz, ’28 Şubat davası çökmüştür’ diyor. Halbuki çöken, bin yıl süreceği söylenen 28 Şubat kafasıdır.” şeklinde konuştu.

28 Şubat ve 17-25 Aralık darbesine teşebbüs edenlerin “aynı paralel kafanın ortakları” olduğunu ifade eden Malkoç, “Sayın Yılmaz da bu şebekenin siyasi yelpazesinde yer almış, bugünse vefat etmiş bir önemli şahsiyet üzerinden kirli hesaplarını görmeye çalışan siyasi bir enkazdır. Daha güçlü, daha demokratik, daha zengin bir Türkiye bu tiplere rağmen onurlu, iradeli yürüyüşüne devam edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.

– “Yılmaz, o darbecilerin parlamentodaki uzantılarıydı”

Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel ise Mesut Yılmaz’ın ifadelerini son derece normal karşıladığını anlatarak, “Zaten Mesut Yılmaz, 28 Şubat’ın bir parçasıydı. 28 Şubat öyle bir harekettir ki mevcut hükümeti haksız olarak dalaverelerle yerinden indirip, Süleyman Demirel’in de sayesinde, onun yerine hiç hakkı olmadığı halde Mesut Yılmaz’ı getirmiştir. Mesut Yılmaz’ın onlara şükran borçlu olması kadar normal bir hadise yoktur.” dedi.

Yılmaz’ın, “28 Şubat’ta baskı görmediğine” ilişkin beyanının yalan olduğunu söyleyen Güzel, “Gazetecilere açıklama yaparken, Mesut Yılmaz, elleriyle garip şekilde bir hareket yaparak Çevik Bir demek istemiş. O sırada Mesut Yılmaz ‘Çevik Bir var, onun için bir şey yapamıyoruz’ demek istedi. Mesut Yılmaz, kendisi de 28 Şubat’ın bir parçası olmasına rağmen, askerden, daha doğrusu 28 Şubat cuntasından baskı gördüğünü itiraf etti.” diye konuştu.

Yılmaz’ın 28 Şubatçıların lehine davranması, onları savunması, yaptıkları yanlışlıklardan kurtarmaya çalışmasının son derece normal olduğunun altını çizen Güzel, “Çünkü Mesut Yılmaz, o darbecilerin parlamentodaki uzantısı ve bir parçasıydı. Onun için 28 Şubat’ı Mesut Yılmaz’la bir arada değerlendirmek lazım.” açıklamasında bulundu.

– “Kendisi tamamen darbeci zihniyete sahip”

28 Şubat sürecinin tanıklarından eski Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Bülent Orakoğlu, Mesut Yılmaz’ın, Başbakanlığı döneminde “Batı Çalışma Grubu” benzeri “Başbakanlık Uygulamayı Takip Kurulu” kurduğunu hatırlatarak, “Ahenkli bir şekilde çalıştılar. Mesut Yılmaz, darbecilerin ataması yoluyla bu göreve geldi, seçimle değil.” dedi.

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminde de Yılmaz’ın Özal’a karşı çalışmalarının olduğunu savunan Orakoğlu, “Kendisi tamamen darbeci zihniyete sahip. Her ne kadar seçimle gelmese de daha farklı davranabilirdi. Mesut Yılmaz’ın bu açıklamalarını hiç yadırgamadım. Daha ağır şeyler de bekliyordum açıkçası.” diye konuştu.

28 Şubat davasında deliller arasında yer alan ve sonrasında delil niteliği taşımadığı tespit edilen 5 numaralı CD’nin, 28 Şubat sürecinden 14 sene sonra Fethullahçı Terör Örgütü’ne mensup bir yarbay tarafından gönderildiğini öne süren Orakoğlu, şunları kaydetti:

“Aynı Balyoz’da olduğu gibi sahte veriler içeren bir dijital delil. Bir şeyler Türkiye’de tasarlanıyor. Fetullahçı Terör Örgütü’nün, Türkiye’nin darbelerle ve derin yapılarla yüzleşmesini engelleyecek birtakım olaylara müdahale ettiğini görüyoruz. Bu da hem emniyetin hem yargının içine sızdırdığı elemanları ile oluyor. 28 Şubat süreci, bu bahsettiğim üretilmiş delille sulandırılmaya çalışılırken, Mesut Yılmaz ve onun gibi milli iradeye karşı olanların zaten doğruları söylemesi beklenemez.”

– “Türkiye, gladyo yapısını ortaya çıkarmalı”

Türkiye’nin, bundan sonra çok ciddi mücadele etmek zorunda olduğunu vurgulayan Orakoğlu, “Yargıtayın verdiği son karar kimseyi tatmin etmedi. Ergenekon davasında 19 iddianamenin 17 tanesi boş iddianame. Bunu hepimiz biliyoruz. Ama bir iki iddianamede önemli şeyler vardı. Yargıtay bu kararı verirken, devletin istihbarat birimlerinden gelen ‘Ergenekon diye bir örgüt bilmiyoruz’ cevabi yazılarını dikkate aldı. Devletin kılcal damarlarına sızmış, paralelle birlikte hareket eden gladyo yapısını bulup ortaya çıkarmamız lazım. Bunun ben Ergenekon olduğunu iddia ediyorum.” değerlendirmesinde bulundu.

ALATURKA AİLESİ ÜYELERİ NE DİYOR?